Haberler :::
- 
                              
                                
                                24.06.2025Toplumsal Katkı Komisyonu İlk Toplantısını YaptıToplumsal katkı faaliyetlerini, üniversitenin tüm birimlerine yayarak bütüncül bir katılım ile ele almak ve paydaş katılımlarıyla genişletmek amacıyla kurulan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Toplumsal Katkı Koordinatörlüğü ilk toplantısını yaptı. Rektörlük Senato Salonunda, Koordinatörlükten sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun başkanlığında yapılan toplantıya, Toplumsal Katkı Koordinatörü Prof. Dr. Melike Tekindal, fakülte ve idari birimlerden gelen komisyon üyeleri katıldı. Temel Esasımız Gönüllük İKÇÜ’nün çalışma ve uzmanlık alanına giren toplumu direkt etkileyen konularda üstlendiği kurumsal sorumluluğunu toplum iş birliği açısından ilerletme gayesinde olduklarını kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, hali hazırda yürütülen proje ve faaliyetleri toplumsal katkı ekseninde değerlendirerek geliştireceklerini söyledi. Prof. Dr. Bulduklu, "Akademik bilginin, topluma faydalı çıktılarla buluşmasını, bu anlamda da topluma değer katan bir üniversite olmayı hedefleyen İKÇÜ olarak yaptığımız çalışmaları sistematik ve sürdürülebilir olarak ele almak istedik. Toplumsal katkı en güçlü olduğumuz alanlardan biri ve biz bunu daha görünür kılmak istiyoruz. Akreditasyon süreçlerini başarıyla sürdürmek, ortaya koyduğumuz marka üniversite olma yolundaki çabalarımıza Toplumsal Katkı Koordinatörlüğünün ve Komisyonumuzun önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Ben bu alanda gönüllü olarak çalışmalar yürüten komisyondaki her bir arkadaşımıza, her bir hocamıza yürekten teşekkür ediyorum” dedi. Daha Güçlü Projelere İmza Atacağız Bilimsel etik ve toplumsal sorumluluk çerçevesinde inovatif ve sürdürülebilir projeler geliştirmek istediklerini ifade eden Prof. Dr. Bulduklu, paydaş kurum, STK ve yerel yönetim iş birliklerini geliştirecek her türlü projenin destekçisi olduklarını aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, “Sosyal sorumluluk proje ofisi bünyesinde bu zamana kadar yürütülen tüm projelerimizin devamlılığını, nitelik ve nicelik açısından daha ileri rakamlara taşımak için her bir hocamızın katkısına, iş birliğine sonuna kadar açığız. Sosyal sorumluluk projeleri gönüllülük esasıyla yürütülürse toplumsal kalkınmaya en iyi şekilde ulaşır. Yalnızca bulunduğumuz kentin değil, ülkemizin de kalkınmasına destek olacak, uzun soluklu ve kalıcı projeler üretmeliyiz. Akademik ve idari personelinin donanımı, başarılı öğrencileri ve tüm paydaşları ile iş birliği içinde olan İKÇÜ’nün bu anlamda şanslı bir yapısının olduğunu düşünüyorum. Bundan sonraki adımda oluşturulacak öğrenci komisyonumuzdan alacağımız sinerji ile koordinatörlük olarak daha güçlü projelere imza atacağımıza inanıyorum” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Bulduklu’nun açış konuşmasının ardından söz alan Toplumsal Katkı Koordinatörü Prof. Dr. Melike Tekindal da koordinatörlük bünyesinde oluşturulacak yol haritasını gündem başlıkları ile komisyon üyeleri ile paylaştı. Toplantıda, sosyal sorumluluk projelerinin takibinin ÜBYS üzerinden yapılması, toplumsal katkı faaliyet raporunu birimler bünyesinde paylaşılması, sosyal sorumluluk projeleri değerlendirme kurulunun belirlenmesi gibi başlıklarda görüş alışverişinde bulunuldu.
- 
                              
                                
                                24.06.2025Geleceğin Mühendisleri Bitirme Projelerini Sergilediİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesinde geleneksel hale gelen; öğrencileri, akademisyenleri ve sektör temsilcilerini bir araya getiren ‘Bitirme Projeleri Poster Sergisi’nin beşincisi düzenlendi Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu fuaye alanında yapılan sergiye, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, Dekan Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi Aydın Ülker ve Dr. Öğr. Üyesi Sema Demirci Uzun, bölüm başkanları, öğretim üyeleri ve sektör temsilcileri katıldı. İnşaat Mühendisliğinden 48, Biyomedikal Mühendisliğinden 47, Elektrik-Elektronik Mühendisliğinden 21, Makine Mühendisliğinden 19, Metalurji ve Malzeme ve Mühendisliğinden 19, Harita Mühendisliğinden 15, Mekatronik Mühendisliğinden 15, Bilgisayar Mühendisliğinden 5, toplamda 189 projenin görücüye çıktığı sergide, 274 öğrenci tarafından posterler sunuldu. Üniversite-Sanayi İş birliği Açısından Önem Taşıyor Öğrencilerin çalışmalarını tek tek inceleyen ve sergi hakkında değerlendirmelerde bulunan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, projelerin eğitim sürecinin bir parçası olmanın da ötesinde, TÜBİTAK 2209-A ve 2209-B öğrenci projeleri destek programlarına başvuru potansiyeli taşıdığını belirtti. Ortaya konan çalışmaların hem İKÇÜ’nün eğitim kalitesini göstermesi bakımından hem de öğrencilerin bireysel gelişimleri açısından umut verici olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Akbulut, bu tür projelerin toplumsal faydaya dönüştürülebilecek nitelikte olduğunu söyledi. Projelerin üniversite-sanayi iş birliği kapsamında da önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Akbulut, TÜBİTAK 2209-B projelerinin birçoğunun öğrenciler ile sanayi kuruluşlarının ortaklığıyla yürütüldüğünü ifade etti. Küçük bütçelerle yürütülen bu çalışmaların oldukça etkili sonuçlar doğurduğunu belirten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbulut, bu iş birliklerinin artmasının üniversite-sanayi ilişkilerini de güçlendireceğine dikkat çekti. Öğrenci Projelerimizle Gurur Duyuyoruz Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar ise çalışmalarda ve posterlerde emeği geçen öğrencileri ve danışmanlık yapan öğretim üyelerini tebrik etti. Dekan Prof. Dr. Bombar, “Öğrencilerimizin emekleriyle geliştirdikleri projeleri burada görmek gurur verici. Bu sergi, onların hem teknik bilgi düzeylerini hem de yeteneklerini ortaya koydukları çok değerli bir platform. Fakültemizin son sınıf öğrencilerinin bir araya gelerek tüm yıl boyunca verdikleri emeği burada sergilemelerinden büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz” dedi. Proje sahibi öğrencilerin, katılımcılara projelerini anlatma imkânı buldukları sergiyi gezen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Dekan Prof. Dr. Gökçen Bombar ile beraberindeki akademisyenler posterler hakkında öğrencilerden bilgi aldı.
- 
                              
                                
                                24.06.2025Yabancı Dillerde AkreditasyonYabancı Diller Yüksekokulu bünyesinde sunulan İngilizce hazırlık programı eğitim kalitesi, Dil Eğitimi Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (DEDAK) tarafından tescillendi. İzmir’de ilk, Türkiye’de 4’üncü devlet üniversitesi olarak büyük başarıya imza atan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yabancı Diller Yüksekokulunda sürece katkı sağlayan personel için belge takdim töreni düzenlendi. Yüksekokul Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık’ın ev sahipliğinde yapılan törene Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş katıldı. Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından tanınan Türkiye’deki en kapsamlı ve etkili dil eğitimi akreditasyon kuruluşu olan DEDAK tarafından iki yıllık akreditasyon alan İKÇÜ YDY’yi tebrik eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, öğrencilere sunulan dil eğitiminin ulusal ve uluslararası düzeyde kabul gören standartlarda olmasından duyduğu memnuniyeti paylaştı. Başarı, Sistemli Çalışmanın Sonucu İzmir’de devlet üniversiteleri arasında akredite edilen ilk, Türkiye genelinde devlet üniversiteleri arasında dördüncü, tüm üniversiteler içinde ise yedinci program olarak önemli bir başarıya imza atıldığını aktaran Prof. Dr. Akbaş, “İKÇÜ’nün eğitim kadrosu, öğrencilere sunulan, eğitim-öğretim olanakları, teknolojik imkanlarının bu süreçte değerlendirilerek iki yıl süreliğine akredite edilmesi ile sonuçlanan sürecin arka planında, akademik ve idari kadromuz tarafından kalite odaklı yürütülen özverili çalışmaların yer aldığını görüyoruz. Kalite çalışmalarına zorunluluk olarak bakılmasından ziyade kazan-kazan paydasıyla kurumlara sağladığı katkılara odaklanmak gerekir. Öğrencilerimize eğitim-öğretim faaliyetlerinde uluslararası standartları yakalamaktan bahsediliyorsa yabancı dil eğitiminin güçlü bir organizasyon yapısıyla temellendirilmesi gerekir. Bu açılardan bakıldığında İKÇÜ YDY’nin süreci verimli yöneterek eğitim kalitesini tescillemiş olması, kurum olarak belirlediğimiz kalite ve uluslararasılaşma yolculuğundaki hedeflerimize daha hızlı yaklaştırması açısından oldukça değerli bir katkıdır. Bu başarı, ekip olarak yürütülen sistemli, özverili ve öğrenci merkezli yaklaşımın bir göstergesidir. İKÇÜ’nün başarı göstergelerine katkıda bulunan tüm akademik ve idari personelimize teşekkür ediyoruz” dedi. Öğrencilerimiz İçin Yüksek Standartlarda Eğitim YDY Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık da hedeflerinin öğrencilerinin akademik, sosyal ve mesleki alanlarda uluslararası düzeyde yabancı dil yeterliğine sahip olmaları olduğunu belirterek; sunulan dil eğitiminin ulusal ve uluslararası düzeyde kabul gören standartlara ulaştığını görmekten gurur duyduklarını söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Arık, akreditasyon sürecinde desteğini esirgemeyen İKÇÜ üst yönetimine ve emeği geçen tüm akademik ve idari personele teşekkür etti. Konuşmaların ardından akreditasyon sürecinde emeği geçen İKÇÜ YDY personeline Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş tarafından teşekkür belgesi takdim edildi.
- 
                              
                                
                                 23.06.2025 23.06.2025Festivalin En Çalışkanlarına Teşekkürİlki düzenlenen İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Film Festivalinin organizasyonunda özveriyle görev yapan Medya ve İletişim Bölümü öğrencileri teşekkür belgesiyle ödüllendirildi. Rektörlük Senato Salonunda düzenlenen belge takdim törenine Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan, İKÇÜ Haber Ajansı Haber Koordinatörü Öğr. Gör. Seyit Köse katıldı. Bu Başarı İle Çıtayı Yükselttik Planlanmadan uygulanmasına kadar festival boyunca yapmış oldukları özverili çalışmalarından dolayı tüm ekibe teşekkür eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, ilki düzenlenen festivalin oldukça başarılı geçtiğini söyledi. İKÇÜ’nün kentin kültürel yaşamını zenginleştiren, kentin kültür iklimini özümseyen yapısına dikkat çeken Prof. Dr. Bulduklu, “Başlarken festivalimizi İzmir’in iki yakasını birleştiren festival diye özetlemiştik. Bu açıdan gösterimleriyle kentin tüm bölgelerine ulaşmayı hedefleyen, kentle iç içe bir festival organize ettik. İKÇÜ’lü genç medya iletişimcilerimizin tüm salonları özveriyle sahiplendiği bir organizasyona şahit olduk. Öğrencilerimiz hem İKÇÜ’nün kurumsallığına katkıda bulunurken hem de kendi alanlarıyla ilgili sinema sektörünün iç dinamiği olan tecrübeli isimleriyle birebir iletişime geçmesi mesleki geleceklerine önemli bir artı olarak katkı sağladı. Her birinizin adanmışlığınızı, sıkı çalışmanızı dört gün boyunca sergilediğiniz ekip ruhunu hocalarınız olarak yakından gördük. Festival ertesi paydaşlarımızdan gelen geri bildirimler bizleri çok mutlu etti. Bu başarı ile içıtayı yükselttik. Bir araya gelmek bir başlangıçtır, bir arada kalmak ilerlemedir ve birlikte çalışmak başarıdır. Ekip olarak gösterdiğiniz üstün performans, özveri için teşekkür ederiz” diye konuştu. Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun ardından söz alan Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan da öğrencilerin festival organizasyonunda gösterdikleri başarılı performanstan duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Konuşmaların ardından öğrencilere teşekkür belgeleri takdim edildi.
- 
                              
                                
                                19.06.2025Denetimli Serbestlik Yükümlülerinden “Ebru Sanatı Sergisi”Geçtiğimiz aylarda İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü arasında imzalanan iş birliği protokolü “Ebru Sanatı Sergisi” ile hayata geçirildi. Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün takibini yaptığı denetimli serbestlik yükümlülerinin kişisel gelişimlerinin desteklenmesi ve yeniden topluma kazandırılmalarının sağlanması adına, Sürekli Eğitim Merkezince (İKÇÜSEM) düzenlenen kurslarda ortaya çıkan eserler Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu Fuaye Alanında ziyarete açıldı. Serginin açılışına Çiğli Kaymakamı Fatih Görmüş, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Halil Sezgin, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Vekili Hacı Hüseyin Taşdemir, Karşıyaka Başsavcı Vekili Erdem Işık, Karşıyaka Denetimli ve Serbestlik Müdürü Orhan Kaykaç, Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu ile protokol üyeleri katıldı. Sosyal Sorumluluk Projeleri Açısından İyi Bir Örnek Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile ortaya konulan projeden duyduğu memnuniyeti paylaştı. Rektör Prof. Dr. Köse, “İKÇÜ olarak Denetimli Serbestlik Müdürlüğümüzle yapmış olduğumuz bu projenin özellikle sosyal sorumluluk projeleri açısından iyi bir örnek olduğunu söylememiz gerekiyor. Herhangi bir sebeple mahkûm olan bireylerin bu gibi kurslarda edindikleri deneyimler rehabilitasyonları açısından çok kıymetli diye düşünüyorum. Ceza hukukunda üç temel ilke var. Bunlardan bir tanesi önleyicilik, yani suça giden yolların kapatılması. İkincisi ona uygun bir cezanın verilmesi. Üçüncüsü de ceza verilmişse rehabilitasyon ile topluma kazandırılması. Bu gibi etkinliklerin yükümlülerin topluma kazandırılması açısından çok olumlu etki yapacağını düşünüyorum. Bu sadece kendileri açısından değil toplumun da bir kazancıdır. Biz de üniversite olarak buna yapmış olduğumuz katkıdan dolayı mutluyuz.” ifadelerini kullandı. Topluma Kazandırılma ve Meslek Edindirme Katkısı Otuz beş kursiyerin dönem boyunca yaptığı 80 Geleneksel Ebru Sanatı eserinin yer aldığı sergi ile ilgili konuşan İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Halil Sezgin, paydaş kurumların katkı ve desteğiyle yükümlülerin tekrar suç işlememesi, yeniden topluma kazandırılması adına örnek çalışmalara imza atıldığını aktardı. Başsavcı Sezgin, “Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün takibini yaptığı yükümlülerimizin; kişisel becerilerini geliştirmeleri, boş zamanlarını değerlendirmeleri ve sosyal hayata, topluma adaptasyonlarının hızlandırılması amacıyla böyle bir kurs düzenledik. Sanatın, müziğin iyileştirici özelliği, yüzyıllardır bilinmektedir ve Osmanlı Devleti döneminde sağlık kuruluşlarında müzikle ve sanatla tedavi etme örneklerini görebiliyoruz. Biz de kültürümüzü yansıtan bu uygulamaları, mahkumlarımızın topluma yeniden sağlıklı bireyler olarak dönebilmeleri için desteklemekteyiz. Sergimizde tarihimizi ve kültürümüzü yansıtan Ebru sanatı eserleri ön planda. Değerli eğitmenimizden aldıkları kurs neticesinde ortaya böyle güzel eserler çıktı. Yükümlülerimiz bu eserleri ortaya çıkardıktan sonra sergilendiğini, geniş kitlelere ulaştığını, önemsendiğini görünce gerçekten mutlu oluyor ve daha problemsiz bir şekilde yeniden aramıza dönüyorlar. Bu kurslarla aslında hem topluma kazandırılmış hem bir meslek edinmiş hem de rehabilite edilmiş oluyorlar” diye konuştu. Konuşmaların ardından açılışı protokol tarafından yapılan sergide, İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Halil Sezgin tarafından Çiğli Kaymakamı Fatih Görmüş ile Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye ebru tablosu ve semazen tablosu hediye edildi.
- 
                              
                                
                                 11.06.2025 11.06.2025Birlik ve Beraberliğimiz Daim Olsun!İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Ailesi, Kurban Bayramı’nın arifesinde bir araya geldi. Rektörlük binası önünde yapılan törende, Prof. Dr. Saffet Köse, tüm çalışma arkadaşlarının bayramını tek tek kutladı, aileleriyle birlikte huzur içinde bir bayram geçirmelerini diledi. Rektör Prof. Dr. Köse’nin kabulünde, Rektör Yardımcıları Prof.Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Dekanlar, Genel Sekreter Nurettin Memur, fakültelerden gelen akademisyenler ve idari personel birlik, beraberlik, sağlık temennileriyle bayramlaştı. Kurban Bayramı vesilesiyle bir kutlama mesajı yayınlayan Prof.Dr. Köse, “Hatırlamanın, hatırlanmanın, dayanışma ve yardımlaşmanın simgesi, paylaşma ve gönül alma mevsimi, manevi hikmetlerle dolu mübarek Kurban Bayramı’na bir kez daha kavuşmanın sevincini paylaşıyorum. Üniversitemizde görev yapan tüm akademik ve idari personelimizin, öğrencilerimizin ve değerli ailelerinin Kurban Bayramı’nı kutluyorum. Birlik ve beraberliğimiz daim olsun. Daha nice bayramlara sağlık mutluluk ve huzur içinde hep birlikte ulaşmayı Cenab-ı Allah hepimize nasip eylesin. Kurban Bayramı’nın tüm insanlığa birlik, beraberlik, barış ve mutluluk getirmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
- 
                              
                                
                                 03.06.2025 03.06.2025Kuşaklar Kültürel Mirasın İzini İKÇÜ’de Sürdüİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Bilim İletişim Ofisince “Kültürel Mirasın İzinde” başlıklı söyleşi programı düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin “Türk Kültürü ve Özellikleri” başlığıyla konuk edildiği söyleşinin moderatörlüğünü Rektör Yardımcısı ve Bilim İletişim Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Yasin Bulduklu üstlenirken Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesinden Arş. Gör. Asuman Baş, “Kültürel Miras’ın İzinde Moğolistandaki Göktürk İzleri” başlıklı bir sunum yaptı. Genç Yeşilay İKÇÜ’nün davetlisi olarak kampüste ağırlanan Selahaddin Eyyubi İmam Hatip Ortaokulu, Sezai Karakoç Anadolu Lisesi, Güzeltepe Ortaokulu, Mehmet Hikmet Kaşerci Ortaokulu ve Cemil Atlas Ortaokulunda eğitim alan öğrenciler ve öğretmenlerinin misafir edildiği söyleşiyi, Rektör Yardımcıları Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Genç Yeşilay İKÇÜ Akademik Danışmanı Dr.Öğr.Üyesi Feyza Dereli, Yeşilay İl Yönetim Kurulu üyesi Giray Kırım, Topluluk Başkanı Elanur Sarıkaya, İKÇÜ Bilim İletişim Ofisi Sorumluları Öğr. Gör. Fatma Değirmenci, Uğur Ekenoğlu, akademik ve idari personel takip etti. Çatışmalar, Aile İlişkilerine Atfedilen Değerin Yok Edilmesi Amaçlı Söyleşide gençlere seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, toplumların geleceğinin eğitim kurumlarında inşa edildiğini aktardığı konuşmasında, öğretmen, öğrenci ve aile iş birliğinin bu yapının olmazsa olmazı olduğunu kaydetti. Kadim medeniyetimizde aile değerlerinin ayakta tutulması, çocukların daha iyi yetiştirilmesi ve eşler arasında iyi iletişimin kurulması adına birçok unsurun yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, “Aile küçük bir devlet, devlet büyük bir ailedir. Devlet de o milletin büyük ailesidir. Devlet ve toplumun yapı taşları aileden oluşur. Ailede yer alan akrabalık kavramlarını topluma taşıyan, hiç tanımadığınız kişilere ana, baba, teyze, amca, dayı diye hitap edebilen köklü bir yapıya sahibiz. Ortak kültüre, tarihe, değerlere sahip olan bu değerlere sahip çıkan milletleri hiç bir güç yıkamaz. Aynı şekilde ailenin de ortak bağları, duygusal alışverişi ne kadar güçlü ise o kadar dayanıklı olur. Aile kavramı üzerinden oluşturulan problemler toplumun temel yapısına zarar vermektedir. Son dönemlerde özgürlük ve bireysellik kisvesi altında yaratılan çatışmalar maalesef aile ilişkilerine atfedilen değerin yok edilmesi amaçlıdır. Popüler kültür, teknoloji ve sosyal medyanın da etkisiyle yalnızlaşan, yabancılaşan ve kimlik arayışına giren çocuklarımızı bu sarmaldan ancak aile içindeki o sevgi, şefkat dolu muhabbet ortamı kurtarır” dedi. Batı’nın Uyguladığı Tehlikeli Bir Politikanın Parçası Güçlü geleceğin anahtarının ailelerde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, aile ile gençler arasındaki kuşaklararası iletişim çatışmasının sevgiye dayalı dayanışma ağlarının kurulmasıyla sona erdirileceğini belirtti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Günümüz dünyasında özellikle bireysel özgürlükler, haklar birey olma gibi birtakım kavramlar üzerinden anne babalarla ilişkilerin biraz daha sınırlı olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Ailenin değersizleştirilmesi, büyüklerinden uzak, kültürel değerlerinden, gelenek ve göreneklerin koparılmış nesillerin yetiştirilmesi Batı’nın tüm dünyada uyguladığı tehlikeli bir politikanın parçasıdır. Anneniz ve babanız sizin geçtiğiniz yollardan çoktan geçmişler. Bilgileri var, birikimleri var, donanımları var, tecrübeleri var. Aslında onları size aktarmak isterler. Sizleri dinlerken dinlenilmek de isterler. İşte karşılıklı olarak geliştirilecek anlayış , saygı ve hoşgörü sayesinde tüm sorunların üstesinden gelinebilir” diye konuştu. Doğru Yaklaşımla Tehlikelerden Asgari Şekilde Etkileniriz Aile içinde kurulamayan sağlıklı ilişkilerin bireyleri dışarıdaki zararlı kaynaklara yönelttiğini söyleyen Prof. Dr. Köse, sevgi ortamında büyüyen nesillerin toplumları ileri taşıyacağını vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Sevgi, güven ve bağlanma yaratılış gerçekliğine bağlı bir ihtiyaçtır. Bunu aile içinde anne-babadan karşılayamayan çocukların buldukları insanlara kaymaları o yoksunluğun doğal bir sonucudur. Araştırmalar, sevgi, ilgi, güven içinde büyüyen çocukların daha zeki, daha sağlıklı, daha başarılı ve stresle başa çıkmada daha becerili olduğunu ortaya koymuştur. Sevgisi ve ilgiden mahrum büyüyen çocukların ise sinirli, dikkat sorunu bulunan, korkak ve endişeli, hemen panikleyen, hastalıklı ve hiperaktif yetişkinler olarak öne çıktıkları belirlenmiştir. Çocuğun hayat boyu kullanacağı ve kendisinden sonraki kuşaklara da transfer edeceği özellikler aileden geçer. Bu doğrultuda konuya geniş perspektiften bakarsak geleceğimizin teminatı olan nesillerimize doğru yaklaşımlarla ulaşırsak çağın tehlikelerinden asgari şekilde etkileniriz” diye konuştu. Moğolistan Türk Tarihinin Başlangıç Noktası İKÇÜ’nün Moğolistan coğrafyasında izini sürdüğü Türk Devletlerinin araştırma ekibinde yer alan Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesinden Arş. Gör. Asuman Baş, çocukların ve gençlerin ilgi düzeyleri doğrultusunda kendilerini geliştirebilecekleri alanların oluşturulmasının önemine dikkat çekti. Baş, “ Gençlerimizi, sporla, bilimle, kültürle, sanatla, edebiyatla ilgilenmelerini sağlayarak; ilgi alanlarına, meraklarına göre farklı uzmanlıklara yönlendirerek birçok olumsuzluktan etkilenmeyeceklerini düşünüyorum. Bu anlamda özellikle sporun, sanatın ve edebiyatın çok önemli bir uğraş olduğunu düşünüyoruz. İKÇÜ bünyesinde yer alan genç bir araştırmacı olarak yaklaşık 7 yıldır Moğolistan'da yürütülen Türk tarihi araştırmalarına katılma şansım oldu. Dekanımız Prof. Dr. Şaban Doğan başkanlığında Moğol coğrafyasında yürütülen arkeolojik incelemelere kimi zaman üniversite iş birlikleri ile kimi zaman ortak kazı ve yüzey araştırmaları ile iştirak ediyoruz. Moğolistan Türk tarihinin başlangıç noktası. MEB müfredatında da yer verilen İslamiyet öncesi Türk tarihine dair buradaki eserleri biliyor olmak bir vatandaşlık görevi. Oradaki eserler kitabelerle sınırlı değil. Orada derin bir Türk sanatı anlayışını, şehircilik anlayışını görmekteyiz” dedi. Türk Eserleri Haksız Eleştiriye Maruz Kalıyor Sunumunda henüz müfredata yansımayan bilim çevrelerinin bildiği yüzey çalışmalarından elde edilen fotoğrafları paylaşan Arş. Gör. Baş, “Bu keşiflerdeki yazıtlar sadece dil, tarih için değil aynı zamanda Türklerin müzikle meşgul olduğunu erken Türk tarihinde, müziğin Türkler tarafından bir etkinlik aracı olduğunu görüyoruz. Biz bu keşifler sayesinde Türklerin sadece savaşla ilgilenmediğini, aynı zamanda sanat icra ettiklerini de ortaya koyduk” şeklinde konuştu. Sosyal medyada 7 ve 8. yüzyıldaki Roma-Bizans eserleriyle Türk eserlerinin kıyaslanarak haksız eleştiriye maruz kaldığına dikkat çeken Arş. Gör. Baş,”Biz hocalarımızla Moğolistan'da vakit geçirdik. Moğolistan’da yaşayınca şartlarını anlayabileceğiniz bir yer. Orada bu eserleri ortaya koyabilmek, icra edebilmek büyük önem taşıyor. Çünkü hiçbir şey yok. Malzemeniz yok. Koşullar çok çetin. Bulduğunuz herhangi bir taşı dönüştürebilmek oradaki koşullar için büyük bir zanaatkârlık istiyor. Batıdaki gibi Roma'daki gibi bir sanat eseri ortaya koyabileceğiniz malzeme söz konusu değil zaten bu topraklarda. O yüzden bu eserlerin hepsi çok kıymetli. Türkler malzeme olduğunda bunu işlemek konusunda da çok becerikliler, hamaratlar” dedi. Vatandaşlık Görevi Görerek Orada Yer Alıyoruz Genç bir araştırmacı olarak Türk tarihine sahip çıkılmasını bir vatandaşlık görevi olarak gördüğünü vurgulayan Arş. Gör. Asuman Baş, “Türkler mevcut imkanlarıyla hem madenini çok iyi işlemişler hem de bunlardan bazı sanat eserleri yaratmışlar. Moğolistan'da 7 yıldır yürüttüğümüz çalışmaların en önemli verisi Orhun Yazıtlarında bahsi geçen Togubalık kazısıydı. Arkeoloji Bölümü, Coğrafya Bölümü, Türk Dil ve Edebiyatı Bölümü, aynı zamanda Medya İletişim Bölümü de çalışmalara dahil olmuş durumda. Bölgede olmak sadece bizim yürüttüğümüz çalışmalar açısından önemli değil, başkalarının yaptığı çalışmaları takip edebilmek açısından da önemli. Ama akademik disiplinin, uzmanlık alanının yanında bunu bir milli görev bir vatandaşlık görevi görerek orada yer alıyoruz” ifadelerini kullandı.
- 
                              
                                
                                03.06.2025Rektör Köse, Gençleri Bağımlılıklara Karşı Uyardıİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ)Bilim İletişim Ofisi ilk etkinliğinde, özellikle ergenler ve genç yetişkinlerin risk grubunda yer aldığı bağımlılıklar konusunu, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin “Aile ve Bağımlılık” söyleşisi ile masaya yatırdı. “Nesilden Nesile Bağımsızlık: Bağımlılıkla Mücadelede Nesiller El Ele” projesi ile İzmir’deki ilk ve ortaöğretim kurumlarına yaptıkları saha ziyaretlerinde kurdukları özel bağı üniversite kampüsüne taşıyan Genç Yeşilay Topluluğu, Selahaddin Eyyubi İmam Hatip Ortaokulu, Sezai Karakoç Anadolu Lisesi, Güzeltepe Ortaokulu, Mehmet Hikmet Kaşerci Ortaokulu ve Cemil Atlas Ortaokulunda eğitim alan Yeşilay topluluğu öğrencilerini İKÇÜ’de misafir etti. Bilim İletişim Ofisi Koordinatörü Prof.Dr. Yasin Bulduklu’nun moderatörlüğünde yapılan söyleşiyi, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Genç Yeşilay İKÇÜ Akademik Danışmanı Dr.Öğr.Üyesi Feyza Dereli, Topluluk Başkanı Elanur Sarıkaya, Yeşilay İl Yönetim Kurulu üyesi Giray Kırım, İKÇÜ Bilim İletişim Ofisi Sorumluları Öğr. Gör. Fatma Değirmenci, Uğur Ekenoğlu, MEB’de görev yapan eğitimciler ile çok sayıda Yeşilay gönüllüsü takip etti. Kendinize Dur Diyebildiğinizde Özgür Olabilirsiniz En büyük sermayelerinin gençlerin olduğu bilinciyle adım atan toplumların geleceklerine umut ile bakabileceğini söyleyen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Aile ve Bağımlılık” kavramlarının birlikte ele alınmasının gerekliliğine vurgu yaptı. Teknolojiden sosyal medyaya, alkol ve madde kullanımına tüm bağımlılıkların arkasında mutluluk arayışının yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, ”Özellikle son zamanlarda yapılan araştırmalar var. Philip Zimbardo, dünyada yaşayan en büyük psikologlardan bir tanesi. Ondan önce George Smith diye bir başka yine psikolog var, diyorlar ki bu bağımlılık dediğimiz şey fiziksel tüm şeylerdir. Ruhsal ve sosyal anlamda kopamadığınız ve ona bağlı yaşadığınız şeyler, sizi sizden alan problemlerle artık kendiniz kalamıyorsunuz. Kendinizi sınırlandıramadığınızda elde etmeye çalıştığınız bir şeye ulaştığınızda hep yeniyi arıyorsunuz ve bunun sonu gelmiyor. Sonu gelmeyince artık ondan kopamıyorsunuz ve kendiniz olmaktan çıkıp tutsak oluyorsunuz. Kendinize dur diyebildiğinizde özgür olabilirsiniz. O yüzden özgürlük bir değerse, mutluluk bir değerse kendi kendinizi sınırlandırabilmeniz gerekiyor”diye konuştu. Müdahale Etmenin Yolu Kurulan Sevgi Dolu Aile Bağlarında Anne,babanın toplumların temeli ailelerin mimarları olarak önemli sorumluluklara sahip olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, bu mimarlardan mahrum büyüyen nesilleri bekleyen tehlikelere dikkat çekti. Prof. Dr. Köse, “Değerli psikanalist ve psikiyatr Jacques Lacan der ki "Baba yasadır, kanundur, çocuğun sınırlarını çizer." Sınırların içerisinde bir hayata yaşayabileceğini öğretir. Anne de çocuğa şefkat gösterir, sevgi verir. Anne, baba çocuğuna sorumluluklar verir. Sorumluluklar aileye ait hissettirir. Aile de kimlik kazanır. Günümüzde aile kurumu yıkmaya çalışırlarken, bu aidiyetten yoksun bırakılan çocuklarla çokça karşı karşıya gelmeye başladık. Anne ve babanın olmadığı ortamlarda büyütülen çocuklar, sınırlarını bilmeden, video oyunları ya da cinsel içerikli videolara, kötü alışkanlıklara, bağımlılıklara yönlendirilmekte. Tüm bağımlıkları başlamadan kontrol ve müdahale etmenin en güzel yolu kurulan sevgi dolu aile bağlarında” ifadelerini kullandı. Tam Bağımsızlığın Karşısında Bağımlılıklar Duruyor Bilim söyleşilerinin ilkinde, Yeşilay Topluluğunun ilk ve orta öğretim öğrencileriyle birlikte kuşaklararası bağı üniversiteye taşımaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Moderatör Bilim İletişim Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Yasin Bulduklu, bilim-toplum kaynaşmasının karşılık bulduğu söyleşiye Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’den gelen desteğin çok değerli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Bulduklu, “Rektör Hocamız genç kuşakların sağlıklı ortamlarda yetiştirilmesi adına yurt içi ve yurt dışında yüzlerce konferans ve söyleşiye katılmakta ve çok değerli katkılar sunmaktadır. Geleceğin gençlerini mutlu yüzlerle özellikle bağımlılıklara karşı birlik içinde yaptıkları mücadelelerle görmek bizlere umut veriyor. Biz Türkiye'yi olduğu yerden daha ileri taşıyacak nesillerin bağımsız olması gerektiğini biliyoruz. Zira bağımsızlık dediğiniz şey aslında bağımlılıkların tam karşısındadır. Herhangi bir odaktan, herhangi bir kötü alışkanlıktan veya herhangi bir davranıştan uzak olan bireyler bağımsız hale gelebilir. Yeşilay da bunu hedefliyor ve uzunca süredir ciddi bir mücadele veriyor. Pek çok bağımlılıktan söz edebiliriz ama madde bağımlılıkları bunların içerisinde en tehlikelisi ve gençlerin bu konuda uyanık olmasına ihtiyaç var. Gençlik ve Spor Bakanlığımız önemli projeler yapıyor. Bu kapsamda ÜNİDES çok kıymetli bir destek programı. Genç Yeşilaycı gençlerimizin ÜNİDES aracılığıyla desteklemesi de bize güç verdi.” diye konuştu. Yarının Üniversite Öğrencileri İle Kolektif Birliktelik Bağımlılık konusunda kuşaklararası farkındalık oluşturdukları için oldukça mutlu olduklarını söyleyen Genç Yeşilay İKÇÜ Akademik Danışmanı Dr.Öğr.Üyesi Feyza Dereli, lise ve ortaokullara yaptıkları ziyaretlerde bilgilendirmeyi çeşitli fiziksel aktiviteler ve eğlenceli oyunlarla destekleyerek çocuklardaki bilinç düzeyine katkı sağladıklarını aktardı. Dr.Öğr.Üyesi Feyza Dereli, “İşte bu farkındalığı görmek, çocuklarımızın okul ziyaretlerimizde bizleri her karşılayışındaki o sevgi bağını hissetmek bizleri daha çok motive etti. Bugün onları da biz misafir etmek istedik. Rektörümüzün bağımlılıklar konusuna gösterdiği hassasiyeti yansıttığı söyleşilerinden birini bizlere ayırması ve çocuklarımızın bilinç düzeyine katkıda bulunması bizleri mutlu etti. Etkileşimimiz daha güçlü ve etkimiz daha kalıcı hale geldi. Yarının üniversite öğrencileri ile kolektif olarak bağımlılıklar karşısında dik bir duruş göstermeye, daha güçlü ses çıkarmaya devam edeceğiz” dedi. Daha Fazla Okul, Daha Fazla Öğrenci Daha Geniş Etki Topluluk Başkanı Elanur Sarıkaya da Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında yürüttükleri projeleri ile üniversite, lise ve ortaokullardaki Yeşilay topluluklarını bir araya getirerek, kuşaklararası bir bağ kurmayı, dayanışmayı artırmayı ve bağımlılıkla mücadeleyi kolektif bir bilinçle sürdürmeyi hedeflediklerini söyledi. Başkan Sarıkaya, “İkinci dönemde başlattığımız etkileşimli ve yaygın çalışmaları üçüncü dönemde daha da büyüterek sürdürmeye karar verdik. Şu an içinde bulunduğumuz üçüncü dönem projemiz, hem önceki deneyimlerin üzerine kurulu hem de daha fazla okul, daha fazla öğrenci ve daha geniş bir etki alanına ulaşmayı hedefliyor. Bu devam projesi sayesinde yalnızca başladığımız işi tamamlamıyoruz, aynı zamanda öğrendiklerimizi daha güçlü bir şekilde uygulamaya dökme fırsatı buluyoruz” dedi. Genç Yeşilay İKÇÜ öğrencilerine Rektör Prof. Dr. Köse tarafından belge takdiminin ardından öğrenciler için hazırlanan fuaye alanında oyunlar oynadı, ebru sanatı ile tanışan çocuklar ilk denemelerini heyecanla yaptı.
- 
                              
                                
                                 29.05.2025 29.05.2025İKÇÜ FEST’25 Başladıİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire (SKS) Başkanlığınca 8’incisi düzenlenen İKÇÜ’Fest’25 Bahar Şenliği coşkulu kortej yürüyüşüyle başladı. Öğrenci toplulukları, akademik ve idari personelin katılımıyla merkez kütüphane önünden başlayarak Rektörlük Binası önünde devam eden BandoRed eşliğindeki kortej yürüyüşüne, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Dekanlar, Genel Sekreter Nuretdin Memur, SKS Daire Başkanı Doç. Dr. Yeliz Doğru ile çok sayıda öğrenci katıldı. Dönemi Gülen Yüzlerle Kapatmak İstiyoruz Şenlik alanında son bulan kortejin ardından şenliklerin resmi açılışını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, üç gün planlanan festival etkinliklerinin gençlerden gelen talepler doğrultusunda hazırlandığını kaydetti. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin öğrencilerin keyifli bir lisans hayatı geçirmeleri adına her türlü çalışmaya destek verdiğini aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Her yıl büyük bir heyecanla beklediğimiz Baharın yenileyici ruhunu, gençliğin enerjisiyle buluşturduğumuz şenliklerde sosyal, kültürel ve sanatsal yönleriyle de öne çıkan zengin bir içerik hazırladık. Oldukça yoğun geçen bir akademik yılın stresinden biraz da olsa uzaklaşmak, hep birlikte biraz nefes almak, eğlenmek, dinlenmek ve koşuşturmaya biraz ara vermek için 3 gün boyunca eğlenmenizi istedik. Bu eğlenceye akademik ve idari personelimizi de katarak dönemi gülen yüzlerle kapatmak istiyoruz” dedi. Şenlikler Kurumsal Kültürü İnşa Etmenin Önemli Bileşeni Sadece akademik ve bilimsel anlamda değil; aynı zamanda sosyal, kültürel ve sportif yönden de gelişime önem verdiklerini kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “İKÇÜ olarak biz, sadece meslek sahibi bireyler değil, aynı zamanda topluma duyarlı, kültürel birikimi olan, sosyal yönü güçlü nesiller de yetiştirmek arzusundayız. Salt akademik eğitim vermenin ötesinde her açıdan donanımlı iyi insanlar olarak mezunlarımızı hayata hazırlıyoruz. Bu tür etkinlikler de bu hedefin önemli bir parçası. Şenlikler ve bu türden etkinliklerin kurumsal kültürü inşa etmenin önemli bileşeni olduğunun farkındayız. Kimlik oluşturmak ve aidiyet yaratmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu güzel şenliklerin hazırlanmasında emeği geçen başta SKS Daire Başkanlığımıza, öğrenci topluluklarımıza, gönüllü öğrencilerimize ve katkı sunan tüm paydaşlarımıza kalbi şükranlarımı sunuyorum. Unutmayalım ki, birlikte eğlenmeyi, birlikte üretmeyi ve birlikte yaşamayı öğrenen bir toplum, geleceğe daha umutla bakabilir. Keyifli, sağlıklı, eğlenceli bir şenlik diliyorum” ifadelerini kullandı. Katılımınız Bizim İçin Çok Önemli ve Değerli SKS Daire Başkanı Doç. Dr. Yeliz Doğru da dopdolu bir programla birbirinden renkli etkinlik ve konserler eşliğinde 3 gün sürecek İKÇÜ FEST 2025’in keyifli geçmesi temennisinde bulundu. Doğru, “Bu gibi özel etkinliklere, değerli öğrencilerimiz ile akademik ve idari personelimizin katılımı bizim için çok önemli ve değerli. Şenliklerde bizlere destek olan üniversitemizin değerli gençlerinin oluşturduğu topluluklarımıza, tüm öğrencilerimize güzel bir festival diliyorum. Kültür, sanat ve müziği bütünleştirdiğimiz etkinliklerimizin eşliğinde tüm İKÇÜ ailesine iyi eğlenceler diliyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından festival kapsamında SKS Daire Başkanlığınca personel ve öğrenciler arasında düzenlenen Rektörlük Turnuvasında dereceye giren takımlara ve sporculara ödülleri Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu tarafından takdim edildi. Ödül takdiminin ardından törene katılan protokol, şenlik alanındaki topluluk stantlarını gezerek öğrencilerle sohbet etti. Rektörlük Kupasını Kimler Kazandı? Personel Voleybol Branşında 1. Rektörlük Takımı, 2. Sağlık Bilimleri Fakültesi Takımı, 3. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı Personel Basketbol Branşında 1.Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı, 2. Sağlık Bilimleri Fakültesi Takımı, 3. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı Personel Futsal Branşında 1. Sosyal Bilimler Enstitüsü Takımı, 2. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı, 3. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Takımı Personel Erkek Masa Tenisi Branşında 1. Maksut Çetin2. Rıza Şen, 3. Umut Ziya Koçak Personel Kadın Masa Tenisi Branşında 1. Eylem Aykurt, 2. Anıl Çobanoğlu Dede, 3. Didem Yüzügülenç Öğrenciler arası Voleybol Branşında 1. Eczacılık Fakültesi Takımı, 2. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Takımı, 3. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı Öğrenciler arası Basketbol Branşında Dereceye giren takımları 1. Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Takımı, 2. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı, 3. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Takımı Öğrenciler arası Futsal Branşında 1. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi-2 Takımı, 2. Eczacılık Fakültesi Takımı, 3. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi-1 Takımı Öğrenciler arası Masa Tenisi Branşında 1. Erdal Develioğlu, 2. Hüseyin İsa Aksoy, 3. Emre Berdi
- 
                              
                                
                                27.05.2025"Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar" Filminin Galası YapıldıT.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı(TİKA), İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ve Moğolistan Kültürel Miras Merkezi iş birliğinde hazırlanan ve Moğolistan bozkırlarındaki taşbabaların restorasyon sürecini konu edinen “Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar” filminin galası yapıldı. İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan ve Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği belgesel, bölgede yürütülen 10 yıllık saha çalışmalarını beyaz perdeye taşıyor. TİKA’da yapılan galaya, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, TİKA Başkanı Serkan Kayalar, MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Moğolistan’ın Ankara Büyükelçisi Gombosuren Munkhbayar, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Türkiye’nin eski Ulanbator Büyükelçisi Zafer Ateş ve birçok davetli katıldı. Dünya Mirası Açısından Önemli Galada konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, emeği geçenlere teşekkür ederek, bu çalışmaların ortak hafızaya katkıda bulunduğunu ve dünya mirası açısından önemli olduğunu vurguladı. Bakanlık olarak kültürel faaliyetlere yoğunlaştıklarını dile getiren Çam, özellikle kazı alanlarında çalışma sayısını artırdıklarını belirtti. Çam, Göktürkler‘in mirasının yaşatılması için çalışmalarda bulunduklarını, Türkiye'nin söyleyeceği, katkı sunabileceği birçok hususun olduğunu belirterek, Moğolistan'ı da Türk dünyasının bir parçası olarak gördüklerini söyledi. TİKA'nın son dönemde yaşanan en zorlu süreçleri başarılı bir şekilde atlattığını ve yapacağı birçok çalışmanın bulunduğunu kaydeden Çam, TİKA Başkanı Kayalar'ın zor dönemlerde önemli işlere imza attığını bildirdi. Moğolistan'da 900'e Yakın Proje TİKA Başkanı Kayalar da ajans olarak Moğolistan'da, 1994’ten beri 900'e yakın proje gerçekleştirdiklerini ve ortak kültürel mirasa dair projelerin iz bıraktığını dile getirdi. 1994'te başlattıkları "Moğolistan'daki Türk Anıtları Projesi"ne değinen Kayalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla Bilge Tonyukuk Anıtı’na giden 46 kilometrelik yolu asfaltladıklarını, Bilge Tonyukuk Anıtları başta olmak üzere Göktürk mirasının korunması için çalışmalarına devam ettiklerini söyledi. Kayalar, Göktürk dönemine ait 10 taşbabanın (mezar taşı) modern restorasyon yöntemleriyle yeniden ayağa kaldırıldığını, Orta Asya'daki Türk varlığını somut biçimde belgeleyen bu taşbabaların, gelecek kuşaklara bırakacakları kültürel mirasın en nadide örneklerinden biri olduğunu vurguladı.Restorasyonlar sırasında 4 bin kilometrelik bir sahanın tarandığını ve eserlerin bilimsel raporlamalarla kayıt altına alındığını belirten Kayalar, "Bu kıymetli süreç, bugün gösterimini yapacağımız 'Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar' belgeseline ilham oldu." dedi.Kayalar, belgesele katkıda bulunan kurumlara teşekkür etti. İkili İlişkilerin 56. Yıl Dönümü Son yıllarda özellikle kültürel alanda olmak üzere iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da geliştiğini belirten Büyükelçi Munkhbayar ise bu yıl Moğolistan-Türkiye arasındaki ilişkilerin 56. yıl dönümü olduğunu ama iki ülke arasındaki ilişkinin daha derin bir tarihsel geçmişinin bulunduğunu söyledi. Munkhbayar, projeye katkı sunanlara teşekkür etti. Dünya Tarihinden Beyaz Perdeye İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, 2019 sonrasında başlayan Moğolistan ile yapılan iş birlikleri ile dünyanın takip ettiği kültürel kalıntılara ulaşıldığını kaydetti. Prof. Dr. Şaban Doğan’ın bölgede yürütülen arkeolojik çalışmaların başındaki isim olduğunu aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Bizim bölgedeki arkeolojik çalışmalarımız bilim, tarih ya da kültürün izini sürmenin ötesinde bir boyuta sahip ve Türk-Moğol ilişkilerinin gelişiminde de özel bir anlam taşıyor. Prof. Dr. Doğan hocamıza tarihe ışık tutan çalışmaları nedeniyle Moğolistan Meclisi tarafından devlet nişanı verildi. Üniversitemiz ile Moğolistan’daki muhataplarımızın ortaklaşa yürüttüğü projeler sadece o bölge ile sınırlı değil. Van’ın Çaldıran ilçesinde yapılan arkeolojik kazılarda, İlhanlı hükümdarı Hülagü Han’a tarafından yapılan bir yazlık saray kalıntısı keşfedildi. Ayrıca Orhun Vadisi ve Tuul Nehri çevresindeki çalışmaların en görünür ayağını şüphesiz geçtiğimiz yıl keşfedilen Togu Balık oluşturmaktadır. Togu Balık, sadece fiziksel kalıntılar açısından değil; kent planlaması, yazıtlar, mezar yapıları ve günlük yaşam izleriyle Türk yerleşim tarihine ışık tutacaktadır Sonuç olarak üniversitemiz tarafından koordine edilen Moğolistan çalışmaları, sadece tarihî mirasın keşfiyle sınırlı kalmamakta; aynı zamanda çağdaş akademik diyalog, kültürel etkileşim ve stratejik iş birlikleri yoluyla Türkiye-Moğolistan ilişkilerini yeniden tanımlayan çok boyutlu bir vizyon ortaya koymaktadır. Ben, bu çalışmalarımızın tümünde yanımızda olan Kültür ve Turizm Bakanlığımıza ve TİKA’ya en kalbi şükranlarımı sunuyorum. TİKA Başkanımıza ve bölgedeki TİKA Koordinatörlerimize şahsım ve üniversitem adına teşekkür ediyorum. Bu filmde emeği geçen İKÇÜ Medya Merkezine ayrıca şükranlarımı sunuyorum” dedi Belgesel Bilimsel Arşiv Niteliğinde Üniversite olarak Moğolistan'da 10 yıldır önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini hatırlatan Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, ortak kültürel mirasa önemli katkılarda bulunma çabası içinde olduklarını ifade etti. Bu kapsamda 10 taşbabanın TİKA desteği ve Moğolistan Kültürel Miras Merkezi iş birliğiyle restore edildiğini aktaran Prof. Dr. Doğan, restorasyon sürecini belgesel formatında izleyiciyle buluşturarak farkındalık yaratmak istediklerini söyledi. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Proje süresince yaklaşık 4000 kilometre yol kat ederek Göktürk dönemine ait insan figürlü taşlardaki hasarları inceledik. Bu süreçte, eserlerin fotogrametrik dokümantasyonları, restitüsyonları, restorasyonları ve bakımlarını yaptık. Restorasyonlar, TİKA tarafından 2023 yılında Moğolistan Kültürel Miras Merkezi’ne sağlanan mobil laboratuvar kullanılarak gerçekleştirildi. Çekimleri İKÇÜ Medya Merkezince yapılan 2 bölümden oluşan belgeselimiz, kültürel mirasımızın korunmasına yönelik önemli bir görsel arşiv niteliği taşıyor. Emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” diye konuştu. Açılış konuşmalarının ardından belgesel gösterimi yapıldı.
- 
                              
                                
                                 22.05.2025 22.05.2025Goethe Enstitüsü'nden Eğitime Destekİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) bünyesinde Goethe Enstitüsü'nün katkılarıyla kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı düzenlenen resmi törenle açıldı. En yeni teknolojilerle desteklenen 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarının, başta bölüm öğrencileri olmak üzere, tüm bölümlerden öğrencilerin akademik gelişimine önemli katkılar sunması bekleniyor. Düzenlenen açılış törenine Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılışta konuşan Rektör Prof. Dr. Köse, dijital bilgi çağında, dijital dönüşüm, dijital eğitim gibi kavramların titizlikle takip edilmesi gerektiğini aktararak üniversitelerin mevcut bilgi teknolojilerini kullanma ve yeni teknolojiler geliştirme yarışına girdiğini söyledi. Geleceğimizin En Güçlü Aktörleri Gençlerimiz İKÇÜ olarak uluslararası paydaşlarla kurulan ortak çalışma alanlarını genişletecek iş birliklerin önünü açtıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Ülkemizin son yirmi yılda savunma sanayinden, sağlığa, telekomünikasyondan, ulaşıma, tarımdan, enerjiye dünya çapında ses getiren büyük altyapı projelerinde ve pek çok alanda gerçekleştirdiği atılımlar; ülkemizi sadece bölgesinde değil, küresel birçok alanda da önemli bir aktör haline getirmiştir. Bu noktada bizlere düşen görev yenilikleri bizzat milli ve yerli bakış açısıyla üretecek geleceğimizin en güçlü aktörleri olacak öğrencilerimizin bu dönüşümden faydalanmalarını sağlamaktır. Şu anda açmakta olduğumuz laboratuvar üniversitemizin teknik kapasitesini arttırması açısından çok kıymetli. Özellikle dijitalleşme çağında evrensel bilgi üreten üniversitelerin dijitalleşmenin verdiği imkanlarla bu gücünü daha da yukarılara çıkarması noktasında önemli bir katkı sağlayacağını ümit ediyorum. Üniversiteler belki de en fazla bilgiye, araştırmaya yönlendiren altyapılar laboratuvarları, teknik alanları, donanımları, kütüphaneleri, tekno parklarıdır. Goethe Enstitüsü’nün bu desteği bizim açımızdan çok değerli. Katkılarından dolayı Goethe Enstitüsüne çok teşekkür ediyorum. Üniversitemize, öğrencilerimize ve bilim dünyasına hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Öğrencilerimiz Yeni Teknolojilerle Çok Daha Donanımlı İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, fakülteleri ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasında kuruluştan bu yana kurulan güçlü bağa dikkat çekerken; eğitim ve kültürel iş birlikleri adına birçok ortak adım atıldığını söyledi. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Staj, meslek içi eğitim ve farklı bilgi bilim etkinlikleri ile sürekli geliştirilen bu iş birliğinin son halkası, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi bünyesinde kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarıdır. En yeni teknolojilerle donatılmış 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, başta Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü olmak üzere, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğrencilerinin akademik gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır. Bu yeni teknolojilerle öğrencilerimiz çok daha iyi, çok daha donanımlı ve hayata hazır hale gelecek. Enstitü ile olan ilişkilerimizi geliştirerek, ilerletmek ve çok daha üst seviyelere taşıma arzusuyla kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. Kütüphanecilik Alanında Ortaklık Kütüphanecilik alanında bir lisans programı sunan İzmir'deki tek üniversite olan İKÇÜ ile kurdukları bu bağı oldukça önemli gördüklerini vurgulayan Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, gençlerin eğitimi ve sürdürülebilir bilgi altyapılarının inşa edilmesi ve dijital dönüşüme katkıda bulunmak için gayret gösterdiklerini ifade etti. Müdür Dr. Schönhagen, “Data Lab'ın kurulması yalnızca teknik bir ilerleme değil Türkiye'de ve ötesinde kütüphane sistemlerinin modernleşmesi için güçlü bir mesajdır. Geleceğin uzmanları gençlerimizin dijital becerilerini geliştirmeleri için böyle mekanların vazgeçilmez olduğuna inanıyoruz. Bu ortaklık, uygulamalı, uluslararası ve geleceğe dönük bir yaklaşımın eseridir. Dijital eğitimi desteklemede, kapasite geliştirmede ve uluslararası ağlar kurmada Goethe Enstitüsü, dünya genelinde sayısı 90’a yaklaşan kütüphaneleri aracılığı ile sunduğu kütüphane hizmetleri ve kitap diplomasisi ile kendisini bir ortak olarak görmektedir. Bugün burada bulunmamız bu anlayışın bir yansımasıdır. Laboratuvarımızı aktif şekilde yarından itibaren kullanmaya başlayacağız. Almanya'dan davet ettiğimiz bir yapay zekâ uzmanımız yarın öğrencilerimize gün bu eğitim verecek. Bu projenin hayata geçilmesinde emeği geçen herkese, özellikle İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden meslektaşlarımıza ve yarın öğrencilerle atölye çalışmasına başlayacak olan konuşmacımız Dr. Frank Seeliger ‘e en içten teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. İş Birliğinin Şu Ana Kadarki En Değerli Çıktısı Laboratuvarın aynı anda 80 kullanıcıya hizmet verebilecek kapasiteye sahip olduğu bilgisini veren Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasındaki iş birliğinin şu ana kadarki en değerli çıktısını faaliyete açmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, “Bilgi evreni her geçen gün sürekli elektronik ortamda evriliyor ve biz de ona ayak uydurmak için bilgisayar laboratuvarı da dahil bir takım teknolojik kimlikleri kullanmaya çok yakından ihtiyaç duyuyoruz. Bu laboratuvar yerine getirmeye çalıştığımız sorumluluklarımızı daha rahat çözmemizi sağlayacak. Uluslararası böylesine önemli bir enstitünün bu ihtiyacı karşılamasına destek olması bizim için çok çok kıymetli. Burada bize eşsiz katkı veren Goethe Enstitüsü nezdinde, Dr. Schönhagen Hanımefendi'ye gerçekten şükranlarımı sunuyorum. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, iki kurum arasında gelecekte yürütülecek ortak projelerin en büyük ilhamı olacaktır” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından günün anısına hazırlanan plaketlerin takdim edilmesi ile laboratuvarın açılışı yapıldı.
- 
                              
                                
                                 21.05.2025 21.05.2025İzmir’in 2 Yakasını Bir araya Getiren Festival Başlıyorİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin (İKÇÜ) bu yıl ilkini düzenlediği İKÇÜ Film Festivali’nde geri sayım başladı. Sinema sanatının farklı anlatım biçimlerini 27-30 Mayıs 2025 tarihleri arasındaki özel gösterimlerle İzmirli sinemaseverlerle buluşturacak festival öncesi basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyeleri olarak Festival Yönetmenliğini üstlenen Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, Festival Teknik Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan, Direktör Burak Taylan Yılmaz, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Anadolu Ajansı İzmir Bölge Müdürü Ahmet Caner Baysal hazır bulundu. Sinema sanatının bilgi üretiminde ve kültürel mirastaki rolüne dikkat çekmek amacıyla, “keşif , bilgi” ve “aile” mottosuyla yola çıkılan İKÇÜ Film Festivali ile ilgili soruları yanıtlayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, gençlerin sinema anlatısı sayesinde aslında hayal kurmalarını, merak etmelerini ve bu sayede bilginin peşinde yeni şeyler keşfetmelerini arzuladıklarını ifade etti. Keşif , Bilgi” ve “Aile” 7’nci sanatın Merceğinde İKÇÜ Film Festivalinin gençlerin dinamizmi sayesinde uzun vadede ayakları yere basan ve uzun yıllar devam edecek bir festivale dönüşeceğine inandıklarını kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, “Her yıl farklı bir tema ile yapmayı amaçladığımız ilk festivalin bu yılki mottoları “keşif ve bilgi” ile 'aile'. Ben öncelikle bu mottoların neden seçildiği hususunda kısa bir bilgi vermek istiyorum. Adını taşıdığımız Kâtip Çelebi’nin felsefesinde ve eserlerinde keşif ve bilgi önemli vurgularla öne çıkarılan birbirinden ayrı ama amacı aynı iki kavram. Keşif, bilgiye ulaşmanın yoludur ve her keşif bilineni yani bilgiyi artırır. Keşif merakla başlar ve her keşfedilen bilimsel bilgiye de yol gösterir. Bu sayede bir farkındalık oluşturmak istiyoruz. Şöyle düşünün, özellikle bilim kurgu filmlerine baktığınızda bir hayalin daha sonra karşımıza icat olarak çıktığını görüyorsunuz. İşte bunların hepsinin temelinde merak keşif ve sonucunda bilgiye ulaşmayı görüyorsunuz. Biz bu yolculuğu bir motivasyon unsuru olsun amacıyla ilk çıkış mottomuzun keşif ve bilgi olmasını kararlaştırdık. İkinci olarak aile ki içinde bulunduğumuz yıl Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından aile yılı olarak ilan edildi biliyorsunuz. Aileyi ayakta tutmak üzerine ciddi kampanyaların yapıldığını görüyoruz. Biz de en iyi bildiğimiz işle aileyi ve kaybedilen değerleri anlatmak istiyoruz. Bu da sinema anlatısını yine aile içerisindeki bağların güçlendirilmesi ve buna katkı yapması için gösterimler yapmak yoluyla bu bilince de katkıda bulunmak ve tekrar farkındalık oluşturmak istiyoruz. Modern dünyanın dayattığı teknoloji ve bilişim sektöründeki gelişmelerle birlikte aşırı özgürlükçü ve giderek bencilleşen bireylerin toplum içerisinde toplumun temel dinamiğini teşkil eden aile bağlarının güçlendirilmesine yine bu yola katkı yapmak istiyoruz” dedi. ‘Kamera Gazze’ Özel Gösterimi İnsan haklarının ve insanlık onurunun açık ihlali Gazze'de yapılan soykırıma karşı hiçbir zaman sessiz kalmayan bir üniversite olarak Festival dahilinde İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırımı konu alan yapımların da seyirciyle buluşturulacağını aktaran Prof. Dr. Yasin Bulduklu, “Dünyanın kanayan bir yarasına sinemanın duyarsız kalması düşünülemez. Düşünülemezdi. Hala da düşünülemez. Bu noktada arkadaşlarımızla konuşurken dedik ki bir de Gazze bölümü olsun. ‘Kamera Gazze’ diye bir bölüm oluşturduk. Bu bölümde modern devletlerin, gelişmiş ülkelerin tırnak içinde söylüyorum. gözlerini kapattığı, kulaklarını tıkadığı, görmezden geldiği ve duymadığı sesi yine evrensel dil olan sinema anlatısıyla ortaya çıkarmak, buna ilişkin farkındalık oluşturmak istiyoruz. Gazze'de yürütülen soykırım 592 gündür devam ediyor. İnsanlıkla bağdaşmayan, soykırım ifadesinin bile yetersiz kaldığı bir yok etme saldırısının bu yolla durdurulmasına bir nebze de olsa katkıda bulunmak istiyoruz. Bu amaçla da Gazze konulu yapımlar için özel bir bölüm oluşturduk. Hem uluslararası hem de ulusal anlamda ses getirmiş filmlerden oluşan özel bir ‘Kamera Gazze’ gösterimimiz olacak. Elbette bu ciddi bir emek ve önemli bir ekibin çalışması sonucunda ortaya çıkmış bir proje. Projeye katkı sunan İzmir Atatürk Organize Sanayi Başkanlığına, Avek Otomotiv'e, ÜLKEA'ya, Can Kardeşler Kuruyemiş'e, Renk Sinemaları İstiyepark'a, Urladam'a ve diğer tüm sponsorlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sinema sanatının güçlü ifadelerini festivalimize taşıyan başta Cenk Hocamız olmak üzere tüm komitemize ve öğrencilerimize teşekkürlerimizi iletiyorum" dedi. İKÇÜ’den İzmir'deki Sanat Peyzajına Bir Farklı Bakış Açısı Festival Yönetmenliğini üstlenen Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran da amaçlarının İzmir'deki sanat peyzajına bir farklı bakış açısı getirmek olduğunu ifade etti. Esin kaynağı olarak Kâtip Çelebi'nin manevi mirasını taşıdıkları bilinciyle keşif ve bilgi temalarının yola çıkış mottoları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demirkıran, “Sinema insanoğluna dünyayı yeniden anlamlandırma çabasında büyük katkı sunan bir icat ve hemen arkasından sanat haline geliyor. Filmlerdeki her bir sahne, kendimize dair, hayata dair, topluma ve dünyaya dair bir şeyler keşfetmemizi sağlıyor. Her film yeni bir dünya açıyor. Filmler aracılığıyla aile kavramına da farklı katmanlardan bakma şansı bulacağız. Kurmaca, animasyon ve yapay zekâ filmlerinden oluşan kısa film yarışmamız var. Belgesel film yarışmamız var ve öğrenci filmleri yarışmamız var. Bu kategorilerde en iyi kısa film, en iyi belgesel film, en iyi öğrenci filmi ödülleri verilecek ve bu ödülleri her bir kategoride en iyi film ödülü, heykelciği ve 20.000 Türk lirası ödül verilecek” dedi. Yapay Zekâ İle Üretilmiş Filmler Sinema profesyonellerini, sinema öğrencilerini ve sinema severleri, ‘Kısayı Keşfet’ ‘Usta Dokunuşu’ gibi bölümlerin dışında yapay zekâ ile üretilmiş filmlerin de beklediğini kaydeden Prof. Dr. Demirkıran, “Keşif Zamanı bölümünde belgesel film seçkilerimiz var. Usta Dokunuşu bölümümüzde profesyonel belgeselcilerden seçkilerimiz var. Hatta bu arada duayen bir belgeselci de festivalimize konuk olacak ve öğrencilerimizle birlikte olacak, sinemaseverlerle birlikte olacak. Sayın Yönetmen Ertuğrul Karslıoğlu. Belgesel film seçkilerimiz için de yine kültürel miras ve insan hikayeleri önemli bir yer tutuyor. Ayrıca uzun ulusal metraj filmlerimiz de var festivalimizde. Bunlar da bir seçkide özel bir bölümde yer alacak. Bunların içinde hem kurmaca filmler var hem belgesel filmler var hem ana akım filmler var hem sanat filmleri var ya da bağımsız filmler var. Festival boyunca, 5 salonumuzda toplam 81 film göstereceğiz ve bir de açık hava gösterimimiz var. Sinemaseverlerle filmlerimizi buluşturacağız. Gösterim mekanlarımız İKÇÜ Çiğli Ana Yerleşkesi, Renk sineması İstinye Park ve Urla'dan Aslında böylelikle Çiğli'den Balçova’ya ve Urla'ya kadar İzmir Körfezi'nin Her iki yakasını sinemayla buluşturmuş oluyoruz. Yani bu yakadan karşı yakaya ulaşmış oluyoruz. Aslında karşı yaka bu tarafta ama ben biraz tabii şey İstanbul mantığıyla hep karşı diyorum. İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz. Aslında evet kısacası bu İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz. Çiğli Yerleşkesi dışında İstinyePark Renk Sineması’nda ve Urla Dam’da da gösterimler olacak. Festival şölenimizi bu yakadan karşı yakaya ulaştırmış oluyoruz. Aslında kısacası İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz Dolu dolu sinema dolu günler geçireceğiz, akşamları da İKÇÜ’Fest Bahar Şenliği konserleriyle müzikle buluşacağız. Hepinize şimdiden iyi seyirler diliyorum” diye konuştu. Amacımız Geleneksel Olması Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal ise İKÇÜ Film Fest’in öğrencilerle birlikte kurulan büyük bir hayalin ilk meyvesi olduğuna değindi. Medya ve iletişim bölümündeki herkesin gönüllü olarak organizasyonda emeğinin olduğunu ifade eden Kartal, “İzmir’de doğrudan öğrenci odaklı, kalıcı hale gelmiş bir film festivali yoktu. Bizim en büyük idealimiz bu festivali geleneksel hale getirmek. Bu yıl birincisini yapıyoruz ama ikinci yıl için çalışmalara bile başladık. Üstelik sadece üniversite öğrencilerini değil, sinemaya gönül veren tüm gençleri hedefliyoruz. Lise öğrencileri de dahil” ifadelerini kullandı.
- 
                              
                                
                                21.05.2025İKÇÜ Tufanından “Direnişe Ses, Umuda Ortak Ol! Çağrısıİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yedi Hilal Öğrenci Topluluğu öğrencileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını ve Filistin halkına karşı uyguladığı insanlık dışı zulmü “Direnişe Ses, Umuda Ortak Ol” temasıyla düzenledikleri basın açıklamasıyla protesto etti. Akademisyenlerin de destek verdiği açıklama öncesi İsrail'in Gazze Şeridi'nde 593 gündür sürdürdüğü saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler için gıyabi cenaze namazını kılındı. İKÇÜ Ana Yerleşkesi Merkez Kütüphane önünde kurulan Gazze Destek Çadırı önünde toplanan öğrenciler, “Zalim Karşısında Susmak Suçtur!” diyerek; ABD’nin ve Batı’nın koşulsuz desteğiyle devam eden soykırıma dikkat çekti ve vahşetin karşısında sessiz kalmanın, ortak olmak anlamına geldiğini dile getirdi. Topluluk adına açıklamada bulunan Nisanur Türkmen, “İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin onurlu, ilmi ve vicdanı rehber edinmiş öğrencileri ve akademisyenleri olarak bizler, bugün burada yalnızca bir şehir değil, insanlığın onuru olan Gazze için bir araya geldik. Suskunluğun ihanet, sessizliğin suç sayılacağı bu zulüm karşısında sesimizi yükseltmek, adaletin ve insanlığın sesi olmak için toplandık. Siyonist İsrail rejimi, emperyalist ABD’nin ve Batı’nın koşulsuz desteğiyle dünyanın gözleri önünde sistematik bir şekilde çocuk, kadın, yaşlı demeden on binlerce masumu katletmektedir. Gazze yerle bir edilmiş, hastaneler bombalanmış, insani yardımlar hedef alınmış, milyonlarca insan açlık ve susuzluğa mahkûm edilmiştir. Bu tablo, medeniyetin çöküşü, hukukun iflası ve vicdanın ölümüdür” ifadelerini kullandı. Dünyadaki tüm duyarlı bireyleri bu saldırılara karşı ses yükseltmeye davet eden Topluluk Başkanı Türkmen, “Gazze’de yaşananlar savaş değil, çatışma hiç değil; bu, açık bir soykırımdır. Eğer Gazze düşerse, insanlık da düşer. Bu çadır, yalnızca bir mekân değil; bu ümmetin yeniden uyanışıdır! Sözümüz yeminimizdir. Unutmayacağız, unutturmayacağız ve asla susmayacağız. Biz, üniversite öğrencileri ve akademisyenler olarak, bu zulüm karşısında susanlardan değil, direnenlerden olmayı şeref sayıyoruz. Gazze’deki direnişi selamlıyor; onurlu halkın mücadelesine omuz veriyoruz” şeklinde konuştu.
- 
                              
                                
                                 21.05.2025 21.05.2025Yılın İlk Mezuniyet Coşkusu Turizm Fakültesindeİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) 2024-2025 Eğitim Öğretim yılının ilk mezuniyet heyecanı Turizm Fakültesinde başladı.Turizm Rehberliği, Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümünden mezun 91 öğrenci coşkusunu kep atarak törene katılan aileleri ile paylaştı. Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler’in ev sahipliğinde düzenlenen törene, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Eşen, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayhan Akyol, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, akademik ve idari personeller ile çok sayıda öğrenci yakını katıldı. İKÇÜ’nün Turizm ve Kültür Elçileri Törenin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, mezuniyet töreninin sadece okulun bitiş tarihi olmadığını, aynı zamanda harcanan emeklerin karşılığının alındığı ve hayallerin gerçekleştiği çok önemli bir gün olduğunu vurguladı. Mezunlara seslenen Prof. Dr. Akbaş, “Sizler artık bugünden sonra, turizm sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli bireyler olarak hazırsınız ve sektöre hizmet sunacaksınız. Bunda, sizlerin sektörün ihtiyacına cevap verecek nitelikte birer birey olmanız için çabalayan kıymetli hocalarımızın katkısı çok büyük. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’ne adım attığınız ilk andan itibaren, nitelikli birer turizmci olarak yetişmeniz için gerçekten çok büyük emek harcadılar. Sektörde çalışmaya başlayınca farkınızı daha iyi anlayacaksınız” ifadelerini kullandı. Turizmin, sadece otelcilik ve seyahat planlaması gibi sektörün rutin olarak yaptığı işlerden ibaret olmadığını belirten Prof. Dr. Akbaş, gastronomiden tarihe ve sanata kadar pek çok alanda Türk milletinin ruhunun yansımalarının gelen misafirlere tanıtılması ve kültürün aktarılması gibi bir işleve de sahip olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Akbaş, “Sizler aynı zamanda bizim birer turizm ve kültür elçimizsiniz. Sizlerin, bu alanda çok güzel çalışmalar yapacağınızdan eminim. Yaptığınız hizmetler bizler için birer gurur vesilesi olacak. Yolunuz ve bahtınız açık olsun. Tebrikler” dedi. Yolculuğun En Gurur Verici Anı Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler de, verilen emeklerin karşılığının alındığı böylesine önemli bir günde konuşma yapmaktan mutluluk duyduğunu belirtti. Mezuniyeti “bir yolculuğun en gurur verici anı” olarak tanımlayan Prof. Dr. Güler, “Bugün burada hep birlikte bir emeğin, bir gayretin, bir yolculuğun en gurur verici anına tanıklık etmek için bir aradayız. Bugün yalnızca bir mezuniyet günü değil, aynı zamanda bir hayalin gerçeğe dönüştüğü, alın terinin karşılık bulduğu ve emeğin taçlandığı özel bir gündür” dedi. Mezun ailelerinin bu özel günün gerçekleşmesindeki en önemli yapı taşı olduğunu aktaran Prof. Dr. Güler, “Kıymetli aileler, bugün burada büyük bir gururla çocuklarınızın mezuniyetini izliyorsunuz. Onların başarılarının ardında sizlerin sabrı, sevgisi ve sonsuz desteği var. Onlara hem birer anne baba hem de birer hayat rehberi oldunuz. Çocuklarınızla ne kadar gurur duysanız azdır. Bizler de onlarla gurur duyuyoruz. Bizlere emanet ettiğiniz evlatlarınızı, desteğimizi daima sürdüreceğimiz birer meslek sahibi birey olarak sizlere yeniden teslim ediyoruz” şeklinde konuştu. Mezuniyet başarısının, katkısı olan tüm paydaşlara ait olduğunu fakat en büyük alkışı öğrencilerin hak ettiğini de söyleyen Prof. Dr. Güler, “Sizler geleceğin turizm profesyonelleri, yöneticileri, girişimcileri ve aydın bireyleri olarak bu ülkenin hizmet kalitesini, marka değerini ve kültürel zenginliğini temsil edeceksiniz. Unutmayın ki artık sizler bizim mezunumuzsunuz. Aynı zamanda da bizim çok değerli paydaşlarımızsınız. İlerleyen zamanlarda da sizi kürsülerde tecrübelerinizi paylaşırken de dinleyeceğiz. İKÇÜ ailesinin birer parçası olarak sizlerle iletişimimiz devam edecek” diye konuştu. Çok İyi Bir Üniversiteden, Çok Anlamlı Bir Diploma İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer de İKÇÜ Turizm Fakültesi öğrencilerinin mezuniyet heyecanını paylaştı. Mezuniyet törenini bayram olarak niteleyen Dr. Sadık Doğruer, “Bu çok anlamlı bir bayram: Mezuniyet bayramı. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, İKÇÜ yönetimi, dekanımız, akademisyenlerimiz ve siz değerli mezun paydaşlarımızla birlik, beraberlik içinde sektörde hep birlikte güzel günlerde buluşmak istiyoruz” dedi. Mezunların, çok iyi bir üniversiteden, çok anlamlı bir diploma aldıklarını kaydeden Dr. Doğruer, “ Hepinize iyi bir iş hayatı, iyi bir aile hayatı ve iyi bir ömür diliyorum. Saygı, sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. öğrenciler tarafından gerçekleştirilen şarkı dinletisi ile coşku dolu anların yaşandığı mezuniyet programı, mezun öğrencilere temsili diplomalarının takdimi ve kep atma töreninin ardından toplu fotoğraf çekilmesi ile birlikte sona erdi.
- 
                              
                                
                                 16.05.2025 16.05.2025Denizcilik Tarihi Bilimsel ŞöleniBu yıl 13’üncüsü düzenlenen Uluslararası Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde düzenlenen açılış töreni ile başladı. Dünyanın farklı ülkelerinden bilim insanlarını, bu yıl “İzmir ve Ege Denizi Limanları” teması ile bir araya getiren, Türk Tarih Kurumu (TTK) ve İMEAK Deniz Ticaret Odası iş birliğiyle düzenlenen sempozyumun resmi açılışına, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak, İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, sempozyum düzenleme kurulundan Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İdris Bostan, İKÇÜ SBBF Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mikail Acıpınar, UNESCO İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanı Abdülaziz Ediz, İKÇÜ SBBF Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy ile tarih, iktisat, siyaset, arkeoloji, hukuk ve sosyoloji alanlarında yapacakları sunumlarıyla sempozyuma konuk olan çok sayıda bilim insanı katıldı. Üç Tarafımızın Denizlerle Çevrili Olmasının Jeopolitik Rolü Denizcilik gibi kültürlerin, bilimin, medeniyetlerin yayılışına yön veren bir alanı uluslararası olarak ele alan bir sempozyuma İKÇÜ olarak ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Rektör Prof. Dr. Köse’nin şehir dışı programı nedeniyle katılamadığı bu buluşmaya selam ve saygılarını ilettiğini aktardı. “İzmir ve Ege Denizi Limanları” buluşmasının, 2022 yılında yapılan ve üç cilt halinde kitap olarak da yayımlanan ‘Çakabey'den Günümüze İzmir’ Sempozyumunun, İzmir çalışmaları açısından devam niteliği taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Akbaş, “Öncelikle Türk Deniz Ticareti çok önemli bir konu. Dünyada yaşanan gelişmelerle bu konunun ne kadar önemli olduğunu hepimizi çok yakından takip ediyoruz. COVID-19 pandemisinden sonra deniz ticaretinin insan varlığının sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi açısından ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Orta Asya'nın bozkırlarından tepelerinden Anadolu'ya gelmemizle beraber üç tarafımızın denizlerle çevrili olması, hem savunma noktasında hem de ticaret açısından denizin ülkemiz için ne kadar değerli olduğunu ortaya koyuyor. Burada İzmir ve Ege konusu ayrıca bir önem arz ediyor. Adalar meselesinden sonra belki hem savunma hem de ticaret açısından özellikle önümüzdeki zamanlarda daha sıkça duyacağımız önemli konular. Bu sempozyumumuzun, bilinmeyenlerinin ortaya çıkarılmasında, alana pratik olarak aktarılması noktasında siyasetçilerimiz, iktisatçılarımız, tarihçilerimiz, hukukçularımız açısından da çok değerli veriler sunacağından şüphem yok. Bildirileri ile bu sempozyumu zenginleştiren katılımcılarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Düzenlenme kurulunda emeği geçen tarih bölümü hocalarımız başta olmak üzere Türk Tarih Kurumu, Deniz Ticaret Odamız ve diğer paydaşlarımıza şükranlarımı sunmak istiyorum. Başarılı bir sempozyum olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç da uluslararası kongre ve sempozyum düzenlemenin oldukça büyük bir sorumluluk üstlenmek anlamına geldiğini kaydederek İKÇÜ’nün 13’sünü üstlendiği sempozyumda oldukça başarılı bir organizasyon yürüttüğünü aktardı. Emekli Oramiral Ataç, “İzmir'e ayak bastığımız ilk andan itibaren güler yüzle karşılayan tüm hocalarımıza teşekkürlerimi iletiyorum. Son derece başarılı bir organizasyon. Bu organizasyonun bir sonrasına biz Piri Reis Üniversitesi olarak talibiz. Bünyemizde Türk Denizcilik Tarihi Araştırma Merkezi kurduk. Denizcilik alanının her yönünde faaliyet göstermeye çalışıyoruz. Stratejik alanda yapılan bu önemli sempozyumu müesseseleştirmek ve gelecek kuşaklara taşımak istiyoruz. Aranızda bulunmuş olmaktan Sizleri tanımış olmaktan gurur duyuyorum. Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum” diye konuştu. İzmir'in Ticari Kimliği Akdeniz Dünyasının Şekillenmesinde Kilit Önem Sahip 2009 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen bu sempozyum serisinin Türk denizcilik tarihinin akademik dünyada daha görünür hale gelmesini sağlayan bir platform oluşturduğuna dikkat çeken TTK Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, denizcilik tarihi üzerine çalışan araştırmacılar için kalıcı ve verimli bir alan sunması nedeniyle bu yıl ki ev sahipliği için İKÇÜ’ye teşekkür etti. Doç. Dr. Pustu, “Türklerin denizle kurduğu ilişki Orta Asya'dan sonra Hazar'a, Karadeniz'e, Ege'ye, Akdeniz'e ve hatta Hint ve Atlas Okyanusuna uzanan çok katmanlı bir serüvendir. Öte yandan İzmir'in ticari kimliği yalnız Anadolu'nun değil aynı zamanda Akdeniz dünyasının şekillenmesinde kilit bir rol oynamıştır. Bilindiği üzere İzmir deniz ticareti bakımından tarih boyunca Doğu Akdeniz'in en stratejik liman kentlerinden biri olmuştur. Bir medeniyetin yönünü tayin eden unsurlardan biri de onun denize ve denizcilik kültürüne bakışıdır. Bu bakımdan Denizcilik Tarihimizin tarih yazımında tam anlamıyla hak ettiği yeri bulamamış bir alan olarak dikkat çektiğini söyleyebiliriz. Bu serüvenin belgelenmesi, tartışılması ve arşivlenmesi TTK olarak asli vazifelerimizden bir tanesidir. Bu anlamda Türk denizcilik tarihine dair her katkıyı yalnızca bir akademik üretim değil, aynı zamanda milli hafızamıza eklenen bir iz olarak görmekteyiz. Bugün burada sunulacak bildiriler ve yapılacak tartışmalar da gelecekte bu alanda girişilecek yeni çalışmalara ilham kaynağı olacak araştırmacıların yolunu aydınlatacaktır” şeklinde konuştu. Türkiye Ulaşımın Her Modunda Lojistik Bir Üst Olmaya Adaydır İMEAK DTO İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, denizlere hâkim olan devletlerin milli güçlerinin en önemli unsurlarından birine sahip olduğunu kaydettiği konuşmasında, günümüzde dünya yük taşımacılığının yüzde 86'sının deniz yoluyla yapılması sebebiyle de küresel ekonomide kilit rolü üstlendiğini aktardı. Deniz gücünün askeri unsuru deniz kuvvetleri, sivil unsuru da ticaret gemileri, limanlar, tersaneler, balıkçılar gibi denizcilikle uğraşan tüm unsurlar olduğunu söyleyen Öztürk, “Dünya ticaretinde Pandemi döneminde küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar yine hemen yanı başımızdaki Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından, Ortadoğu'da İsrail-Filistin çatışması ile doruğa çıkan jeopolitik istikrarsızlıklar dünya genelinde ülkeler için deniz taşımacılığının ve liman altyapılarının ne kadar önem arz ettiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Üç kıtayı birbirine bağlayan önemli jeostratejik ve jeopolitik konumuyla ülkemiz aslında sadece deniz taşımacılığı sektörü açısından değil ulaşımın her modunda lojistik bir üst olmaya adaydır. Ülkemizin lojistik ağları kara ve deniz ve hava yollarının entegrasyonu ile büyük bir sinerji yaratmaktadır. Bu entegrasyon uluslararası ticaretin hızla ve etkin bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktadır. İzmir özelinde konuşmak gerekirse çevresinde yer alan ve dünya mirası olarak isimlendirilen Efes, Bergama, Teos, Milet, Aspendos gibi birçok antik şehir çok parlak dönemler geçirmelerine rağmen içlerinde sadece İzmir kalmıştır. Önümüzdeki yıllarda Ege Bölgesi'nde artan yük hacmini karşılayabilecek TCDD İzmir Limanı'nın yarım kalan yatırımlarının tamamlanması büyük önem arz etmektedir. Gemi inşa sanayinden deniz taşımacılığına ve liman işletmeciliğine her alanda Türkiye'nin deniz ülkeleri arasında hak ettiği yeri yere ulaşması için üzerimize düşen görevleri azimle yerine getirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı Ortak Amacımız Ülkemize Hizmet Etmek İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, genç bir üniversitenin genç bir fakültesi olarak ulusal ve uluslararası iş birliklerine, yurt içi ve yurt dışı bilimsel çalışmalara gösterdikleri hassasiyete dikkati çektiği konuşmasında, tarih bölümünün bu bağlamda ön ayak olduğu buluşma ve etkinliklerle alanına değerli katkılar sunma hedefinde olduğunu ifade etti. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Bildiğiniz üzere üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsa hizmet olmak üzere üç temel misyonu var. Bilim dünyası olarak amacımız aslında ülkemize hizmet etmek. 11 bölümümüzün tamamı bu tarz etkinliklerle, güncel çalışmalarla, iştiraklerle, ortaklıklarla temayüz etmiş durumda. Bu sempozyumda bu etkinliklerden bir tanesi ve elimizden geldiğince bu tarz etkinliklere aktif olarak destek olmaya çalışıyoruz. Sağ olsun Mikail Hoca gerçekten muazzam bir gayret gösterdi. Ne mutlu bizlere ki siz değerli katılımcılarımız birbirinden güçlü 41 bildiriyle bize destek oldunuz. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. İKÇÜ’de Ağırlamak Büyük Onur İngiltere'den, Cezayir'den, Arnavutluk'tan araştırmacıların yer aldığı sempozyuma 41 bildirinin sunulduğu bilgisini veren düzenleme kurulundan Prof. Dr. Mikail Acıpınar da “İlki 7 Mayıs 2009 tarihinde İzmir’de gerçekleştirilen ve bu tarihten itibaren geleneksel hale gelen Türk Deniz Ticareti Sempozyumu’nun on üçüncüsünü üniversitemiz ev sahipliğinde yine İzmir’de düzenlemekten ve sizleri aramızda görmekten duyduğum mutluluğu paylaşmak isterim. İki gün boyunca iki farklı salonda paralel oturumlar halinde devam edecek sempozyumda Türkçe ve İngilizce sunulacak olan toplam 41 bildiri yer almaktadır. Sempozyumuz 16 Mayıs 2025 Cuma günü öğleden sonra yapılacak olan kapanış ve değerlendirme oturumu ile son bulacaktır. 17 Mayıs Cumartesi günü ise Sığacık gezisi düzenlenecektir. İlk olarak, sempozyumun düzenlenmesinde büyük katkıları bulunan Türk Tarih Kurumu ve saygıdeğer başkanına, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve değerli başkanına şükranlarımı arz ederim. Yine sempozyum çalışmalarının başladığı ilk günden itibaren desteklerini esirgemeyen sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve çok kıymetli Rektör Yardımcımız Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Şaban Doğan hocalarıma, emeği geçen tüm meslektaşlarıma ve bilhassa Prof. Dr. Akın Ersoy hocama müteşekkirim. Organizasyonun hazırlık aşamasından lojistiğe emek veren tüm personelimize hassaten teşekkür etmek isterim” ifadesini kullandı. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Ak İlk Oturumda Sempozyumda selamlama konuşmalarının ardından YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak’ın moderatörlüğünde yapılan ‘İzmir ve Ege Adalarında Konsolosluklar’ başlığındaki ilk oturuma geçildi. Oturuma, 18. yüzyılda İzmir Konsolosluğunun "Tüccar Tercümanları" sunumuyla Prof. Dr. Mehmet Demiryürek, ‘Venedik Konsolosluk Kayıtlarının Osmanlı Deniz Ticareti Tarihi Araştırmalarındaki Önemi: İzmir Konsolosluğu Örneği’ sunumuyla Doç. Dr. Özgür Oral, ‘XVIII. yüzyılda İzmir'de Görev Yapan Bir Ceneviz Konsolosunun Şehir Hakkındaki Gözlemleri ve Tespitleri’ sunumuyla Doç. Dr. Selim Parlaz, ‘Napoli Krallığı'nın İzmir ve Ege Adalarındaki Konsolosluk Ağı’ sunumuyla Uzm. Dr. Muhammed Özler katkı sundu. Sempozyum, konuk protokole hediye takdim edilmesi ve sergi açılışıyla devam etti.
- 
                              
                                
                                15.05.2025İKÇÜ’ye “Spor Dostu Kampüs” ÖdülüSpor Dostu Kampüs Ödülleri, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde (RTEÜ) düzenlenen törenle sahiplerini buldu. 83 üniversitenin toplamda 98 kampüsü ile ‘Spor Dostu Kampüs’ ünvanını almak için başvuru yaptığı ödüllerde, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi belirlenen kriterleri başarıyla karşılayarak ‘Spor Dostu’ ünvanını alan 47 üniversite kampüsü arasında yerini aldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Arif Bilgin’in katıldığı törene, İKÇÜ’yü temsilen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş katıldı. İKÇÜ’ye verilen Spor Dostu Kampüs ödülü, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Yılmaz tarafından Prof. Dr. Akbaş’a takdim edildi. Sporun Her Alanında İKÇÜ’yü Temsil Eden Öğrencilerimize Hediyemiz Olsun İKÇÜ Kampüsüne gelen ödül ile ilgili sevincini paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse “Burası Senin Yerin” mottosuyla öğrencilerin beklentilerini yerine getiren bir anlayışla yaptıkları çalışmalarının karşılık görmesinden mutlu olduklarını ifade etti. Biri yarı olimpik olmak üzere iki yüzme havuzu, tenis kortları, basketbol ve voleybol sahaları gibi sportif imkanlar sunmasının yanında, öğrencilerine sosyal ve kültürel alanlarda da katkı sağlayan İKÇÜ’nün daha canlı bir kampüse sahip olması için yönetim olarak çok çalıştıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse: “Burası senin yerin’ derken aslında tüm paydaşlarımızla, öğrencilerimizle İKÇÜ’yü birlikte tasarlayalım, birlikte geliştirelim demek istiyorduk. Yönetim olarak her zaman kampüs alanında yapılan çevre, altyapı ve onarım çalışmalarını yakından takip ederek her geçen gün kendini yenileyen bir kampüs alanı oluşturma çabasında olduk. Bu ödülle birlikte gündemimize İzmir’deki üniversiteler arasında bir ilk olacak, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) onaylı, 4200 kişi seyirci kapasiteli atletizm pistinin yer aldığı stadımızın inşasını tamamlama projesini alıyoruz. Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımızın titizlikle takip ettiği, 1000 seyirci kapasiteli Yarı Olimpik Yüzme Havuzumuz, 1500 seyirci kapasiteli Spor Salonumuzun yanında, halı futbol sahası, basketbol ve voleybol sahalarımızdan faydalanan sporsever gençlerimizin kulüplerimiz çatısında yaptıkları faaliyetleri sonuna kadar desteklemekteyiz. Bu ödül İKÇÜ’yü sporun her alanında temsil eden öğrencilerimize hediye olsun” diye konuştu.
- 
                              
                                
                                14.05.2025“Yılın Vakfı” ile Aile Paneliİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ile Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) tarafından “2025 Aile Yılı” kapsamında “Mehir ve Aile” konulu bir panel düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin moderatörlüğünde yapılan panelde, ‘Yılın Vakfı’ Ödülünü alan Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin konuşmacı olarak yer aldı. Paneli, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Dekanlar, akademik ve idari personel, vakıf ve STK temsilcileri ile öğrenciler takip etti. “Mehir ve Aile” panelinin açış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse üniversite olarak sosyal sorumluluk bilinciyle aile kurumunun güçlendirilmesi yönündeki çalışmaları oldukça önemsediklerinin altını çizdi. Aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Aile Kendi İçinde Bir Devlettir Güçlü bir geleceğin anahtarının güçlü aile yapısı olduğunu belirten Prof. Dr. Köse, “Bu panelde aile kavramının tarihsel gelişiminden, aile içi iletişimin psikolojik açıdan bireylerin ruhsal sağlığı üzerindeki etkilerine akademik çerçevede değerlendirirken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘yılın aile vakfı’ ödülü takdim edilen Mehir Vakfının STK olarak topluma yaptığı faydalı projeleri dinleme fırsatı edineceğiz. Malumunuz olduğu üzere 2025 yılı Sayın Cumhurbaşkanımız Aile Yılı olarak ilan etti. Bu çerçevede ülkemizin çeşitli şehirlerinde, üniversitelerimizde ve farklı kurumlarda ailenin anlaşılması ve anlatılmasına dönük programlar var. Biz de daha önce yaptığımız programlara ilaveten bir de ülkemizde çok orijinal bir STK olan Mehir Vakfını da dinlemek istedik. Bunun iki tane sebebi var. Birincisi Mehir Vakfı bugüne kadar 32.000'e aşkın kişiyi Türkiye'nin 60 şehrinde düğün yaparak evlendirmiş. 16 bin küsur çiftten sadece iki tane boşanma var. Şu anda deprem bölgelerinde düğün faaliyetlerinin yanında, her şehirde 100 çift evlendirilmesi gibi projeleri var. İkincisi biz daha önce Mehir Vakfının çalışmaları ve sosyal dokumuza yaptığı değerli katkılar için Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Mustafa Özdemir’e fahri doktora beratı tevcih etmiştik. Aile kurumuna destekleri sebebiyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından yılın aile vakfı ödülü alması hasebiyle bu süreçte yapılan çalışmaları tekrar dinlemek istedik. Bu önemli yılda aileyi konuşmak üzere sohbet tadında bir program düzenledik” dedi. ‘Aile Yılı” temasıyla farkındalık ve dayanışma projelerine katkı sunmaya devam edeceklerini kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, medeniyetimizin aile ve devleti bütünleştirici bir yapıyı esas aldığına işaret etti. Prof. Dr. Köse, “Aile kendi içinde bir devlettir. Devlet o milletin büyük ailesidir. Onun da ana dinamiği muhabbettir. Mesela ailede yer alan akrabalık kavramlarını topluma taşımışsınız. Toplumda hiç tanımadığınız insana ana, baba, dersiniz, hala teyze dersiniz, amca, dayı diye hitap edebilirsiniz. İşte bu bir aile oluşturmaktır” diye konuştu. 28 Ülkede Faaliyet Yapan Uluslararası Bir Vakıf Konumundayız Konuşmasına aile yılı ilan edilmesinin stratejik bir hamle olduğunu vurgulayarak başlayan Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, Rektör Prof. Dr. Köse ile 1995 yılında vakıf paydasında birlikte yola çıktıklarını aktararak evlendirmeyi bir ‘mutluluk hareketi’ olarak gördüklerini ifade etti. Başkan Özdemir, “Vakfımızın 16.000'e yakın çiftin yuva kurmasına aracılık etmek için 30 yıldır durmaksızın çalışıyor. Benzersiz bir STK’yız ve 28 ülkede faaliyet yapan uluslararası bir vakıf konumundayız. Dil, din, ırk ayrımı yapmayız. Savaş, sel, deprem olan bölgelerde, ülkelerde hızlıca toplu düğünler icra ediyoruz. Mehir Vakfı 18-40 yaş arasında nişanlı çiftlerin mutlu yuvalar kurmasına, bu sayede huzurlu bir dünya oluşmasına vesile olmaya çalışıyor. ‘Ben evlenmek istiyorum, yuva kurmak istiyorum’ diyen kadına, erkeğe Yüce Allah’ın ciddi bir yardımı var, muhabbeti var, sevgisi var. Biz bu sevginin bilinciyle yola çıktık ve ‘mutluluk hareketi’ mottosuyla tüm dünyada huzurlu bir geleceğe katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Mutluluğa ulaşmak için bize yapılan müracaatlara bir ay ile 90 gün arasında cevap veriyoruz. Belki de mobilya, beyaz eşya üzerinden kurulan 5 yıllık hayalleri, 3 aya indiriyoruz. A’dan Z’ye bir eve ne lazımsa onu veriyoruz. Evlenmek isteyen herkese kapımız açık. Marifet iltifata tabi ve bu mutluluk hareketinde Sayın Cumhurbaşkanımız bizi her zaman takdir etti. Kendilerinin tevcih ettiği 12’nci ödülümüz olan ‘Yılın Vakfı’ ödülü bizim çok kıymetli bir taltif oldu. Buradan zat-ı alilerine hürmetlerimi sunuyorum. Kendilerine sözümüz var; Gazze’de de düğün yapacağız. Mazlumların olduğu her coğrafyada olmaya devam edeceğiz. Türkiye hayırseverleri başta Konya hayırseverleri olmak üzere yardımlarını esirgemeyen herkese buradan teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Birinci Sırada Aile, İkinci Sırada Ordu İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, medeniyetimizde kadının ailedeki ve toplumdaki yerini aktardığı sunumunda, Türklerde ailenin toplumun ve devletin temini olarak görüldüğünü belitti. Prof. Dr. Yiğit, “Sağlam bir toplum olabilmesi için güçlü bir aile olması şarttır. Bizim anlayışımızda, güçlü bir aile, güçlü bir toplumu, güçlü toplum da güçlü bir devlet oluşturuyor. Türkler anayurtları olan Türkistan coğrafyasından yüzyıllar içerisinde dünyanın pek çok yerine dağılmış ve pek çok yerde devlet kurmuş büyük bir millet. Pekâlâ, bu dağınıklığa rağmen Türk milleti nasıl ayakta kalabildiği sorusuna baktığımız zaman burada biz iki faktörü görüyoruz. Birincisi aile, ikincisi de ordu. O sebeple Türk milletinin ayakta ve sağlam olarak kalabilmesinde ailenin oldukça büyük bir rolü var ve ordunun da güçlü olması, ailenin güçlü olmasına bağlı olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Orhun Yazıtları ve Dede Korkut hikayeleri ve hatta ondan önce eski metinlerde aile ve akrabalık ilişkilerine dair çok farklı ve fazla kelime görüyoruz. Eski Türkçede aile ‘oguş’ olarak isimlendiriliyor. Ailelerin bir araya gelmesi ile uruglar, uruglar bod (boy, kabile), bodun (boylar birliği) ve il (devlet) oluşumunu görüyoruz. Bodunu özellikle vurgulamak istiyorum. Çünkü boylar aile ile devlet arasında bir aracı. Bu boyların hanedanlıkları kurduğunu görüyoruz. Türkiye'ye en çok göç eden Türkler Oğuz boylarıdır. Oğuz boyları içerisinde mesela Selçuklular, Kınık boyundan, Osmanlılar da Kayı boyundandır. Bundan dolayı bu boylar devletle aile arasında önemli bir iletişim aracı olduğunu tarih boyunca görüyoruz” ifadelerini kullandı. Millî Mücadele Kadın Kahramanlar Cumhuriyetin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında çıkardıkları “Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar” kitabında, İstiklal mücadelesinde öne çıkan kadınlarımız ile birlikte isimleri unutulmuş nice kahraman kadınları gün yüzüne çıkardıklarından bahseden Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, 2025 yılının aile yılı olmasının tarihsel süreç açısından bakıldığında da çok önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yiğit, “Türk devletlerinde ailenin kurulması ve aile adına gerekli tedbir ve önlemlerin alınmış olduğunu görüyoruz 2025 yılının aile yılı olmasını hem ailenin güçlenmesi hem de akrabalık, aile bağlarının güçlendirilmesi adına oldukça kıymetli buluyorum. Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar kitabında, arşiv özellikle süreli yayınlarda gazeteler kullanarak pek çok kadın kahramanımızın isimlerini zikrettik. Onları da minnet ve rahmetle yad ediyoruz” dedi. Aile İnsanın İlk Sevgi Okuludur. Aile kavramına toplumsal psikoloji bağlamında yaklaşan Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin de sunumunda bazı odakların, insanı kimliksiz, cinsiyetsiz, milliyetsiz, hedonist bir yapıda köklerinden kopmuş, anne baba ilişkileri olmayan ya da tek ebeveynli bir yapıyla ele aldığından bahsetti. Rektör Prof. Dr. Köse’nin ‘Modern Çağın Sorunu: Baba Yoksunluğu eserinin bu konuda çarpıcı bilimsel verileri gündeme getirdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Şahin, “Rektör Hocamızın bizim alana kattığı disiplinler arası bir çalışmada, Modern Çağ'ın sorunu, baba yoksunluğu kitabına ücretsiz ulaşılabilmekle beraber çok kıymetli bilgileri barındırdığını belirtmek isterim. Bu eser Aile Danışmanlığı programında kullandığımız temel kaynaklardan biri oldu. Aile için nasıl bir söz ortaya koyar diye yapay zekâya sordum. Toplumun çelik çekirdeğidir dedi. Çelik esnektir, ama dayanıklıdır. Aile de esnek ve dayanıklılığı toplumun büyümesine büyük katkı yapar; kırılmamalı, dağılmamalıdır. Esneklik bu bağlamda insan hayatında oldukça değerli bir boyut. Günümüzün sorularına baktığımız zaman boşanma sayısının artması, doğum hızının düşmesi gibi temel kavramlar var. Aile değer aktarmanın kalesidir. Psikolojik güvenliğin sosyal uyumun temelidir. Güçlü bir aile olmadan güçlü bir toplum, güçlü bir devlet olunmaz. Aile insanın ilk sevgi okuludur. Bu okulda koşulsuz sevgi kaynağı anne, bireyin ruhsal yapısına güç, güvenlik ve gibi çok değerli değerleri katan babadır. Temel kuramlardan yola çıkarak Freud'la başlasak der ki insan gelişimi 0-6 yaşın eseridir. Tüm gelişimin temeli burada. Bu dönem birey üzerinde ailenin en etkili olduğu dönem. Aile bireyin davranışlarının temelidir” ifadelerini kullandı. Önleyici Çalışmalar Tedavinin Önünde Gelir Güçlü devlet olmanın yolu sağlıklı bireylerden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Şahin, koruyucu, önleyici politikaların ekonomik anlamda da önemli faydalar sağlayacağını belirtti. Prof. Dr. Şahin, “Devletin bugün ilaca ve rehabilitasyon hizmetlerine harcadığı para, antidepresanlara harcadığı paralara baktığımız zaman daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu yatırımın aslında aileye yapılması gerekir. Tedavi etmek daha zor bir şeydir. Önleyici çalışmalar, önleyici müdahaleler her zaman tedavinin önünde gelir ve biz devlet olarak aile yılında güzel bir farkındalık yaratmak, bunları hayata geçirme bilincine ulaşmak istiyoruz” dedi.
- 
                              
                                
                                 13.05.2025 13.05.2025Kariyer Zirvesi’25’in Onur Konuğu Milletvekili Dr. KasapoğluT.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programının (ÜNİDES) 3’üncü döneminde hibe almaya hak kazanan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kariyer Topluluğunca Kariyer Zirvesi’25 düzenlendi. Proje kapsamında düzenlenen zirvenin açılış törenine, İzmir Milletvekili ve önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürü Murat Eskici, Dekanlar, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Doç. Dr. Mustafa Yalçın, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Kariyer Topluluğu Akademik Danışmanı Öğr. Gör. Muhammed Musab Aslan, Topluluk Başkanı Busenaz Çitlenbik, akademisyenler, iş dünyası temsilcileri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Kariyerinizi Ne Kadar Başarılı Yönetirseniz O Kadar Güçlü Lider Olursunuz Kariyer Zirvesi’25’te İKÇÜ’lü öğrencilerle bir söyleşi gerçekleştirerek öğrencilerden gelen soruları yanıtlayan Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, “İKÇÜ Kariyer Topluluğunun bir misafiri olarak sizlerin bir arkadaşı abisi olarak İzmir'in bir milletvekili olarak önceki spor bakanı olarak aranızda olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum” diyerek sözlerine başladı. Kariyer yolculuğunun inişli çıkışlı yapısına dikkat çeken İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İnsanı başarıya götüren pek çok özellik olduğunu kendisi açısından en önemli özelliğin inanmışlık olduğunu belirtti. Dr. Kasapoğlu, “Kariyer asla düz bir çizgi değil. Zaman zaman durumlardan etkilendiğimiz, zaman zaman başarısızlıkla, başarıyla sınandığımız bir hayat yolculuğu. Sadece dün değil, bugün değil, yarın da değil. Hayatın bütünü. Ne kadar çok engelle karşılaşır ve onları devirirseniz yürüyüşünüz o kadar güçlenir. Hayata geliş amacımızı iyi sorgulamamız lazım. Hayatta eğlenmek için mi varız? Haz odaklı bir yaşam anlayışı mı? İnanç odaklı mı? Başarı odaklı mı? Üretim odaklı mı? Hayat yolculuğunuzu bu anlamdaki düşünceleriniz ve hedefleriniz belirliyor. Hayatı bir meslek ideali olarak görmemek lazım. Önceden pozisyon odaklı, biraz daha meslek odaklı, biraz daha bordro odaklı gören bir anlayış vardı. Ama görüyorum ki gençler artık sadece bir üniversite bitirip sonraki çalışma süreçlerinden ibaret değil, hayatı anlamlandırma yolculuğundan ibaret görüyorlar. Ben çok aktif bir öğrenciydim. Hep faaliyetlere ve etkinlikler ile geçen öğrencilik sürecim oldu. Ben o süreçlerin bizlere çok şey kattığını ve eğittiğini düşünüyorum. Sizler de bu tür faaliyetler içerisinde olan gençler olarak bir duyarlılığınız var ve bu duyarlılığını kaybetmeyin. Motivasyonunuz başka yönlere kayabilir ancak sorumluluk anlayışınızı kaybetmemeniz çok önemli. İnanmışlık çok önemli, bir yola baş koyan insan özveri ile çalışır. Kendini geliştirme noktasında zaman harcar. Ben bir genç arkadaşımda bunu gördüğüm zaman bu arkadaş bir yerlere gelir diyorum. Pek çok özellik var insanı başarılı kılan ama bence en önemlisi inanmak ve vazgeçmemek. Hayat sadece güzel günlerden ibaret değil biz her koşulda güçlü olmalıyız. Her koşulda aklıselim olmalıyız ve insanı özelliklerimizi kaybetmemeliyiz” dedi. Katılımcılık Her Daim İlkeniz Olsun Farklı bakış açılarının zenginlik olduğun ifade eden İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Avrupa'nın en genç nüfusunu bünyesinde barındıran Türkiye’nin gençlik ve spor bakanlığı olarak gençlerin farklılıklarını, bakış açılarını bir zenginlik olarak görüp herkesi kucaklayan bir yapıyla hareket ettiklerini kaydetti. Milletvekili Dr. Kasapoğlu, “Dünyada milyarlarca insanın farklı kültürlere, farklı inançlara sahip olması gayet doğal. Aynı şekilde bulunduğumuz coğrafyada da, bulunduğumuz bölgede de, ilde de, okulda da hepimizin farklılıkları var. Hepimizin farklı bakış açısı olabilir. Ancak bu farklılıklara rağmen birbirimizi tanımakla, birbirimizi anlamakla birlikte hareket etmekle sorumluyuz. Türkiye dünyanın en genç nüfuslarından birine sahip. Nüfusun artış hızı azalıyor ama hala biz genç nüfus olarak Avrupa'nın en genç nüfusuyuz. Dolayısıyla gençlerin farklı yaşam tarzları bizim zenginliğimiz. Katılımcılık bizim için çok önemli. Katılımcılığı biz süreç olarak görüyoruz. Biz farklılıkları zenginlik olarak görüp gençlerimizi kucaklama anlayışıyla artık hareket ettik. Katılımcılık gençlerimizi bu süreçlere katma noktasında bizim en önemli ilkelerimizden biriydi. Katılımcılık sizin de kariyer topluluğu olarak bir ilkeniz olsun” ifadelerini kullandı. Gençler Neredeyse Biz Oradayız Gençlerden Genç Ofis, ÜNİDES gibi projelere sahip çıkmalarını isteyen Dr. Kasapoğlu, girişimciliğin kariyer planlamasında önemli konumuna dikkat çekti. Dr. Kasapoğlu, “Gençlik ve Spor Bakanlığı 2011’de kuruldu ve gençlerin bakanlığı oldu. Bakanlık ile ilişkileri iyi tesis edin. Bakanlığın imkânlarını kullanmaktan geri durmayın. Bakanlığın her tesisine kendi malınız gibi sahip çıkın. ÜNİDES’e sizlerin sahip çıkması lazım. Proje desteklerine başvurun. Ben İzmir’deyim milletvekiliniz olarak. İzmir’deki ofisimize her zaman gelebilirsiniz beni davet ederseniz ben gelebilirim oturup konuşalım dostluğumuzu pekiştirelim. Gençler neredeyse biz oradayız. Buradaki genç ofisi görmedim, daha aktif kullanmak için talepleriniz varsa değerlendirelim. Biz bu yolu birlikte yürüyeceğiz. İKÇÜ en önemli üniversitelerinden biri. ÜNİDES gibi imkanları çok önemli bunu değerlendirin. Çalışmalarınızın hiçbiri boşa gitmez. Şartları zorlayın. İstanbul’un en merkezi yerinde okudum, böyle bir salonumuz yoktu. 90’lı yıllardan bahsediyorum 100 yıl öncesi değil. O zaman ki şartlarımızla bir çaba ortaya koyduk ve o çabalar meyvesini vererek kariyer hayatıma tecrübe ve bilgi olarak geri döndü. Vazgeçmemek, bir ekip olmak önemli. Kariyer yolculuğu bence bir rotadır. Ama rotayı yöneten de sizsiniz. Rotayı ne kadar iyi yönetirseniz o kadar iyi lider olursunuz. Girişimci ruh statüko konusunda size destek olur. Girişimcilik bir kariyer yaklaşımıdır. Başarı hikayelerinden ziyade başarısızlık hikayelerini incelmememiz lazım. Oradan daha önemli ipuçları elde edebiliriz. Başkalarının tecrübelerini kendimiz yaşamadan öğrenmek çok önemli. Tecrübe aktarımı bu konuda çok önemli” şeklinde konuştu. Spor Hayatınızın Parçası Olmalı Kendisine yöneltilen özeleştiri sorusuna cevap olarak zaman yönetiminin önemine dikkat çeken DR. Kasapoğlu, gençlerden sporu bir yaşam tarzı olarak benimsemeleri tavsiyesinde bulundu. Milletvekili Dr. Kasapoğlu, “Kendime has özeleştirelim var onları paylaşmam ama şunları söyleyebilirim; zaman en önemli sermaye. Zaman yönetimi bence çok kıymetli. Günümüz dünyasında pek çok faydalı şey gibi sanal bağımlılıklar var. Bunlar zamanın yönetimini engelliyor. Geçen zamana bakınca çok faydalı işler yaptık. Spor benim için hep önemliydi. Bakanlık dönemimizde olimpiyat tarihinin Türkiye açısından en önemli dönemini geçirdik. Tokyo Türkiye için ilklerin oyunlarıdır Mete Gazoz gibi. Sporla ilgili bir arkadaşınızım. Spora ilgim devam ediyor. Spor hayatınızın parçası olmalı, 24 saat içinde yer ayrılmalı. Gündelik hayatta yemek ve içmek gibi spora da vakit ayrılması gerek. Spor boş vakit işi değil. Sporun da her şey gibi vakti olmalı. Sporu hayatınızın bir parçası yapın. Bunun için bizden imkân isteyene oluşturalım. Yeter ki spora vakit ayırın” ifadelerini aktardı. Bu Vizyoner Programın Öncülerinden Biriyiz Zirvenin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, üniversitelerin öğrencilerinin gelecek vizyonuna sağladığı katkılara dikkat çekerek; toplum ve devlet arasında köprü kurma misyonunu üstlenen ÜNİDES ile ortak paydada vizyoner çalışmalara imza attıklarını kaydetti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Üniversiteler sadece gençlerin akademik gelişimlerini, mesleki yeterlilik kazanmasını değil, aynı zamanda etik değerlerle donanmasını ve toplumsal anlamda iyi yetişmesini sağlayan kurumlardır. Üniversitelerin farklı görüşlere saygı duymayı, gençlerin çoğulculuğu içselleştirmiş bireyler haline gelmelerini sağlama görevleri de vardır. Eleştirel düşünme, özgüven, sosyal sorumluluk ve liderlik gibi beceriler de yine formel eğitimin yanında aktarılması gereken hususlardır. Üniversitelerin aktardığı bu nitelikler, bireyin topluma olan katkısını artırır. Zaten Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) ile Gençlik ve Spor Bakanlığımız da aslında bu konuda bizlere destek sunmayı amaçlıyor. Toplum ve devlet arasında köprü kurma misyonunu üstlenen ÜNİDES, üniversitelerin bilgi üretme kapasitesini toplumsal faydaya dönüştürmeyi amaçlayan yenilikçi bir platform ve biz de üniversite olarak bu vizyoner programın öncülerinden biriyiz. Zaten her zaman ifade ettiğimiz misyonumuz çerçevesinde akademik birikimimizi şehirle, bölgeyle ve kamu kurumlarıyla stratejik iş birlikleri temelinde buluşturmak amacını bu konuda da yerine getirmeye çalışıyoruz” diye konuştu. Bilgiyle Toplumu Dönüştüren Bir Aktör Rolü Üstlenmeyi Sürdüreceğiz İzmir’in stratejik gelişimine akademik anlamda sundukları katkılara dikkat çeken Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’nün bilgiyle toplumu dönüştüren projeleri gençlerle birlikte hayata geçirmeye devam edeceklerini aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “İzmir’in stratejik gelişimine akademik katkı sunma amacıyla İKÇÜ, ÜNİDES iş birliği çerçevesinde hem öğrenci hem de akademisyen düzeyinde saha temelli projelere öncülük etmeye devam edeceğiz. Misyonumuz doğrultusunda yalnızca bilgi üreten değil, aynı zamanda bilgiyle toplumu dönüştüren bir aktör rolü üstlenmeyi sürdüreceğiz. ÜNİDES ile kurduğumuz bu güçlü bağ kamu yararına çalışan, toplumla entegre bir yükseköğretim kurumu olma hedefimize de somut katkılar sunmaktadır. Bu kapsamda üniversitemiz Kariyer Topluluğu, ÜNİDES Projesi kapsamında bu Kariyer Zirvesi’ni düzenliyor. Zirvede; kamu, özel sektör ve girişimcilik dünyasından uzmanlar öğrencilerle buluşacak; ilham verici konuşmalar ile kariyer farkındalığının artırılacağını umuyorum. Gerçekleştirilecek olan gerçek mülakat ile istihdam ve iş imkânı sağlanacaktır. Etkinliğimiz, fakülteler arası etkileşimi güçlendirmenin yanı sıra akademi-sektör iş birliğine de katkı sağlayacaktır. Etkinlik kapsamında ağırlıklı olarak üniversitemizin lisans öğrencileri, çevre üniversitelerden öğrenci toplulukları ve mezunlar bu zirvenin hedef kitlesi. Ben bu buluşmanın öğrencilerimize önemli katkılarda bulunacağına inanıyor, başta bu projeye büyük emek veren Sayın Bakanımız Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu olmak üzere emeği geçenlere kalbi şükranlarımı sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Sosyal Sorumluluk Üstlenen Bireyler Olmayı Hedefliyoruz Topluluk Başkanı Busenaz Çitlenbik, iş dünyası temsilcileri ile öğrencilerin bir araya gelmesinin önemini vurguladığı konuşmasında üniversiteyi sadece dersler ile geçirmenin yeterli olmadığının farkında olarak projeler ürettiklerini söyledi. Çitlenbik, “Öncelikle, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kariyer Topluluğu olarak bu anlamlı günde bizlerle olduğunuz için hepinize gönülden teşekkür ediyorum. Bizler Kariyer Topluluğu olarak, üniversite yıllarını yalnızca derslerle sınırlı bırakmadan; sektörlerle temas kuran, kendini geliştiren, sosyal sorumluluk üstlenen bireyler olmayı hedefliyoruz. Bu anlamda, bugün burada bulunan iş dünyasının değerli temsilcileri ve konuşmacılarımıza teşekkür etmek istiyorum. Onların yol göstericiliği, biz gençlerin geleceğine yön veriyor. Bizlere ilham vermek üzere bulunan, gençliğin en güçlü destekçilerinden biri olan Sayın Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na en derin şükranlarımı sunmak istiyorum. Sayın Bakanım, gençlere inancınız, yanımızda duruşunuz ve bugün burada bulunarak bizlere gösterdiğiniz yakın ilgi, bizim için yalnızca bir destek değil; aynı zamanda bir motivasyon kaynağı, bir güç kaynağıdır. Bugün sizi aramızda görmek, bizler için büyük bir mutluluk ve onur” dedi ve Başta Rektör Köse olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür etti. Söyleşi sonunda İzmir Milletvekili ve önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu beraberindeki protokol, ÜNİDES kapsamında destek alan İKÇÜ’lü topluluk stantlarının yer aldığı fuaye alanını ziyaret ederek projelerini dinledi, öğrencilerle fotoğraf çektirdi.
- 
                              
                                
                                 12.05.2025 12.05.2025Sektörü Dönüştürecek Mühendisler “MÜSEB 2025”deİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu öğrencileri tarafından organize edilen ve Ege Bölgesi’nin en büyük öğrenci organizasyonu olan Mühendislik ve Sektör Buluşmaları “MÜSEB 2025” düzenlenen çeşitli etkinliklerle tamamlandı. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAGEM), Proje Genel Koordinatörlüğü ve Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına bağlı İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu iş birliğiyle düzenlenen MÜSEB-25 etkinliğinin açılış programına, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sektörün önde gelen firmalarından gelen üst düzey yöneticiler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Farklı Sektörlerden Firmalarla Yakın İş Birliği İçindeyiz Programın açılışını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, sektör-öğrenci buluşmalarını oldukça önemsediklerini belirterek; İKÇÜ’nün araştırma üniversitesi olma hedefi doğrultusunda önemli adımlar attığını kaydetti. Akademisyenler ve öğrencilerin ulusal ve uluslararası projeler üretmelerinin, sanayiyle yapılan iş birliklerinin artmasının ve yüksek katma değerli ürünlerin ortaya çıkmasının destekçisi olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Akbulut, “Öğrencilerin ilgilendiği sektördeki yenilikleri takip etmesine, sektör profesyonellerinin deneyim paylaşımlarından yararlanabilmesine, onlarla birebir görüşme fırsatı yakalayabilmesine, yarı zamanlı ve tam zamanlı iş veya staj imkânlarından yararlanabilmelerine olanak sağlayan bu gibi buluşmaları geleneksel hale getirmekteyiz. Üniversitemiz proje üretmek, sanayi ile iş birliği yapmak, ulaşamadığı firma ile iletişime geçmek isteyen tüm akademik personelimize ve aynı şekilde akademisyenlerimizle ortak projeler yapmak isteyen tüm sanayi kuruluşlarımıza her zaman sonuna kadar destek vermeye hazırdır. Üniversitemizin iki sanayinin ortasında yer alması ve İzmir’in kuzey aksındaki sanayi bölgelerine yakınlığı da farklı sektörlerden firmalarla yakın iş birliği içerisinde olmamıza önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu doğrultuda üniversitemiz, Kuzey İzmir TEKMER A.Ş., TTO A.Ş. ve son olarak ilan edilen Kuzey İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesindeki TECHNOCITY-İZMİR teknopark kuruluşu gibi yapılar aracılığıyla bilimsel bilginin teknolojiye dönüştürülmesi ve sanayi ile iş birliklerini güçlendirmek için çalışmalarına artan bir ivme ile devam etmektedir” dedi. Geleceğin Mühendislerine Önemli Bir Fırsat Dekan Prof. Dr. Gökçen Bombar ise bilgi üretiminin yalnızca sınıf ortamlarında ve laboratuvarlarda kalmaması, sahaya, üretime ve uygulamaya dönüşmesi adına bu tür organizasyonları son derece kıymetli bulduğuna vurgu yaptı. Dekan Prof. Dr. Bombar, “Sevgili öğrenciler, bugün sektör temsilcileriyle doğrudan temas kurarak kariyerinize önemli bir adım atma fırsatınız var. Unutmayın, bir mühendis yalnızca bildikleriyle değil, öğrenmeye olan tutkusu ve etik değerleriyle de tanınır. Geleceğe özgüven ve vizyonla yürüdüğünüzü görmek bizim için en büyük mutluluktur. Mühendislik, çözüm üretme, dönüşüm ve gelişimi merkezine alan bir disiplindir. Bizler, mühendisliği sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir vizyon ve yaşam biçimi olarak görüyoruz. Ancak bu dönüşümün etkili olabilmesi için, sektör dinamikleriyle iç içe, iş birliğine dayalı bir yaklaşım gereklidir. MÜSEB de bu amaca hizmet eden önemli bir platformdur. Bu organizasyonun hayata geçmesinde emeği geçen tüm akademik ve idari kadromuza, iş birliği içinde olduğumuz sektör temsilcilerine ve etkinliğimize katılım gösteren tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Sektörü Dönüştürecek Gençler “Sektör sizi bekliyor” diyerek gençlere seslenen İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sanayi temsilcileri ile öğrencileri interaktif olarak buluşturan bu gibi etkinliklerin, tüm mühendislik disiplinlerinde iş birliğini, bilgi paylaşımını ve beceri gelişimini sağlayan önemli buluşmalar olduğunu aktardı. İKÇÜ ev sahipliğinde gerçekleşen “Mühendislik ve Sektör Buluşmaları” etkinliğine katılmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Başkan Karace, “Bizler, yalnızca üretimin değil nitelikli insan kaynağının, teknolojik dönüşümün ve sürdürülebilir kalkınmanın öncüsüyüz. Bu hedeflere ulaşmanın yolu, siz gençlerin bilimsel donanıma sahip olmalarının yanı sıra vizyon sahibi bireyler olarak yetişmesinden geçiyor. Bu etkinlikler yalnızca bilgi alışverişi anlamında değil, aynı zamanda genç zihinlerle sektörün nabzını tutan profesyonellerin doğrudan teması açısından da çok değerlidir. Bugün burada üretimden yazılıma, otomasyondan sürdürülebilirliğe kadar birçok alanda faaliyet gösteren şirketlerle bir aradayız. Bu etkinlik sayesinde hem siz öğrenciler hem de biz sanayiciler birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulacağız. Unutmayın; sektör sizi bekliyor ama daha da önemlisi sizin sektörü dönüştürecek güce sahip olmanızdır. Başta İKÇÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi olmak üzere, İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu ile Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ve emeği geçen herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından programın ilk gününde Süperpar Otomotiv San.Tic.A.Ş.’den Hulusi Atalay, Disera Medical Üretim Müdürü Onur Selim Öner, Siemens şirketinden İlker Demirci ile Alper Başer, BMC Tic. Araçlar Test ve Doğrulama Müdürü Harun Çoban, Vestel Tedarik Zinciri Ekip Lideri Mehmet Fırat Onay gençlerle yer aldıkları sektörler hakkında bilgi verdi. MÜSEB-25 Mühendislik ve Sektör Buluşmaları etkinliğinin ikinci gününde yer alan Otokoç Yazılım Uzmanı Şevket Kaplan, Norm Holding Üretim Yöneticisi Efe Uslucan, Tirsan Kardan Genel Müdürü İsmail Budak, Opsan Fabrika Müdürü Nazım Ege ve Mitsubishi İşe Alım Uzmanı İlayda Buse Çelik’in konuk edildiği seminerlerde de öğrenciler, firma temsilcileriyle bir araya gelerek; sektörle ilgili merak ettikleri konu başlıklarına yanıt aradı. Sektörün tanınmış marka ve firmalarının konuk edildiği MÜSEB 2025’te öğrenciler, iki gün boyunca şirketlerin etkinlik alanında yer alan stantlarını ziyaret etti ve staj başvuruları yaptı.
- 
                              
                                
                                08.05.2025ÜBYS’de “Karar Verici” Değil “Standart Koyucu” Dönem Başladıİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı iş birliği ile organize edilen Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı Kuşadası’nda başladı. Geçtiğimiz yıl beşincisi çalıştay olarak yapılan, her geçen yıl büyüyen yapısı ile altıncısı fuar organizasyonuna dönüştürülen “Karar Vericiler Buluşması: Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı’nın açılış programı, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Ömer Alan, T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımı Genel Müdür Yardımcısı Tolga Balcı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Yavuz Torun, Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Şakir Toprak, T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanı Mehmet Cem Fendoğlu, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Bilgi İşlem Daire Başkanı Dr. Yasin İnağ, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Bilgi İşlem Daire Başkanı Fatih Tunçez, paydaş üniversitelerinden gelen rektörler, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden gelen akademisyenler, idari personel, kamu ve özel sektörden bilişim teknolojileri ve bilgi yönetim sistemleri alanında çalışan üst düzey profesyonelin katılımıyla yapıldı. En Somut Başarı Örneği Programın açılışında misafirlere seslenen Rektör Prof. Dr. Köse, her yıl genişleyen bir network ağıyla UBYS’ye gösterilen teveccühün en büyük motivasyon kaynağı olduğunu aktardı. Ülkesi için yerli teknolojiler üreten, ortak dijital devlet altyapılarının geliştirilmesine destek olan tüm paydaş kamu kurumlarına teşekkür eden Prof. Dr. Köse, “ÜBYS konusunda çözümler üreten bir yazılımın ötesinde anlamlar ifade ediyor. En başta kamu kurumlarının bu alanda başarılı projeler yapabileceğinin en somut örneği bu proje. ÜBYS piyasada fiyat dengesini sağlayan bir mekanizma olarak da hizmet veriyor. Tüm süreçlerin merkezi bilgi işlem birimi tarafından bütüncül bir şekilde yönetilmesini sağlayan ÜBYS ile kamunun kaynaklarında verimliliğe katkıda bulunma gayreti gösteriyoruz. Kurumsal bilgi teknolojileri altyapısı ne kadar ortak ve standart olursa idamesi de o denli kolay ve düşük maliyetli olacaktır. Bizler her bir paydaşımızın katkısıyla kamu kaynaklarında verimliliğin sağlanabilmesi adına önemli bir sorumluluk almış bulunuyoruz. Ben her zaman söylüyorum; bu proje bir sinerji projesidir, farklı kurumların birlikte çalışarak başarılı olabileceklerinin en güzel göstergesidir” dedi. Akademi İle Bilişim Sektörünün Buluşması Tüm yükseköğretim kurumlarında bir standart oluşturma potansiyeline sahip bir yazılım olan ÜBYS’nin, bilgi teknolojisi harcamaları için de önemli bir tasarruf projesi olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, fuar organizasyonu ile kamu ve özel sektör kurumlarını milli teknolojiler paydasında buluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “Bilgi teknolojisi harcamalarının büyüklüğü dikkate alındığında kamu kuruluşları bütçesine getirdiği yük önemli rakamlara ulaşmaktadır ve bu türden çözümlerle kamu kaynaklarının etkililiğine katkıda bulunmak mecburiyetindeyiz. Bizler de siz paydaşlarımızla her geçen yıl büyüyen gelişen yüzüyle yenilikçi ve bütünleşik çözümler sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu yıl ilki yapılan fuar ile akademi ile sektörü buluşturduk ve inanıyorum ki burada önemli iş birliklerine imza atılacak. Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği ‘Dijital Seferberlik Dönemi’ ve ‘Milli Teknoloji Hamlesi” kapsamında ÜBYS ile büyük adımları hep birlikte atacağımıza inanıyorum. Gelinen noktada katkı veren tüm kurumlarımızın büyük emeği vardır. Özellikle Strateji ve Bütçe Başkanlığımızın bu konudaki destekleri ve ortaklığı son derece önemli. Buradan başta Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığımıza, Sektörler ve Kamu Yatırımları Genel Müdürümüze, Genel Müdür Yardımcımıza, Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığımıza, Maliye Bakanlığına, üniversitelerimize; başarı hikâyesini birlikte yazdığımız projenin bu noktaya gelmesinde eşsiz katkılar veren siz paydaşlarımıza kalbi şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu. Karar Verici Değil, Standart Koyucu Dönem Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının destekleri ile 2011 yılında proje yolculuğuna başlayan İKÇÜ ÜBYS yazılımının, büyük bir başarı hikayesinin aktörü haline geldiğini ifade eden Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımı Genel Müdür Yardımcısı Tolga Balcı, öncelikli olarak hedeflenen kamuda tasarruf açısından da etkin bir verimlilik ivmesi yakalandığını vurguladı. Balcı, “Yazılımların yurtdışı kaynaklı olması ülkeler için ulusal bilgi güvenliği yönüyle oldukça önemli bir risk unsuru oluşturmaktadır. Özellikle bu nedenle kamu sektöründe yerli ve milli yazılımların oluşturulması ve kullanılması gereklidir. Bizler kamu sektöründe yerli ve milli yazılımların kullanımının altını çiziyor, bu kapsamda oluşturulan projelerin sonuna kadar destekçisi oluyoruz. 2011 yılında tanıştığımız ÜBYS, süreç içinde kendini yenileyen, sürekli geliştirilebilen, kullanıcına etkin çözümler sunan yapısıyla kamuda etkin bir verimlilik sağladı. Projede yer alan kişiler değişebilir ama değişmeyen ÜBYS’nin kamu kurumlarına örnek bir proje olarak artık rüştünü ispat etmesi oldu. Tüm paydaşların desteğiyle yükselen ÜBYS, İKÇÜ için marka değeri taşıyan ‘milli bir yazılım’ haline geldi. Artık ÜBYS’nin karar verici değil, standart koyucu olduğu bir dönem başladı. Projenin başarısının arkasında başkanlığımızın desteği kadar, disiplinli, özverili, ekip ruhu gerektiren bir çalışma yapısı olduğunu düşünüyorum. Çünkü süreç sorumlularının birbirleriyle sürekli iletişim halinde olmaları, projelerin verimli işleyişi açısından çok önemlidir. Basta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse Hocamız ve değerli ekibine, bu projenin oluşumunda ve gelişiminde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sektör temsilcileri ile networking imkanı sunan, yerli teknolojilerin gelişimini destekleyen ve akademik dünyayı iş dünyasıyla buluşturan bu fuarın bilişim ekosistemine büyük katkılar sunacağına yürekten inanıyorum” dedi. Türkiye’nin Örnek Bilişim Projesi Strateji ve Bütçe Başkanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanı Mehmet Cem Fendoğlu da bilişim alanında kaydettiği gelişmelerle İKÇÜ’nün ihtisaslaşmayı hak eden bir yükseköğretim kurumu olduğunu kaydetti. Başkan Fendoğlu, “Çıktı; sadece bilgi ve teknoloji olarak değil, üretilen teknolojinin paylaşıma açılmasıyla yerini bulur. Üniversitelerde üretilen bilginin ve projelerin katma değer olarak sektöre aktarılması çok önemlidir. Kaynakların daha etkin ve verimli işletilmesi, kaynak israfının ve tekrar yatırımların önlenmesini teminen örnek bir yazılım olan, Başkanlığımızca desteklenen İKÇÜ ÜBYS kaynaklarını etkin kullanması ve sürekli güncellenmesi yönleriyle ülkemizin başarılı yerli bir yazılımı haline geldi. Bugün burada, 200’e yakın değerli yöneticimizin katılımını görüyorum. Bu da gelinen aşamada hedefin ne kadar büyüdüğünü göstermektedir. Mevcutta İKÇÜ 4 önemli ulusal projeyi yönetiyor ama ÜBYS geldiği kapasite, network ağı olarak en büyüğü haline geldi, Türkiye’nin örnek projesi oldu. Başkanlık olarak projeyi desteklediğimiz için duyduğumuz memnuniyeti yineliyor, emeği olan tüm personele teşekkürlerimi iletiyorum” şeklinde konuştu. Teknolojilerin “Kullanıcısı” Değil “Üreticisi” Konumdayız Fuarla ilgi bilgi veren İKÇÜ Bilgi İşlem Daire Başkanı Fatih Tunçez 18’i bakanlık, 70 üniversite, 33 sektör markası yöneticileriyle birlikte 200’ü aşan katılımcıyı ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. Gelenekselleşen İKÇÜ ÜBYS buluşmalarının her geçen yıl daha geniş kitlelere ulaştığını aktaran Başkan Tunçez, “Başta savunma sanayi olmak üzere sağlıktan, uzay çalışmalarına, yüksek teknoloji gerektiren projeleri birer birer hayata geçiren ülkemiz mühendisleri, bilişim de de önemli atılımlar yapmaktadır. İKÇÜ, 2022 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından başlatılan “Yükseköğretimde Büyük Veri Projesi” kapsamında seçilen 8 pilot üniversiteden biri olarak, dijital dönüşüm ve teknoloji geliştirme süreçlerinde önemli bir rol üstlenmektedir. İKÇÜ’lü mühendisler olarak üniversitemizde yapılan test sürecinden iç yapıda yaygınlaştırılmasına uzanan süreçte ÜBYS’ye yeni güncel modüller yazarak kurum dışı paydaşlarımızın karşısına daha geniş bir yazılım ağıyla çıktık. Bilişim ürünlerinin sadece “kullanıcısı” durumunda olmamızın yeterli olmadığının bilinciyle bu teknolojileri “üreten” bir konumda olma azmi ve gayreti içinde 2011 yılından bu yana kendimizi sürekli geliştirdik. Ekibimizce yazılan ÜBYS’nin Yerli ve Milli olması bizler için ayrı bir gurur ve motive kaynağı oldu. İKÇÜ’ye olan teveccühleri desteklerini hiçbir zaman eksik etmeyen başta Strateji ve Bütçe Başkanlığımıza, Bakanlığımıza, tüm paydaş kurumlarımıza minnet borçluyuz. Bundan sonra da tüm kurumların ihtiyaçlarına özel uygulama ve çözümler geliştirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından çalıştay oturumları ile kamu- özel sektör yöneticileri, bilişim ve teknoloji firmaları ve üniversitelerden gelen üst düzey temsilcilerin katıldığı workshoplara geçildi. İki gün devam edecek “Karar Vericiler Buluşması: Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı’nın Türkiye’nin dijital dönüşüm vizyonuna katkı sağlayacak yeni iş birliklerine olanak sağlaması bekleniyor.
Toplam 193   
  Okunma Sayısına Göre Haberler :::
- 
                              
                                
                                11 kez okunduKriz Dönemlerinde Halk Sağlığına Yapay Zeka ile ÇözümAvrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen Interreg NEXT MED Akdeniz Havzası Programı çağrısı kapsamında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin de (İKÇÜ) iş birliği ortaklıkları arasında yer aldığı “AIGENCY – Krizlerde Akdeniz’de Sağlık: Dayanıklılık için Yapay Zekâ” başlıklı proje büyük bir başarıya imza attı. 15 katılımcı ülkeden başvuran 631 proje arasından seçilen 60 projeden biri olarak Amerikan Üniversitesi Beyrut (AUB) koordinatörlüğünde yürütülecek projede, İKÇÜ Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Melih Kaan Sözmen ve Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Biyomedikal Mühendisliğinden Dr. Öğr. Üyesi Onan Güren görev alıyor. So.Re.Sa. – Campania Bölgesel Sağlık Kurumu (İtalya), Birzeit Üniversitesi (Filistin), Latitudo40 (İtalya), Eticas Research & Consulting (İspanya) paydaşlığında, Türkiye koordinatörlüğünü İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin üstlendiği projeye ayrıca Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) İzmir İl Müdürlüğü ve Filistin Kızılayı da destek verecek. Afetlerde YZ Teknolojilerinin Aktif Kullanılması Proje hakkında bilgi veren Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Melih Kaan Sözmen, 2,5 milyon Avro bütçe destekli projenin 3 yıl süreceğini kaydetti. Prof. Dr. Melih Kaan Sözmen, “AIGENCY projesi, yapay zekâ teknolojilerinin sağlık sistemlerinde krizlere karşı kullanılması amacıyla; mevcut AI çözümlerinin uyarlanması, yapay zekâ teknolojileri ile sağlık hizmetlerine eşit erişimi güçlendirmeyi, doğal afetler, salgınlar ve insani krizlerde erken müdahale kapasitesini artırmayı ve toplum temelli çözümler geliştirmeyi amaçlayan bir proje. Proje ülkelerinde pilot uygulamaların yapılması, sağlık çalışanları ve karar vericilere yönelik uluslararası eğitim programlarının düzenlenmesi, etik ve veri güvenliği standartlarının gözetilmesi ile elde edilen çözümlerin yaygınlaştırılması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması hedefleniyor. İKÇÜ’nün, çok disiplinli uzmanlığı ve uluslararası proje deneyimiyle AIGENCY’nin hedeflediği yenilikçi YZ çözümlerine güçlü katkılar sunacağına inanıyorum” dedi. Kriz Dönemlerinde Halk Sağlığı Hizmetlerinin Güçlendirilmesi Toplanan verilerle proje ülkelerinde pilot uygulamaların geliştirileceğini aktaran Prof. Dr. Sözmen, İKÇÜ olarak halk sağlığı ve biyomedikal mühendisliği alanlarını bir araya getirerek çok disiplinli çıktılar ortaya koyacaklarını söyledi. Prof. Dr. Sözmen, “İKÇÜ’nün halk sağlığı alanındaki katkısı, sahadan toplanacak sağlık verilerinin değerlendirilmesi, öncelikli halk sağlığı ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu verilerin yapay zekâ (YZ) modelleriyle analiz edilmesi üzerine kuruluyor. Biyomedikal Mühendisliğinden Dr. Öğr. Üyesi Güren ile programlama, algoritma geliştirme ve YZ yazılımlarının tasarımı konularında sahadan gelen verilerin güvenilir biçimde işlenmesi, modellerin doğrulanması ve pilotların yazılım bileşenlerinin yürütülmesi sayesinde projeye teknik omurga sağlanacaktır. Proje ekipleri, pilot uygulamalara bizzat katılarak çözümlerin sahada test edilmesine destek verecek; elde edilen bulguları deneyim paylaşımı yoluyla diğer ülkelere aktaracak. Bu çalışmalarla, kriz dönemlerinde halk sağlığı hizmetlerinin daha güçlü, hızlı ve adil sunulması hedefleniyor” diye konuştu. AFAD Kritik Rol Oynayacak Projenin Türkiye araştırmalarında AFAD ile iş birliğinin kritik önem kazandığını vurgulayan Prof. Dr. Melih Kaan Sözmen, AFAD’ın saha verileri ve deneyiminin çalışmalara ışık tutacağını aktardı. Prof. Dr. Sözmen, “AFAD’ın saha verileri ve operasyonel deneyimi projeye entegre edilerek, afet senaryolarında kullanılacak YZ çözümlerinin gerçek ihtiyaçlarla uyumu güçlendirilecek. Projede AFAD ile iş birliği kritik bir yer tutuyor. Böylece geliştirilen çözümler, yalnız laboratuvar ortamında değil, AFAD’ın sahadaki uygulamalarıyla beslenerek ölçeklenebilir ve sürdürülebilir hale getirilecek. İKÇÜ olarak veri ve deneyim paylaşımı, ortak tatbikat/pilot kurguları, olay-komuta süreçlerine entegrasyon, kentlilik bilincine katkı ve toplumsal farkındalık oluşturmak adına erken uyarı–durumsal farkındalık panellerinin yanında İzmir genelinde yerel kapasite geliştirme çalışmaları yapmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.
- 
                              
                                
                                10 kez okunduAYM’nin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkisiİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Hukuk Fakültesi, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ortak projesi kapsamında düzenlenen “Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi” başlıklı panele ev sahipliği yaptı. Anayasa Mahkemesi Bölümler Başraportörü Doç. Dr. Akif Yıldırım ile İKÇÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülden Çınarlı Özbilenler’in konuşmacı olarak yer aldığı, moderatörlüğünü Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır’ın üstlendiği paneli; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Özge Karaege ile Dr. Öğr. Üyesi Cemal Başar, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, akademisyenler ve öğrenciler takip etti. Programı sebebiyle Ankara'da bulunan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin selamlarını ve başarı dileklerini ileten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş programın açış konuşmasında bireysel başvuru mekanizmasının hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesinde üstlendiği role dikkat dikkat çekti. Toplumsal Farkındalık Yaratan Bir Dinamik Hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesinde ve anayasal değerlerin hayata geçirilmesinde önemli bir yere sahip olan bir konunun İKÇÜ’de işlenmesinden duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbaş, “2010 yılında yapılan anayasa değişikliği ile hukuk sistemimize dahil edilen bireysel başvuru mekanizması, Türkiye'de anayasal adaletin genişletilmesi açısından dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Bu mekanizma, sadece hak arama yollarını güçlendirmekle kalmamış; aynı zamanda yargı sistemimizin daha âdil, erişilebilir ve insan haklarına daha duyarlı bir yapıya dönüşmesine de katkı sağladı. Bireysel başvuru, yalnızca bireylerin haklarını savunmak için bir araç değil aynı zamanda yargının işleyişini iyileştiren, kamu politikalarının şekillendiren ve toplumsal farkındalık yaratan bir dinamiğe dönüşmüş görünüyor. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar sadece başvuranların haklarını korumakla kalmayıp aynı zamanda hukuk sistemimizde ışık tutan ve toplumu ileri taşıyan bir etki de sahip. Bu konuda aydınlatıcı bilgilerin paylaşılacağından ve tartışma ortamının doğacağından şüphem yok. Başraportör Doç. Dr. Akif Yıldırım Beyefendiye, kıymetli desteklerini esirgemeyen anayasa mahkememize, bu değerli bilimsel etkinliği düzenleyen hukuk fakültemize ve katkı sunan tüm akademisyenlerimize teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Verimli ve ufuk açıcı bir panel diliyorum” dedi. Yürütmeye, Yargıya ve Yasamaya Yol Gösterici Bir Rol Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır da bireysel başvuru hakkının uygulamaya girdiği 2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesinin gerçekleştiği dönüşüm ve gelişime dikkat çekti. Uluslararası hukukçular olarak bireysel başvuru hakkının üstünde önemle durduklarını kaydeden Dekan Prof. Dr. Batır, “2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesinin gerçekleştirdiği dönüşüm ve bu kadar yoğun bir biçimde dosyaları ele alışı ve kararlar verişi süreci oldukça hızlandırdı. Tabii şunu lütfen yanlış değerlendirmemek lazım. Şimdi Anayasa Mahkemesinin verdiği yüzlerce, binlerce karar arasında tabii ki birkaç tane çok medyatik olan kamuoyunun gündem oluşturan kararlar oluyor. Bunların uygulanmasıyla ilişkin meseleler oluyor. Ancak önemli olan biz hukukçular açısından resmin bütününü görebilmek. Buradaki dönüşümün, Anayasa Mahkemesinin bir haklar mahkemesi haline gelişi ve bu süreçte nasıl yürütmeye, yargıya ve yasamaya yol gösterici bir rolü üstlendiğini ve bunu yaparken de geçmişteki somut norm denetiminde elde edilenlerin çok ötesinde yeni bir ufuk açıcı gelişim olduğunu gözden kaçırmamak lazım” şeklinde konuştu. Anayasa Mahkemesinin Paradigmasını Değiştirdi Anayasa Mahkemesinin 150'ye yakın raportörü olan, iki daire halinde 300'e yakın personeli olan her hafta en az üç gün gündem yapan dinamik yapısına dikkat çeken Başraportör Doç. Dr. Akif Yıldırım, 23 Eylül 2012’de bireysel başvurunun uygulamaya geçirilmesiyle yaşanan dönüşüme dikkat çekti. Doç. Dr. Yıldırım, “Anayasa Mahkemesi bizatihi kendisini dönüştürdü. Çünkü yapısı işleyişi tamamen değişti. Devasa bir iş yüküyle Avrupa Konseyine üye olan 46 ülkenin Avrupa insan hakları mahkemesine götürdüğü başvuruların iki katından daha fazla başvuruyu ele alan mahkemeye dönüşmüştür. Bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesinin kendi paradigmasını, kendi hukuk anlayışını değiştirdi. Sadece yapısı işleyişi yönünden değil dönüştürücü bir rol de üstlendi. Dosya geldiğinde dosyayı hak temelli olarak incelemeniz gerekiyor. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri süren bir başvurucunun hakkının ihlal edilip edilmediğini anlayabilmeniz hak temelli, hak eksenli bir inceleme yöntemi içeren 36. maddenin kapsam ve içeriği ile bir kavramsallaştırma gelişti. Sonuç olarak bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesinin kendi paradigmasını kendi hukuk anlayışını değiştirdi” dedi. İKÇÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülden Çınarlı Özbilenler de bireysel başvurunun dönüştürücü etkisi üzerinde durdu. Sunumunda başvuru dava örnekleriyle açıklamalarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Özbilenler, “Bireysel başvurunun esas itibariyle dönüştürücü etkisini görebildiğimiz kısmı, objektif etkisi dediğimiz yani sadece başvurucuya yönelik bir hak ihlali giderimi değil de esas itibariyle sistemsel olarak bir değişimi harekete geçirme ve toplumun tüm kesimlerinde hak ve özgürlüklerin daha sağlam şekilde tesis edilmesine anayasal hakların hayata geçirilmesine hizmet etmesi bağlamında önem arz ediyor. Bu bağlamda da bizlere hak ve özgürlük bağlamında anlamında bir güvence, kazanım elde etme imkânı sağlıyor” ifadelerini kullandı.
- 
                              
                                
                                 10 kez okundu 10 kez okunduSektörü Dönüştürecek Mühendisler “MÜSEB 2025”deİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu öğrencileri tarafından organize edilen ve Ege Bölgesi’nin en büyük öğrenci organizasyonu olan Mühendislik ve Sektör Buluşmaları “MÜSEB 2025” düzenlenen çeşitli etkinliklerle tamamlandı. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAGEM), Proje Genel Koordinatörlüğü ve Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına bağlı İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu iş birliğiyle düzenlenen MÜSEB-25 etkinliğinin açılış programına, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sektörün önde gelen firmalarından gelen üst düzey yöneticiler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Farklı Sektörlerden Firmalarla Yakın İş Birliği İçindeyiz Programın açılışını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, sektör-öğrenci buluşmalarını oldukça önemsediklerini belirterek; İKÇÜ’nün araştırma üniversitesi olma hedefi doğrultusunda önemli adımlar attığını kaydetti. Akademisyenler ve öğrencilerin ulusal ve uluslararası projeler üretmelerinin, sanayiyle yapılan iş birliklerinin artmasının ve yüksek katma değerli ürünlerin ortaya çıkmasının destekçisi olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Akbulut, “Öğrencilerin ilgilendiği sektördeki yenilikleri takip etmesine, sektör profesyonellerinin deneyim paylaşımlarından yararlanabilmesine, onlarla birebir görüşme fırsatı yakalayabilmesine, yarı zamanlı ve tam zamanlı iş veya staj imkânlarından yararlanabilmelerine olanak sağlayan bu gibi buluşmaları geleneksel hale getirmekteyiz. Üniversitemiz proje üretmek, sanayi ile iş birliği yapmak, ulaşamadığı firma ile iletişime geçmek isteyen tüm akademik personelimize ve aynı şekilde akademisyenlerimizle ortak projeler yapmak isteyen tüm sanayi kuruluşlarımıza her zaman sonuna kadar destek vermeye hazırdır. Üniversitemizin iki sanayinin ortasında yer alması ve İzmir’in kuzey aksındaki sanayi bölgelerine yakınlığı da farklı sektörlerden firmalarla yakın iş birliği içerisinde olmamıza önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu doğrultuda üniversitemiz, Kuzey İzmir TEKMER A.Ş., TTO A.Ş. ve son olarak ilan edilen Kuzey İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesindeki TECHNOCITY-İZMİR teknopark kuruluşu gibi yapılar aracılığıyla bilimsel bilginin teknolojiye dönüştürülmesi ve sanayi ile iş birliklerini güçlendirmek için çalışmalarına artan bir ivme ile devam etmektedir” dedi. Geleceğin Mühendislerine Önemli Bir Fırsat Dekan Prof. Dr. Gökçen Bombar ise bilgi üretiminin yalnızca sınıf ortamlarında ve laboratuvarlarda kalmaması, sahaya, üretime ve uygulamaya dönüşmesi adına bu tür organizasyonları son derece kıymetli bulduğuna vurgu yaptı. Dekan Prof. Dr. Bombar, “Sevgili öğrenciler, bugün sektör temsilcileriyle doğrudan temas kurarak kariyerinize önemli bir adım atma fırsatınız var. Unutmayın, bir mühendis yalnızca bildikleriyle değil, öğrenmeye olan tutkusu ve etik değerleriyle de tanınır. Geleceğe özgüven ve vizyonla yürüdüğünüzü görmek bizim için en büyük mutluluktur. Mühendislik, çözüm üretme, dönüşüm ve gelişimi merkezine alan bir disiplindir. Bizler, mühendisliği sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir vizyon ve yaşam biçimi olarak görüyoruz. Ancak bu dönüşümün etkili olabilmesi için, sektör dinamikleriyle iç içe, iş birliğine dayalı bir yaklaşım gereklidir. MÜSEB de bu amaca hizmet eden önemli bir platformdur. Bu organizasyonun hayata geçmesinde emeği geçen tüm akademik ve idari kadromuza, iş birliği içinde olduğumuz sektör temsilcilerine ve etkinliğimize katılım gösteren tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Sektörü Dönüştürecek Gençler “Sektör sizi bekliyor” diyerek gençlere seslenen İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sanayi temsilcileri ile öğrencileri interaktif olarak buluşturan bu gibi etkinliklerin, tüm mühendislik disiplinlerinde iş birliğini, bilgi paylaşımını ve beceri gelişimini sağlayan önemli buluşmalar olduğunu aktardı. İKÇÜ ev sahipliğinde gerçekleşen “Mühendislik ve Sektör Buluşmaları” etkinliğine katılmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Başkan Karace, “Bizler, yalnızca üretimin değil nitelikli insan kaynağının, teknolojik dönüşümün ve sürdürülebilir kalkınmanın öncüsüyüz. Bu hedeflere ulaşmanın yolu, siz gençlerin bilimsel donanıma sahip olmalarının yanı sıra vizyon sahibi bireyler olarak yetişmesinden geçiyor. Bu etkinlikler yalnızca bilgi alışverişi anlamında değil, aynı zamanda genç zihinlerle sektörün nabzını tutan profesyonellerin doğrudan teması açısından da çok değerlidir. Bugün burada üretimden yazılıma, otomasyondan sürdürülebilirliğe kadar birçok alanda faaliyet gösteren şirketlerle bir aradayız. Bu etkinlik sayesinde hem siz öğrenciler hem de biz sanayiciler birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulacağız. Unutmayın; sektör sizi bekliyor ama daha da önemlisi sizin sektörü dönüştürecek güce sahip olmanızdır. Başta İKÇÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi olmak üzere, İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu ile Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ve emeği geçen herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından programın ilk gününde Süperpar Otomotiv San.Tic.A.Ş.’den Hulusi Atalay, Disera Medical Üretim Müdürü Onur Selim Öner, Siemens şirketinden İlker Demirci ile Alper Başer, BMC Tic. Araçlar Test ve Doğrulama Müdürü Harun Çoban, Vestel Tedarik Zinciri Ekip Lideri Mehmet Fırat Onay gençlerle yer aldıkları sektörler hakkında bilgi verdi. MÜSEB-25 Mühendislik ve Sektör Buluşmaları etkinliğinin ikinci gününde yer alan Otokoç Yazılım Uzmanı Şevket Kaplan, Norm Holding Üretim Yöneticisi Efe Uslucan, Tirsan Kardan Genel Müdürü İsmail Budak, Opsan Fabrika Müdürü Nazım Ege ve Mitsubishi İşe Alım Uzmanı İlayda Buse Çelik’in konuk edildiği seminerlerde de öğrenciler, firma temsilcileriyle bir araya gelerek; sektörle ilgili merak ettikleri konu başlıklarına yanıt aradı. Sektörün tanınmış marka ve firmalarının konuk edildiği MÜSEB 2025’te öğrenciler, iki gün boyunca şirketlerin etkinlik alanında yer alan stantlarını ziyaret etti ve staj başvuruları yaptı.
- 
                              
                                
                                10 kez okundu"Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar" Filminin Galası YapıldıT.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı(TİKA), İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ve Moğolistan Kültürel Miras Merkezi iş birliğinde hazırlanan ve Moğolistan bozkırlarındaki taşbabaların restorasyon sürecini konu edinen “Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar” filminin galası yapıldı. İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan ve Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği belgesel, bölgede yürütülen 10 yıllık saha çalışmalarını beyaz perdeye taşıyor. TİKA’da yapılan galaya, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, TİKA Başkanı Serkan Kayalar, MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Moğolistan’ın Ankara Büyükelçisi Gombosuren Munkhbayar, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Türkiye’nin eski Ulanbator Büyükelçisi Zafer Ateş ve birçok davetli katıldı. Dünya Mirası Açısından Önemli Galada konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, emeği geçenlere teşekkür ederek, bu çalışmaların ortak hafızaya katkıda bulunduğunu ve dünya mirası açısından önemli olduğunu vurguladı. Bakanlık olarak kültürel faaliyetlere yoğunlaştıklarını dile getiren Çam, özellikle kazı alanlarında çalışma sayısını artırdıklarını belirtti. Çam, Göktürkler‘in mirasının yaşatılması için çalışmalarda bulunduklarını, Türkiye'nin söyleyeceği, katkı sunabileceği birçok hususun olduğunu belirterek, Moğolistan'ı da Türk dünyasının bir parçası olarak gördüklerini söyledi. TİKA'nın son dönemde yaşanan en zorlu süreçleri başarılı bir şekilde atlattığını ve yapacağı birçok çalışmanın bulunduğunu kaydeden Çam, TİKA Başkanı Kayalar'ın zor dönemlerde önemli işlere imza attığını bildirdi. Moğolistan'da 900'e Yakın Proje TİKA Başkanı Kayalar da ajans olarak Moğolistan'da, 1994’ten beri 900'e yakın proje gerçekleştirdiklerini ve ortak kültürel mirasa dair projelerin iz bıraktığını dile getirdi. 1994'te başlattıkları "Moğolistan'daki Türk Anıtları Projesi"ne değinen Kayalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla Bilge Tonyukuk Anıtı’na giden 46 kilometrelik yolu asfaltladıklarını, Bilge Tonyukuk Anıtları başta olmak üzere Göktürk mirasının korunması için çalışmalarına devam ettiklerini söyledi. Kayalar, Göktürk dönemine ait 10 taşbabanın (mezar taşı) modern restorasyon yöntemleriyle yeniden ayağa kaldırıldığını, Orta Asya'daki Türk varlığını somut biçimde belgeleyen bu taşbabaların, gelecek kuşaklara bırakacakları kültürel mirasın en nadide örneklerinden biri olduğunu vurguladı.Restorasyonlar sırasında 4 bin kilometrelik bir sahanın tarandığını ve eserlerin bilimsel raporlamalarla kayıt altına alındığını belirten Kayalar, "Bu kıymetli süreç, bugün gösterimini yapacağımız 'Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar' belgeseline ilham oldu." dedi.Kayalar, belgesele katkıda bulunan kurumlara teşekkür etti. İkili İlişkilerin 56. Yıl Dönümü Son yıllarda özellikle kültürel alanda olmak üzere iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da geliştiğini belirten Büyükelçi Munkhbayar ise bu yıl Moğolistan-Türkiye arasındaki ilişkilerin 56. yıl dönümü olduğunu ama iki ülke arasındaki ilişkinin daha derin bir tarihsel geçmişinin bulunduğunu söyledi. Munkhbayar, projeye katkı sunanlara teşekkür etti. Dünya Tarihinden Beyaz Perdeye İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, 2019 sonrasında başlayan Moğolistan ile yapılan iş birlikleri ile dünyanın takip ettiği kültürel kalıntılara ulaşıldığını kaydetti. Prof. Dr. Şaban Doğan’ın bölgede yürütülen arkeolojik çalışmaların başındaki isim olduğunu aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Bizim bölgedeki arkeolojik çalışmalarımız bilim, tarih ya da kültürün izini sürmenin ötesinde bir boyuta sahip ve Türk-Moğol ilişkilerinin gelişiminde de özel bir anlam taşıyor. Prof. Dr. Doğan hocamıza tarihe ışık tutan çalışmaları nedeniyle Moğolistan Meclisi tarafından devlet nişanı verildi. Üniversitemiz ile Moğolistan’daki muhataplarımızın ortaklaşa yürüttüğü projeler sadece o bölge ile sınırlı değil. Van’ın Çaldıran ilçesinde yapılan arkeolojik kazılarda, İlhanlı hükümdarı Hülagü Han’a tarafından yapılan bir yazlık saray kalıntısı keşfedildi. Ayrıca Orhun Vadisi ve Tuul Nehri çevresindeki çalışmaların en görünür ayağını şüphesiz geçtiğimiz yıl keşfedilen Togu Balık oluşturmaktadır. Togu Balık, sadece fiziksel kalıntılar açısından değil; kent planlaması, yazıtlar, mezar yapıları ve günlük yaşam izleriyle Türk yerleşim tarihine ışık tutacaktadır Sonuç olarak üniversitemiz tarafından koordine edilen Moğolistan çalışmaları, sadece tarihî mirasın keşfiyle sınırlı kalmamakta; aynı zamanda çağdaş akademik diyalog, kültürel etkileşim ve stratejik iş birlikleri yoluyla Türkiye-Moğolistan ilişkilerini yeniden tanımlayan çok boyutlu bir vizyon ortaya koymaktadır. Ben, bu çalışmalarımızın tümünde yanımızda olan Kültür ve Turizm Bakanlığımıza ve TİKA’ya en kalbi şükranlarımı sunuyorum. TİKA Başkanımıza ve bölgedeki TİKA Koordinatörlerimize şahsım ve üniversitem adına teşekkür ediyorum. Bu filmde emeği geçen İKÇÜ Medya Merkezine ayrıca şükranlarımı sunuyorum” dedi Belgesel Bilimsel Arşiv Niteliğinde Üniversite olarak Moğolistan'da 10 yıldır önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini hatırlatan Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, ortak kültürel mirasa önemli katkılarda bulunma çabası içinde olduklarını ifade etti. Bu kapsamda 10 taşbabanın TİKA desteği ve Moğolistan Kültürel Miras Merkezi iş birliğiyle restore edildiğini aktaran Prof. Dr. Doğan, restorasyon sürecini belgesel formatında izleyiciyle buluşturarak farkındalık yaratmak istediklerini söyledi. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Proje süresince yaklaşık 4000 kilometre yol kat ederek Göktürk dönemine ait insan figürlü taşlardaki hasarları inceledik. Bu süreçte, eserlerin fotogrametrik dokümantasyonları, restitüsyonları, restorasyonları ve bakımlarını yaptık. Restorasyonlar, TİKA tarafından 2023 yılında Moğolistan Kültürel Miras Merkezi’ne sağlanan mobil laboratuvar kullanılarak gerçekleştirildi. Çekimleri İKÇÜ Medya Merkezince yapılan 2 bölümden oluşan belgeselimiz, kültürel mirasımızın korunmasına yönelik önemli bir görsel arşiv niteliği taşıyor. Emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” diye konuştu. Açılış konuşmalarının ardından belgesel gösterimi yapıldı.
- 
                              
                                
                                10 kez okunduİKÇÜ BİO’dan “Yapay Zekâ ve Veri Güvenliği Söyleşisi”Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Bilim İletişimi Ofisi tarafından koordine edilen "Dünyanın en büyük bilim-toplum buluşması” etkinlikleri çerçevesinde, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Bilim İletişim Ofisince (İKÇÜ BİO) düzenlenen söyleşide, günümüzün en fazla tartışılan konularından ‘veri güvenliği ve yapay zekâ’ masaya yatırıldı. Moderatörlüğünü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun üstlendiği, Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan’ın ‘Dil Modelleri, Yapay Zekâ ve Veri Güvenliği “konusunda güncel gelişmeleri paylaştığı söyleşiyi, çok sayıda akademisyen ve idari personel ilgiyle takip etti. YÖK’ün Öncülüğünde Yapılan Bilim Fırtınası İKÇÜ’nün de Bilim İletişim Ofisi olarak paydaşı olduğu, 150’ye yakın üniversite, 81 ilde eş zamanlı olarak yapılan, dünyanın en büyük bilim-toplum buluşması olan Bilim Kafe etkinliklerinin dünya çapında büyük ses getireceğini kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, bilimi topluma daha yakın hale getirmenin ülkelerin geleceği açısından büyük önem taşıdığını aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, “Bu etkinlik takvimi, katılımcı sayısı ve coğrafi kapsayıcılığı açısından değerlendirildiğinde, dünyanın en büyük bilim kafe etkinliği olma özelliğini taşıyor. İKÇÜ BİO olarak bu etkinlikte yer almaktan gurur duyuyoruz. Günümüzde dünya üniversiteleri bilginin üretildiği yerler olmaktan evrilerek; her yaştan insanın bilimle bağ kurmasını sağlayan kurumlar haline geldi. Üniversiteler, toplumla bütünleşme ve topluma hizmet sunma konusunda önemli misyonlar üstlendi. Günümüzde öğretim üyelerinin toplumun ihtiyacı olan bilgiyi iletişim araçları sayesinde rahatlıkla aktarabildiğini görmekteyiz. En önemli paydaşımız olan öğrencilerimizle yürüttüğümüz sosyal sorumluluk projelerini toplum faydasına sunmaktayız. Üniversitelerin toplumsal sorunlara yönelik çözüm odaklı yaklaşımlarla bilim ve toplum arasında köprü kurmasını vurgulayan dünyada bir ilkin, YÖK tarafından gerçekleştirilmesinin, biz bilim üreten bilim insanlarının ortak gururu olduğunu paylaşmak isterim. İKÇÜ BİO olarak bu önemli konu ile ilgili güncel yaklaşımları ve çözüm önerilerini paylaşmak adına YÖK’ün öncülüğünde yapılan bilim fırtınasına katılmaktan mutluluk duyuyoruz” diye konuştu. Uzun Vadede Çok Sağlam Stratejilere İhtiyaç Var Dijital teknolojideki gelişmelerin avantajlarının yanında yapay zekâ sistemlerinin ortaya çıkardığı yeni hukuki, teknik ve etik sorunlar ile veri ihlallerinin gündemde olduğunu aktaran Prof. Dr. Yasin Bulduklu, “Toplumların tartıştığı her alanda akademi anlamında sorumluluklarımız artıyor. Burada en önemli konu bizim hala yerli ve milli bir dil modelimizin olmayışı. Dünya üzerinde eğer yanılmıyorsam 22 tane dil modeli var. Bize 3 tanesinin kullanımını izinle vermişler. Kullanıyoruz ama dil modelini geliştiremiyoruz. Sonuç olarak yapay zekaya sadece veri yüklemiş oluyoruz. Bir sosyal medya hesabını kullanıyorsanız o sizin otomatik olarak profilinizi oluşturuyor, nelerden hoşlandığınız, paylaştığınız içeriklere göre ideolojik fikirleriniz, nerede olduğunuz, kendinizi nereye konumlandırdığınız ve sizin karşınızda sizin fikirlerinizi, ideolojinizi etkileyebilecek nitelikte içerikler sunmaya başlıyor. Kısaca telefonunuz kapalı bile olsa takip edilmekteyiz. Telefonunuzu, o telefonu üreten şirketin işletim sistemi iOS veya Android dinliyor. Bu açıdan veri güvenliği günümüzde en büyük sorunsal gibi durmaktadır. Yapay zekadan kaçış mümkün değil, elbette bunu kullanacağız. Bu alanlarda her üniversitede hocalarımızın yaptığı çok çalışma var. Uzun vadede ülkemizin hem yükseköğretimde hem de temel eğitimde çok sağlam stratejilere ihtiyacı var” ifadelerini kullandı. ChatGPT İle Gündem Oldu İKÇÜ Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan da kategorize edecek bilgilerin kişilerden istenerek küresel ağa aktarılmasının yeni bir gelişme olmadığını, YZ teknolojilerinin günlük hayata nüfuz eden ChatGPT ile gündeme geldiğini aktardığı konuşmasında, seçim kampanyalarının bile bu algoritmalardan edinilen bilgilerle yürütüldüğünü söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Aydoğan, “Makine öğrenimine dayalı teknolojilerin kullandığı alanlar aslında o kadar da yeni alanlar değil. Biz çevrimiçi yaşamaya, işte, okulda, evde daha fazla vakit ayırmaya başlayınca bunları farketmeye başladık. Herkes bilgisayar karşısında, akıllı telefonlar her anımızda. Tercihler, bilgi alanları, bilgi alanlarının hepsini eskiden yazıyorduk. Şimdi işaretle diyor. Neden? Amerikan seçimlerinde yaptığını yapacak. Siz neyi takip ediyorsanız önünüze o içerik gelmeye başlayacak. Evinize robot süpürge alıyorsunuz, kamerası var. Neden? Evinizin haritasını çıkarmasının dışında sizin günlük yaşam pratiğinizi üreticiye rapor edecek. Akıllı buzdolabı var, saat kaçta eve giriyorsunuz, kaçta çıkıyorsunuz, sensörü ile ayarlarsan yumurta bitince sipariş veriyor. Ama o buzdolabının üreticisi gıda alışkanlıklarını, üreticilere satıyor aslında. Bunların hepsi tüketici alışkanlıklarını topluyor. Bunlara ek olarak biyometrik veriler örneği, telefon güvenliği diye Face ID'de oturum açma ya da parmak izi ile oturum açma gibi… Böylece biyometrik veriler toplandı. Daha sonra alışkanlık verileri toplandı. Bugün yapay zekanın yaptığı şey toplanan verilerin analizini sunmasıdır” dedi. Devasa Veri Merkezine, GPU’lara İhtiyaç Var Ülkelerin YZ’ye bağlı kendi GPT'leri ve dil modellerini geliştirdiklerini, ülkemizin bu alanlarda gelişim sağlamasının oldukça önemli olduğunu vurgulayan Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan, “Veri dünyanın en değerli şeyi, altından da değerli, petrolden de değerli. Veri yoksa hiçbir şey yok. Dil modeli de yok. Bir dil modelinin başarısı veriyle doğrudan ilişkilidir. Ne kadar fazla veriniz varsa o veriyi ne kadar iyi sınıflandırabiliyorsanız modeliniz o kadar başarılı oluyor. Bu noktada veri gizliliği önemli bir mesele oluyor. Günümüzde özellikle bizim ülkemizde olmayan şey, veriyi tutmak, sonrasında toplamak ve depolamak, depoladığınız veriyi işlemek, işlerken de yapay zekâ ile entegre edip çıktı almak. Bunun için devasa veri merkezine, GPU’lara ihtiyaç var. Bunlar çok büyük maliyetler. Ülkemizde zaten bunun üretimi yok, yurtdışından gelen pahalı cihazlar. GPU'ları üretemiyoruz. Bize de satmıyorlar. Başlangıç giriş modelleri bizim ülkemizde satılıyor. Öyle de bir dezavantajımız var” diye konuştu. Enformasyon Teknolojisini İstila Etme Zamanı Yapay zekâ teknolojilerinde çığır açıcı gelişmelerinin bazı mesleklerin geleceğine yapacağı etkilere de değinen Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan, Türkiye’nin enformasyon teknolojisini istila etmesinin vaktinin geldiğini ifade etti. Dr. Öğr. Üyesi Aydoğan, “Artık mesleğinizde bu teknolojilere hâkim olmanız beklenecek. Mesela mühendis iseniz mühendislik dili modellerini çok iyi biliyor olmanız gerekecek. Belki birçok mesleğin yerini yapay zekâ alacak. Beyaz yakalı bir memursanız ya da bir bürokratsanız o işin mevzuatını bilmenize gerek kalmayacak. Çünkü onu yapay zekâ yapacak. Belki ileride bu avukat gereksinimi de ortadan kaldıracak. Herkes kendi hukuk yapay zekâsı ile kendini savunabileceği noktaya gelecek. Özellikle eğitim öğretim alanında öğretmen ya da akademisyen ihtiyacı ciddi anlamda azalacak. Uzaktan eğitim sürecinde yaşadık. Öğrencinin sınıfa gelmesine artık çok fazla gerek yok. Chat GPT'nin sesli özelliğini bir sınıfta açıp öğrencilerin sorularına tıpkı bir öğretmen edasıyla detaylı cevaplar veren iletişim kurabilen yapay zekâ teknolojilerinin denendiği örneklerini görmekteyiz. Toplum olarak var olmak istiyorsanız artık enformasyon teknolojisinde aktör olmalısınız. Bu teknolojiyi istila etmek lazım ve bu anlamda akademiye çok büyük işler düşüyor” şeklinde konuştu. Söyleşi programı konuklardan gelen soruların yanıtlanmasıyla son buldu.
- 
                              
                                
                                9 kez okunduRektör Köse'ye 24 Kasım SürpriziÇelebi Anaokulu ve Gündüz Bakımevinin minik öğrencileri, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye 24 Kasım Öğretmenler Günü sürprizi yaptı. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyal Tesisler İktisadi İşletme Müdürlüğüne bağlı faaliyet gösteren kreşin sevimli sakinleri, Rektör Prof. Dr. Köse’nin Öğretmenler Günü’nü kutlayarak özel olarak hazırladıkları hediyelerini sundu. Sosyal Tesisler İktisadi İşletmesi Müdürü Ömer Coşgun, Çelebi Anaokulu ve Gündüz Bakımevi Birim Sorumlusu Semra Gümüş, eğitmenleri Zehra Kaya, Fatma Koçak’ın refakatindeki miniklerin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Rektör Prof. Dr. Köse, “Yavrularımızın yüzlerindeki neşeyi görmek bizleri çok mutlu etti, gönlümüz, günümüz şenlendi. Bugünün küçükleri yarının büyükleri yavrularımızın sağlıklı ve nitelikli bir eğitim alması için çalışmaktayız. Onların yüzlerindeki tebessümleri görmek bizler için en büyük hediyedir. Bu çiçeği, üniversitemizdeki bütün hocalarımız adına kabul ediyorum. Tüm çocuklarımızın vatanını milletini seven, tüm insanlığı kucaklayan, faydalı hizmetlere imza atan, başarılı, mutlu ve sağlıklı bireyler olmalarını yürekten temenni ediyorum. Bu vesileyle eğitim camiamızın Öğretmenler Gününü en içten duygularımla tekrardan kutluyorum” şeklinde konuştu. Ziyaret sonunda minikleri ayrı ayrı kucaklayan Rektör Köse, hazırlanan hediyeleri Çelebili miniklere verdi.
- 
                              
                                
                                 9 kez okundu 9 kez okunduDenizcilik Sektörü İçin Çalışmaya Devamİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran’ı ziyaret etti. Üniversite ile denizcilik sektörü arasında iş birliğini artırmayı hedefleyen görüşmeye, İKÇÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli ve Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Önal da katıldı. Denizcilik sektörünün ihtiyaçlarına yönelik akademik ve uygulamalı çözümlerin ele alındığı görüşmede Rektör Köse, fakülteye katkıları için Başkan Kıran'a özel teşekkür etti. Sürdürülebilir Adımlar Atmaya Çalışıyoruz Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’nün akademi ile sektörü birleştirmeyi misyon edindiğini söyledi. Bu misyonun önemli ayaklarından birinin denizcilik sektörü olduğunun altını çizen Rektör Köse: "Denizcilik sektörü, ülkemizin ekonomik büyümesinde çok önemli bir yere sahip. Artık gemi ithal eden bir devletten önce inşa eden şimdi de ihraç eden bir ülke haline geldik. Gemi inşası ve denizcilik sadece ekonomik anlamda değil stratejik açıdan da önemli bir sektör. Biz de bu sektörün hedeflerine ulaşmasında sorumluluk alma arzusu duyan bir yükseköğretim kurumuyuz. Özellikle araştırma kapasitemizi artırmak ve sektörel ihtiyaçlara yanıt verir hale gelmek için çalışıyoruz. Amacımız gündelik değil uzun vadeli adımlar atarak sürdürülebilir bir yapı oluşturmak. Bunun için önemli adımlar gayreti gösteriyoruz. Bu adımları atarken de önemli paydaşımız, bize güç veren bir çözüm ortağımız var. Bu anlamda hem üniversitemize hem de ülkemize yaptıkları çok kıymetli katkılar için İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. İş birliğimizi daha ileriye taşımak adına bize düşen her adımı atmaya devam edeceğiz” dedi. Ülkemizin Denizcilik Vizyonunun Genişlemesine Katkı Sunmaya Devam Edeceğiz Başkan Tamer Kıran ise, denizcilik sektörünün gelişiminde akademik iş birliklerinin önemine değindi. Türk denizcilik sektörünün küresel pazarda güçlü bir aktör olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini belirten Başkan Kıran," Gelinen nokta memnuniyet verici olsa da daha büyük hedefler ve başarının sürdürülebilirliği için çok çalışmamız lazım. Tek başımıza çaba gösterme yanında birlikte güçlerimiz birleştirmek yoluyla stratejik adımlar atılması gerekiyor. Bu noktada, üniversitelerle kurulan iş birlikleri hem nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi hem de sektörel yeniliklerin hayata geçirilmesi açısından büyük bir öneme sahip. Üniversitelerin bilimsel bilgi birikimini ve araştırma gücünü sektörümüzle entegre ederek daha büyük başarılar elde edebiliriz.Sürdürülebilirlikte Ar-Ge ve teknolojik inovasyon çalışmaları büyük öneme sahip ve biz de bu alana daha fazla kaynak ayıracağız. İKÇÜ ve diğer üniversitelerimizle iş birliği içinde ülkemizin denizcilik vizyonunun genişlemesine katkı sunmaya devam edeceğiz. Teknolojik yenilikler yanında çevre dostu çözümlerle de sektörümüzün yanında olmayı sürdüreceğiz" diye konuştu.
- 
                              
                                
                                9 kez okunduİZKA’dan İKÇÜ’ye “Hafıza İzmir Atölyesi"İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) arasında, “Hafıza İzmir Atölyesi" kurulumuna ilişkin iş birliği protokolü imzalandı. Protokol imza töreni, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz ve Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun katılımıyla yapıldı. Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Özgür Polat’ın yürütücüsü olduğu, tarihi öneme sahip kitap ve diğer belge türlerinin restorasyonunu içeren proje, İZKA tarafından yürütülen “Hafıza İzmir” çalışmaları kapsamında destek gördü. İKÇÜ bünyesinde, kâğıt restorasyonu eğitimi alanında faaliyet göstermek üzere “Hafıza İzmir” Atölyesinin kuruluşuna ilişkin protokole, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ile İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz imza attı. İzmir’de Yetişmiş Çok Büyük Alimler Var İZKA ile İzmir’in ilmî ve kültürel zenginliklerinin bilimsel bir çerçevede ele alınmasını sağlayacak bir atölyenin kurulacak olmasından duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, ilim dünyasına katkıda bulunmuş sayısız âlimin İzmir ve çevresinde yetiştiğini ya da eğitim verdiğini aktardı. Prof. Dr. Köse, “İzmir’de yetişmiş çok büyük alimler var ve Türkiye bu âlimlerin birçoğunu maalesef tanımıyor. Mesela İzmiri Mevlâna Mehmed var ki .20 civarında eser neşretmiş. Kütüphanelerde el yazması eserlerini bulduğumuz, eserlerini neşrederek edit kritiğini yaptığımız Tire’de İbni Melek var. İbni Melek ki Hanefi mezhebinin en büyük alimlerinden biridir. Hanefi mezhebinin 4 muteber metin kitabından birinin şerh yazarlarındandır. Bergama’da Muhyiddin Kâfiyeci var, Osmanlının en büyük alimlerinden biridir. İzmir tarihinin sayısız değerli âlimlerinden Birgivî Mehmed Efendi ise en bilineni ve malum Birgi’dedir. Bu gibi değerlerimizin yazma eserlerinin, kentin tarihsel birikimine katkı sağlayan tüm unsurların gençlerce tanınmasına, korunmasına olanak verecek “Hafıza İzmir Atölyesi’ni bu çerçevede oldukça önemsiyorum. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin bu alandaki çalışmalarını destekleyecek bu protokolümüzün hayırlı olmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu. “Hafıza İzmir Atölyesi" Önemli Bir Paydaş Buluşması 2019 yılında yayım hayatına başlayan İzmir Kalkınma Ajansı Kültür Yayınlarının, “İzmir’in Kültür Varlıkları”, “İzmir’in Kültür İnsanları” ve “İzmir Tarihi” olmak üzere üç başlık altında kamusal kültür yayıncılığı yaptığını aktaran İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz, “Hafıza İzmir” platformunun kent kimliği özelinde özgün ve öncü bir proje olma yolunda ilerlediğini kaydetti. Dr. Yavuz, “Ajans olarak bugüne kadar müstakil birer çalışma olarak yürüttüğümüz Kültür Yayınları ve İzmir Zaman Makinesinin yanına Kent Kimliği Dijital Arşivi’ni de ekleyerek Hafıza İzmir’i genişletmekteyiz. Hafıza İzmir’in kaidesi olarak konumlandırdığımız Kent Kimliği Dijital Arşivi, İzmir’in kent kimliğini oluşturan üç temel unsur özelinde kentte “izi” olan kişi, kurum ve mekânlara dair arşiv malzemesini toplamak, tasnif etmek, sayısallaştırmak ve kamuoyunun istifadesine sunmayı amaçlamaktadır. İKÇÜ de kent kültürüne yönelik önemli çalışmalara imza atıyor. Değerli akademisyenlerimizin alanlarındaki çalışmalara katkı sunması, öğrencilerimizin kâğıt restorasyonu konusunda bilgi ve beceri kazanmaları ve bu alanda kariyer planlamalarına yön vermesi bağlamında İKÇÜ bünyesinde kurulacak “Hafıza İzmir Atölyesi" önemli bir paydaş buluşmasının zeminini oluşturmaktadır. Atölye ile hem eserlerin restore edilmesi hem de bu alanda eğitim görmekte olan üniversite öğrencilerinin uygulamalı eğitim alması hedeflenmektedir. İzmir kent kimliğinin daha iyi ve derinlemesine anlaşılması için yeni araştırma malzemelerinin gün yüzüne çıkarılmasına olanak sağlayacak bu protokol kentimize ve bilim dünyasına hayırlı olsun” dedi.
- 
                              
                                
                                9 kez okundu“Yılın Vakfı” ile Aile Paneliİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ile Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) tarafından “2025 Aile Yılı” kapsamında “Mehir ve Aile” konulu bir panel düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin moderatörlüğünde yapılan panelde, ‘Yılın Vakfı’ Ödülünü alan Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin konuşmacı olarak yer aldı. Paneli, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Dekanlar, akademik ve idari personel, vakıf ve STK temsilcileri ile öğrenciler takip etti. “Mehir ve Aile” panelinin açış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse üniversite olarak sosyal sorumluluk bilinciyle aile kurumunun güçlendirilmesi yönündeki çalışmaları oldukça önemsediklerinin altını çizdi. Aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Aile Kendi İçinde Bir Devlettir Güçlü bir geleceğin anahtarının güçlü aile yapısı olduğunu belirten Prof. Dr. Köse, “Bu panelde aile kavramının tarihsel gelişiminden, aile içi iletişimin psikolojik açıdan bireylerin ruhsal sağlığı üzerindeki etkilerine akademik çerçevede değerlendirirken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘yılın aile vakfı’ ödülü takdim edilen Mehir Vakfının STK olarak topluma yaptığı faydalı projeleri dinleme fırsatı edineceğiz. Malumunuz olduğu üzere 2025 yılı Sayın Cumhurbaşkanımız Aile Yılı olarak ilan etti. Bu çerçevede ülkemizin çeşitli şehirlerinde, üniversitelerimizde ve farklı kurumlarda ailenin anlaşılması ve anlatılmasına dönük programlar var. Biz de daha önce yaptığımız programlara ilaveten bir de ülkemizde çok orijinal bir STK olan Mehir Vakfını da dinlemek istedik. Bunun iki tane sebebi var. Birincisi Mehir Vakfı bugüne kadar 32.000'e aşkın kişiyi Türkiye'nin 60 şehrinde düğün yaparak evlendirmiş. 16 bin küsur çiftten sadece iki tane boşanma var. Şu anda deprem bölgelerinde düğün faaliyetlerinin yanında, her şehirde 100 çift evlendirilmesi gibi projeleri var. İkincisi biz daha önce Mehir Vakfının çalışmaları ve sosyal dokumuza yaptığı değerli katkılar için Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Mustafa Özdemir’e fahri doktora beratı tevcih etmiştik. Aile kurumuna destekleri sebebiyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından yılın aile vakfı ödülü alması hasebiyle bu süreçte yapılan çalışmaları tekrar dinlemek istedik. Bu önemli yılda aileyi konuşmak üzere sohbet tadında bir program düzenledik” dedi. ‘Aile Yılı” temasıyla farkındalık ve dayanışma projelerine katkı sunmaya devam edeceklerini kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, medeniyetimizin aile ve devleti bütünleştirici bir yapıyı esas aldığına işaret etti. Prof. Dr. Köse, “Aile kendi içinde bir devlettir. Devlet o milletin büyük ailesidir. Onun da ana dinamiği muhabbettir. Mesela ailede yer alan akrabalık kavramlarını topluma taşımışsınız. Toplumda hiç tanımadığınız insana ana, baba, dersiniz, hala teyze dersiniz, amca, dayı diye hitap edebilirsiniz. İşte bu bir aile oluşturmaktır” diye konuştu. 28 Ülkede Faaliyet Yapan Uluslararası Bir Vakıf Konumundayız Konuşmasına aile yılı ilan edilmesinin stratejik bir hamle olduğunu vurgulayarak başlayan Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, Rektör Prof. Dr. Köse ile 1995 yılında vakıf paydasında birlikte yola çıktıklarını aktararak evlendirmeyi bir ‘mutluluk hareketi’ olarak gördüklerini ifade etti. Başkan Özdemir, “Vakfımızın 16.000'e yakın çiftin yuva kurmasına aracılık etmek için 30 yıldır durmaksızın çalışıyor. Benzersiz bir STK’yız ve 28 ülkede faaliyet yapan uluslararası bir vakıf konumundayız. Dil, din, ırk ayrımı yapmayız. Savaş, sel, deprem olan bölgelerde, ülkelerde hızlıca toplu düğünler icra ediyoruz. Mehir Vakfı 18-40 yaş arasında nişanlı çiftlerin mutlu yuvalar kurmasına, bu sayede huzurlu bir dünya oluşmasına vesile olmaya çalışıyor. ‘Ben evlenmek istiyorum, yuva kurmak istiyorum’ diyen kadına, erkeğe Yüce Allah’ın ciddi bir yardımı var, muhabbeti var, sevgisi var. Biz bu sevginin bilinciyle yola çıktık ve ‘mutluluk hareketi’ mottosuyla tüm dünyada huzurlu bir geleceğe katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Mutluluğa ulaşmak için bize yapılan müracaatlara bir ay ile 90 gün arasında cevap veriyoruz. Belki de mobilya, beyaz eşya üzerinden kurulan 5 yıllık hayalleri, 3 aya indiriyoruz. A’dan Z’ye bir eve ne lazımsa onu veriyoruz. Evlenmek isteyen herkese kapımız açık. Marifet iltifata tabi ve bu mutluluk hareketinde Sayın Cumhurbaşkanımız bizi her zaman takdir etti. Kendilerinin tevcih ettiği 12’nci ödülümüz olan ‘Yılın Vakfı’ ödülü bizim çok kıymetli bir taltif oldu. Buradan zat-ı alilerine hürmetlerimi sunuyorum. Kendilerine sözümüz var; Gazze’de de düğün yapacağız. Mazlumların olduğu her coğrafyada olmaya devam edeceğiz. Türkiye hayırseverleri başta Konya hayırseverleri olmak üzere yardımlarını esirgemeyen herkese buradan teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Birinci Sırada Aile, İkinci Sırada Ordu İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, medeniyetimizde kadının ailedeki ve toplumdaki yerini aktardığı sunumunda, Türklerde ailenin toplumun ve devletin temini olarak görüldüğünü belitti. Prof. Dr. Yiğit, “Sağlam bir toplum olabilmesi için güçlü bir aile olması şarttır. Bizim anlayışımızda, güçlü bir aile, güçlü bir toplumu, güçlü toplum da güçlü bir devlet oluşturuyor. Türkler anayurtları olan Türkistan coğrafyasından yüzyıllar içerisinde dünyanın pek çok yerine dağılmış ve pek çok yerde devlet kurmuş büyük bir millet. Pekâlâ, bu dağınıklığa rağmen Türk milleti nasıl ayakta kalabildiği sorusuna baktığımız zaman burada biz iki faktörü görüyoruz. Birincisi aile, ikincisi de ordu. O sebeple Türk milletinin ayakta ve sağlam olarak kalabilmesinde ailenin oldukça büyük bir rolü var ve ordunun da güçlü olması, ailenin güçlü olmasına bağlı olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Orhun Yazıtları ve Dede Korkut hikayeleri ve hatta ondan önce eski metinlerde aile ve akrabalık ilişkilerine dair çok farklı ve fazla kelime görüyoruz. Eski Türkçede aile ‘oguş’ olarak isimlendiriliyor. Ailelerin bir araya gelmesi ile uruglar, uruglar bod (boy, kabile), bodun (boylar birliği) ve il (devlet) oluşumunu görüyoruz. Bodunu özellikle vurgulamak istiyorum. Çünkü boylar aile ile devlet arasında bir aracı. Bu boyların hanedanlıkları kurduğunu görüyoruz. Türkiye'ye en çok göç eden Türkler Oğuz boylarıdır. Oğuz boyları içerisinde mesela Selçuklular, Kınık boyundan, Osmanlılar da Kayı boyundandır. Bundan dolayı bu boylar devletle aile arasında önemli bir iletişim aracı olduğunu tarih boyunca görüyoruz” ifadelerini kullandı. Millî Mücadele Kadın Kahramanlar Cumhuriyetin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında çıkardıkları “Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar” kitabında, İstiklal mücadelesinde öne çıkan kadınlarımız ile birlikte isimleri unutulmuş nice kahraman kadınları gün yüzüne çıkardıklarından bahseden Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, 2025 yılının aile yılı olmasının tarihsel süreç açısından bakıldığında da çok önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yiğit, “Türk devletlerinde ailenin kurulması ve aile adına gerekli tedbir ve önlemlerin alınmış olduğunu görüyoruz 2025 yılının aile yılı olmasını hem ailenin güçlenmesi hem de akrabalık, aile bağlarının güçlendirilmesi adına oldukça kıymetli buluyorum. Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar kitabında, arşiv özellikle süreli yayınlarda gazeteler kullanarak pek çok kadın kahramanımızın isimlerini zikrettik. Onları da minnet ve rahmetle yad ediyoruz” dedi. Aile İnsanın İlk Sevgi Okuludur. Aile kavramına toplumsal psikoloji bağlamında yaklaşan Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin de sunumunda bazı odakların, insanı kimliksiz, cinsiyetsiz, milliyetsiz, hedonist bir yapıda köklerinden kopmuş, anne baba ilişkileri olmayan ya da tek ebeveynli bir yapıyla ele aldığından bahsetti. Rektör Prof. Dr. Köse’nin ‘Modern Çağın Sorunu: Baba Yoksunluğu eserinin bu konuda çarpıcı bilimsel verileri gündeme getirdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Şahin, “Rektör Hocamızın bizim alana kattığı disiplinler arası bir çalışmada, Modern Çağ'ın sorunu, baba yoksunluğu kitabına ücretsiz ulaşılabilmekle beraber çok kıymetli bilgileri barındırdığını belirtmek isterim. Bu eser Aile Danışmanlığı programında kullandığımız temel kaynaklardan biri oldu. Aile için nasıl bir söz ortaya koyar diye yapay zekâya sordum. Toplumun çelik çekirdeğidir dedi. Çelik esnektir, ama dayanıklıdır. Aile de esnek ve dayanıklılığı toplumun büyümesine büyük katkı yapar; kırılmamalı, dağılmamalıdır. Esneklik bu bağlamda insan hayatında oldukça değerli bir boyut. Günümüzün sorularına baktığımız zaman boşanma sayısının artması, doğum hızının düşmesi gibi temel kavramlar var. Aile değer aktarmanın kalesidir. Psikolojik güvenliğin sosyal uyumun temelidir. Güçlü bir aile olmadan güçlü bir toplum, güçlü bir devlet olunmaz. Aile insanın ilk sevgi okuludur. Bu okulda koşulsuz sevgi kaynağı anne, bireyin ruhsal yapısına güç, güvenlik ve gibi çok değerli değerleri katan babadır. Temel kuramlardan yola çıkarak Freud'la başlasak der ki insan gelişimi 0-6 yaşın eseridir. Tüm gelişimin temeli burada. Bu dönem birey üzerinde ailenin en etkili olduğu dönem. Aile bireyin davranışlarının temelidir” ifadelerini kullandı. Önleyici Çalışmalar Tedavinin Önünde Gelir Güçlü devlet olmanın yolu sağlıklı bireylerden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Şahin, koruyucu, önleyici politikaların ekonomik anlamda da önemli faydalar sağlayacağını belirtti. Prof. Dr. Şahin, “Devletin bugün ilaca ve rehabilitasyon hizmetlerine harcadığı para, antidepresanlara harcadığı paralara baktığımız zaman daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu yatırımın aslında aileye yapılması gerekir. Tedavi etmek daha zor bir şeydir. Önleyici çalışmalar, önleyici müdahaleler her zaman tedavinin önünde gelir ve biz devlet olarak aile yılında güzel bir farkındalık yaratmak, bunları hayata geçirme bilincine ulaşmak istiyoruz” dedi.
- 
                              
                                
                                 9 kez okundu 9 kez okunduDenizcilik Tarihi Bilimsel ŞöleniBu yıl 13’üncüsü düzenlenen Uluslararası Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde düzenlenen açılış töreni ile başladı. Dünyanın farklı ülkelerinden bilim insanlarını, bu yıl “İzmir ve Ege Denizi Limanları” teması ile bir araya getiren, Türk Tarih Kurumu (TTK) ve İMEAK Deniz Ticaret Odası iş birliğiyle düzenlenen sempozyumun resmi açılışına, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak, İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, sempozyum düzenleme kurulundan Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İdris Bostan, İKÇÜ SBBF Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mikail Acıpınar, UNESCO İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanı Abdülaziz Ediz, İKÇÜ SBBF Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy ile tarih, iktisat, siyaset, arkeoloji, hukuk ve sosyoloji alanlarında yapacakları sunumlarıyla sempozyuma konuk olan çok sayıda bilim insanı katıldı. Üç Tarafımızın Denizlerle Çevrili Olmasının Jeopolitik Rolü Denizcilik gibi kültürlerin, bilimin, medeniyetlerin yayılışına yön veren bir alanı uluslararası olarak ele alan bir sempozyuma İKÇÜ olarak ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Rektör Prof. Dr. Köse’nin şehir dışı programı nedeniyle katılamadığı bu buluşmaya selam ve saygılarını ilettiğini aktardı. “İzmir ve Ege Denizi Limanları” buluşmasının, 2022 yılında yapılan ve üç cilt halinde kitap olarak da yayımlanan ‘Çakabey'den Günümüze İzmir’ Sempozyumunun, İzmir çalışmaları açısından devam niteliği taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Akbaş, “Öncelikle Türk Deniz Ticareti çok önemli bir konu. Dünyada yaşanan gelişmelerle bu konunun ne kadar önemli olduğunu hepimizi çok yakından takip ediyoruz. COVID-19 pandemisinden sonra deniz ticaretinin insan varlığının sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi açısından ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Orta Asya'nın bozkırlarından tepelerinden Anadolu'ya gelmemizle beraber üç tarafımızın denizlerle çevrili olması, hem savunma noktasında hem de ticaret açısından denizin ülkemiz için ne kadar değerli olduğunu ortaya koyuyor. Burada İzmir ve Ege konusu ayrıca bir önem arz ediyor. Adalar meselesinden sonra belki hem savunma hem de ticaret açısından özellikle önümüzdeki zamanlarda daha sıkça duyacağımız önemli konular. Bu sempozyumumuzun, bilinmeyenlerinin ortaya çıkarılmasında, alana pratik olarak aktarılması noktasında siyasetçilerimiz, iktisatçılarımız, tarihçilerimiz, hukukçularımız açısından da çok değerli veriler sunacağından şüphem yok. Bildirileri ile bu sempozyumu zenginleştiren katılımcılarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Düzenlenme kurulunda emeği geçen tarih bölümü hocalarımız başta olmak üzere Türk Tarih Kurumu, Deniz Ticaret Odamız ve diğer paydaşlarımıza şükranlarımı sunmak istiyorum. Başarılı bir sempozyum olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç da uluslararası kongre ve sempozyum düzenlemenin oldukça büyük bir sorumluluk üstlenmek anlamına geldiğini kaydederek İKÇÜ’nün 13’sünü üstlendiği sempozyumda oldukça başarılı bir organizasyon yürüttüğünü aktardı. Emekli Oramiral Ataç, “İzmir'e ayak bastığımız ilk andan itibaren güler yüzle karşılayan tüm hocalarımıza teşekkürlerimi iletiyorum. Son derece başarılı bir organizasyon. Bu organizasyonun bir sonrasına biz Piri Reis Üniversitesi olarak talibiz. Bünyemizde Türk Denizcilik Tarihi Araştırma Merkezi kurduk. Denizcilik alanının her yönünde faaliyet göstermeye çalışıyoruz. Stratejik alanda yapılan bu önemli sempozyumu müesseseleştirmek ve gelecek kuşaklara taşımak istiyoruz. Aranızda bulunmuş olmaktan Sizleri tanımış olmaktan gurur duyuyorum. Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum” diye konuştu. İzmir'in Ticari Kimliği Akdeniz Dünyasının Şekillenmesinde Kilit Önem Sahip 2009 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen bu sempozyum serisinin Türk denizcilik tarihinin akademik dünyada daha görünür hale gelmesini sağlayan bir platform oluşturduğuna dikkat çeken TTK Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, denizcilik tarihi üzerine çalışan araştırmacılar için kalıcı ve verimli bir alan sunması nedeniyle bu yıl ki ev sahipliği için İKÇÜ’ye teşekkür etti. Doç. Dr. Pustu, “Türklerin denizle kurduğu ilişki Orta Asya'dan sonra Hazar'a, Karadeniz'e, Ege'ye, Akdeniz'e ve hatta Hint ve Atlas Okyanusuna uzanan çok katmanlı bir serüvendir. Öte yandan İzmir'in ticari kimliği yalnız Anadolu'nun değil aynı zamanda Akdeniz dünyasının şekillenmesinde kilit bir rol oynamıştır. Bilindiği üzere İzmir deniz ticareti bakımından tarih boyunca Doğu Akdeniz'in en stratejik liman kentlerinden biri olmuştur. Bir medeniyetin yönünü tayin eden unsurlardan biri de onun denize ve denizcilik kültürüne bakışıdır. Bu bakımdan Denizcilik Tarihimizin tarih yazımında tam anlamıyla hak ettiği yeri bulamamış bir alan olarak dikkat çektiğini söyleyebiliriz. Bu serüvenin belgelenmesi, tartışılması ve arşivlenmesi TTK olarak asli vazifelerimizden bir tanesidir. Bu anlamda Türk denizcilik tarihine dair her katkıyı yalnızca bir akademik üretim değil, aynı zamanda milli hafızamıza eklenen bir iz olarak görmekteyiz. Bugün burada sunulacak bildiriler ve yapılacak tartışmalar da gelecekte bu alanda girişilecek yeni çalışmalara ilham kaynağı olacak araştırmacıların yolunu aydınlatacaktır” şeklinde konuştu. Türkiye Ulaşımın Her Modunda Lojistik Bir Üst Olmaya Adaydır İMEAK DTO İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, denizlere hâkim olan devletlerin milli güçlerinin en önemli unsurlarından birine sahip olduğunu kaydettiği konuşmasında, günümüzde dünya yük taşımacılığının yüzde 86'sının deniz yoluyla yapılması sebebiyle de küresel ekonomide kilit rolü üstlendiğini aktardı. Deniz gücünün askeri unsuru deniz kuvvetleri, sivil unsuru da ticaret gemileri, limanlar, tersaneler, balıkçılar gibi denizcilikle uğraşan tüm unsurlar olduğunu söyleyen Öztürk, “Dünya ticaretinde Pandemi döneminde küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar yine hemen yanı başımızdaki Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından, Ortadoğu'da İsrail-Filistin çatışması ile doruğa çıkan jeopolitik istikrarsızlıklar dünya genelinde ülkeler için deniz taşımacılığının ve liman altyapılarının ne kadar önem arz ettiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Üç kıtayı birbirine bağlayan önemli jeostratejik ve jeopolitik konumuyla ülkemiz aslında sadece deniz taşımacılığı sektörü açısından değil ulaşımın her modunda lojistik bir üst olmaya adaydır. Ülkemizin lojistik ağları kara ve deniz ve hava yollarının entegrasyonu ile büyük bir sinerji yaratmaktadır. Bu entegrasyon uluslararası ticaretin hızla ve etkin bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktadır. İzmir özelinde konuşmak gerekirse çevresinde yer alan ve dünya mirası olarak isimlendirilen Efes, Bergama, Teos, Milet, Aspendos gibi birçok antik şehir çok parlak dönemler geçirmelerine rağmen içlerinde sadece İzmir kalmıştır. Önümüzdeki yıllarda Ege Bölgesi'nde artan yük hacmini karşılayabilecek TCDD İzmir Limanı'nın yarım kalan yatırımlarının tamamlanması büyük önem arz etmektedir. Gemi inşa sanayinden deniz taşımacılığına ve liman işletmeciliğine her alanda Türkiye'nin deniz ülkeleri arasında hak ettiği yeri yere ulaşması için üzerimize düşen görevleri azimle yerine getirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı Ortak Amacımız Ülkemize Hizmet Etmek İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, genç bir üniversitenin genç bir fakültesi olarak ulusal ve uluslararası iş birliklerine, yurt içi ve yurt dışı bilimsel çalışmalara gösterdikleri hassasiyete dikkati çektiği konuşmasında, tarih bölümünün bu bağlamda ön ayak olduğu buluşma ve etkinliklerle alanına değerli katkılar sunma hedefinde olduğunu ifade etti. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Bildiğiniz üzere üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsa hizmet olmak üzere üç temel misyonu var. Bilim dünyası olarak amacımız aslında ülkemize hizmet etmek. 11 bölümümüzün tamamı bu tarz etkinliklerle, güncel çalışmalarla, iştiraklerle, ortaklıklarla temayüz etmiş durumda. Bu sempozyumda bu etkinliklerden bir tanesi ve elimizden geldiğince bu tarz etkinliklere aktif olarak destek olmaya çalışıyoruz. Sağ olsun Mikail Hoca gerçekten muazzam bir gayret gösterdi. Ne mutlu bizlere ki siz değerli katılımcılarımız birbirinden güçlü 41 bildiriyle bize destek oldunuz. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. İKÇÜ’de Ağırlamak Büyük Onur İngiltere'den, Cezayir'den, Arnavutluk'tan araştırmacıların yer aldığı sempozyuma 41 bildirinin sunulduğu bilgisini veren düzenleme kurulundan Prof. Dr. Mikail Acıpınar da “İlki 7 Mayıs 2009 tarihinde İzmir’de gerçekleştirilen ve bu tarihten itibaren geleneksel hale gelen Türk Deniz Ticareti Sempozyumu’nun on üçüncüsünü üniversitemiz ev sahipliğinde yine İzmir’de düzenlemekten ve sizleri aramızda görmekten duyduğum mutluluğu paylaşmak isterim. İki gün boyunca iki farklı salonda paralel oturumlar halinde devam edecek sempozyumda Türkçe ve İngilizce sunulacak olan toplam 41 bildiri yer almaktadır. Sempozyumuz 16 Mayıs 2025 Cuma günü öğleden sonra yapılacak olan kapanış ve değerlendirme oturumu ile son bulacaktır. 17 Mayıs Cumartesi günü ise Sığacık gezisi düzenlenecektir. İlk olarak, sempozyumun düzenlenmesinde büyük katkıları bulunan Türk Tarih Kurumu ve saygıdeğer başkanına, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve değerli başkanına şükranlarımı arz ederim. Yine sempozyum çalışmalarının başladığı ilk günden itibaren desteklerini esirgemeyen sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve çok kıymetli Rektör Yardımcımız Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Şaban Doğan hocalarıma, emeği geçen tüm meslektaşlarıma ve bilhassa Prof. Dr. Akın Ersoy hocama müteşekkirim. Organizasyonun hazırlık aşamasından lojistiğe emek veren tüm personelimize hassaten teşekkür etmek isterim” ifadesini kullandı. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Ak İlk Oturumda Sempozyumda selamlama konuşmalarının ardından YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak’ın moderatörlüğünde yapılan ‘İzmir ve Ege Adalarında Konsolosluklar’ başlığındaki ilk oturuma geçildi. Oturuma, 18. yüzyılda İzmir Konsolosluğunun "Tüccar Tercümanları" sunumuyla Prof. Dr. Mehmet Demiryürek, ‘Venedik Konsolosluk Kayıtlarının Osmanlı Deniz Ticareti Tarihi Araştırmalarındaki Önemi: İzmir Konsolosluğu Örneği’ sunumuyla Doç. Dr. Özgür Oral, ‘XVIII. yüzyılda İzmir'de Görev Yapan Bir Ceneviz Konsolosunun Şehir Hakkındaki Gözlemleri ve Tespitleri’ sunumuyla Doç. Dr. Selim Parlaz, ‘Napoli Krallığı'nın İzmir ve Ege Adalarındaki Konsolosluk Ağı’ sunumuyla Uzm. Dr. Muhammed Özler katkı sundu. Sempozyum, konuk protokole hediye takdim edilmesi ve sergi açılışıyla devam etti.
- 
                              
                                
                                9 kez okunduTercihlerde de "Farkında ve Farklı"Lisans bölümleri ve ön lisans programları tamamen dolan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) bu yıl da öğrencilerin gözdesi oldu. ‘Farkındayız Farklıyız’ sloganıyla Türkiye’nin dört bir yanından öğrencinin tercih ettiği İKÇÜ, 48 lisans ve 5 ön lisans programına yerleşen toplamda 2749 yeni öğrenciyi bünyesine katarak ailesini büyüttü. İlk Kez Öğrenci Alanlar Güçlü akademik kadrosu ile araştırma üniversitesi olma yolunda emin adımlarla ilerleyen İKÇÜ’de bu yıl 3 yeni lisans programı eğitim hayatına ilk öğrencileri ile başladı. YÖK’ün desteklediği dijitalleşmeyi önceleyen, istihdama duyarlı programlara yönelik çalışmaları kapsamında; Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesinden Bilgi Güvenliği Teknolojisi, yüzde yüz İngilizce eğitim verecek Turizm ve Gastronomi Yönetimleri, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde açılan Veri Bilimi ve Analitiği bölümleri yüksek puanlarla tercih sıralamasında yer aldı. Öğrencilerin İKÇÜ’ye gösterdiği ilgiden dolayı son derece mutlu olduklarını söyleyen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Üniversitemizin doluluk oranının yüzde 100 olarak gerçekleşmesi hem üniversitemizin sunduğu eğitim kalitesinin hem de öğrenci ve ailelerin duyduğu güvenin bir göstergesidir. Türkiye’nin ulusal yükseköğretim hedefleri doğrultusunda güncel teknolojik altyapıyla eğitim kalitesini her yıl daha da yükselterek daha donanımlı, sektördeki rekabetten daha az etkilenen her zaman tercih edilen İKÇÜ’lüleri geleceğe hazırlamayı kendimize en büyük görev olarak görüyoruz. YKS yerleştirme sonuçlarının tüm öğrencilerimiz, aileleri ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Üniversitemize yerleşen ailemizin bir parçası olan gençlerimize başarılı bir üniversite hayatı temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Kayıt İşlemleri Elektronik Ortamda ya da Yüz Yüze İKÇÜ’ye yerleşen öğrencilerin kayıt işlemleri tüm programlar için üniversiteye gelmeden E-Devlet şifresiyle elektronik ortamda 01-03 Eylül 2025 tarihleri arasında yapılacak ve adaylardan herhangi bir belge istenmeyecek. E-kayıt sistemiyle kayıt yapamayan adaylar ise 01-05 Eylül 2025 tarihleri arasında fakültelerin ilan ettiği günlerde bizzat gelerek kayıt olabilecek.
- 
                              
                                
                                 8 kez okundu 8 kez okunduGeleceğin Şefleri İKÇÜ’de Yetişiyorİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü tarafından “Şeker Hamuru Pasta Sergisi” düzenlendi İKÇÜ Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerinin şeker hamurundan yaptıkları birbirinden özel pastalar, Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu Fuaye Alanında sergilendi. Serginin açılışına İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut ile Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tansel Tanrıkul, Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Akbaba ile akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Öğrenciler tarafından hazırlanan ürünleri çok başarılı bulduğunu ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, geleceğin şeflerinin İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nde yetiştiğini belirtti. Düzenlenen serginin, İKÇÜ’lü gastronomi öğrencilerinin yetenekli ve başarılı olduklarını, teorik ve uygulamalı eğitimleri çok iyi özümsediklerini ve aldıkları eğitimle gastronomi sektörüne yenilikçi bir bakış açısı kazandırmak üzere hazırlandıklarını gösterdiğini dile getiren Prof. Dr. Akbaş, serginin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti. Estetik ve Yaratıcılık Açısından Hünerlerini Segilediler İKÇÜ Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerinin pasta tasarımı konusunda gelişmelerinin amaçlandığını söyledi ve kendi el emekleriyle hazırlamış oldukları şeker hamuru pastalarının yer aldığı serginin de bunun çıktılarından olduğunu belirtti. Gastronominin ülkemizde gittikçe önemli hale geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Güler, İKÇÜ’de öğrencilere hem Türk mutfağı hem de dünya mutfağı ürünlerinin hazırlanmasına yönelik bir eğitim verdiklerini dile getirdi. Pasta tasarımında estetik bakış açısının önemine değinen Prof. Dr. Güler, öğrencilerin bu konuda kabiliyetli olduklarını vurgulayarak, fakülte olarak onların gelişimlerini desteklediklerini ifade etti. Öğrenciler Yeteneklerini Sergiledi Öğrencilerin aldıkları uygulamalı eğitim neticesinde bu tür sergilerin ortaya çıktığını belirten Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Akbaba, şeker hamuru pasta sergisinin öğrencilerin yeteneklerini sergiledikleri bir alan olduğunu söyleyerek, bu tarz sergilerin diğer öğrenciler için de ilham kaynağı olduğuna vurgu yaptı. Şeflerden Aldıkları Destekle Kendi Tasarımlarını Yaptılar Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Arş. Gör. Bükre Aslan ise, öğrencilerin sektördeki şeflerden aldığı eğitimlerle ve kendi çabaları ile bu pastaları yaptıklarını dile getirdi. Arş. Gör. Bükre Aslan, “Öğrencilerimizin hem deneyim kazanmaları hem de figür yapımını öğrenmeleri için güzel bir fırsat oldu. Katılan tüm öğrencilerimize teşekkür ederiz” dedi. Açılışın ardından İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut ile Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, stantları tek tek dolaşarak öğrencilerin tasarımlarını inceledi.
- 
                              
                                
                                8 kez okunduİKÇÜ’de Ramazan “Birlikte” Güzelİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ailesi on bir ayın sultanı Ramazan ayı dolayısıyla düzenlenen iftar yemeğinde bir araya geldi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğini yaptığı iftar yemeğine, kurucu Rektör Prof. Dr. Galip Akhan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar, enstitü ve yüksekokul müdürleri, akademik ve idari birimlerde görev yapan akademik ve idari personel aileleri ile iştirak etti. Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ile Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığının gelenekselleşen iftar programında, İKÇÜ ailesine seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, bir Ramazan-ı Şerif’i daha bir arada karşılamaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Kalpleri arındıran, rahmet ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı bir mana iklimi olan ramazanın önemine vurgu yapan Prof. Dr. Köse, “Cenâb-ı Hakk’ın lûtfuyla Ramazân-ı Şerîf’e eriştik. Bu bereketli günlerden fazlasıyla istifade etmeyi temenni ediyorum. Aynı zamanda Kur’ân ayı olan Ramazan’da, duyguların da oruca iştiraki gerekir. Hz. Peygamber (sav) “Nice oruç tutanlar vardır ki oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur.” buyurur. Aslolan Ramazân-ı Şerîf’i bütün hayatımıza teşmil edebilmektir. On bir ayın sultanında, siz değerli mesai arkadaşlarım ve çok değerli ailelerinin teşrifleriyle birlikte iftar yapmaktan büyük mutluluk duyuyorum. İftar programımıza katılım gösterdiğinizden dolayı tekrar hepinize teşekkür ediyorum. Bu bereketli günlerin tüm insanlık için barışa, huzura ve refaha vesile olmasını; yapılan tüm ibadetlerin kabul olmasını temenni ediyorum” diye konuştu. İftar programı çekilen hatıra fotoğraflarıyla son buldu.
- 
                              
                                
                                 8 kez okundu 8 kez okunduKariyer Zirvesi’25’in Onur Konuğu Milletvekili Dr. KasapoğluT.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programının (ÜNİDES) 3’üncü döneminde hibe almaya hak kazanan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kariyer Topluluğunca Kariyer Zirvesi’25 düzenlendi. Proje kapsamında düzenlenen zirvenin açılış törenine, İzmir Milletvekili ve önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürü Murat Eskici, Dekanlar, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Doç. Dr. Mustafa Yalçın, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Kariyer Topluluğu Akademik Danışmanı Öğr. Gör. Muhammed Musab Aslan, Topluluk Başkanı Busenaz Çitlenbik, akademisyenler, iş dünyası temsilcileri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Kariyerinizi Ne Kadar Başarılı Yönetirseniz O Kadar Güçlü Lider Olursunuz Kariyer Zirvesi’25’te İKÇÜ’lü öğrencilerle bir söyleşi gerçekleştirerek öğrencilerden gelen soruları yanıtlayan Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, “İKÇÜ Kariyer Topluluğunun bir misafiri olarak sizlerin bir arkadaşı abisi olarak İzmir'in bir milletvekili olarak önceki spor bakanı olarak aranızda olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum” diyerek sözlerine başladı. Kariyer yolculuğunun inişli çıkışlı yapısına dikkat çeken İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İnsanı başarıya götüren pek çok özellik olduğunu kendisi açısından en önemli özelliğin inanmışlık olduğunu belirtti. Dr. Kasapoğlu, “Kariyer asla düz bir çizgi değil. Zaman zaman durumlardan etkilendiğimiz, zaman zaman başarısızlıkla, başarıyla sınandığımız bir hayat yolculuğu. Sadece dün değil, bugün değil, yarın da değil. Hayatın bütünü. Ne kadar çok engelle karşılaşır ve onları devirirseniz yürüyüşünüz o kadar güçlenir. Hayata geliş amacımızı iyi sorgulamamız lazım. Hayatta eğlenmek için mi varız? Haz odaklı bir yaşam anlayışı mı? İnanç odaklı mı? Başarı odaklı mı? Üretim odaklı mı? Hayat yolculuğunuzu bu anlamdaki düşünceleriniz ve hedefleriniz belirliyor. Hayatı bir meslek ideali olarak görmemek lazım. Önceden pozisyon odaklı, biraz daha meslek odaklı, biraz daha bordro odaklı gören bir anlayış vardı. Ama görüyorum ki gençler artık sadece bir üniversite bitirip sonraki çalışma süreçlerinden ibaret değil, hayatı anlamlandırma yolculuğundan ibaret görüyorlar. Ben çok aktif bir öğrenciydim. Hep faaliyetlere ve etkinlikler ile geçen öğrencilik sürecim oldu. Ben o süreçlerin bizlere çok şey kattığını ve eğittiğini düşünüyorum. Sizler de bu tür faaliyetler içerisinde olan gençler olarak bir duyarlılığınız var ve bu duyarlılığını kaybetmeyin. Motivasyonunuz başka yönlere kayabilir ancak sorumluluk anlayışınızı kaybetmemeniz çok önemli. İnanmışlık çok önemli, bir yola baş koyan insan özveri ile çalışır. Kendini geliştirme noktasında zaman harcar. Ben bir genç arkadaşımda bunu gördüğüm zaman bu arkadaş bir yerlere gelir diyorum. Pek çok özellik var insanı başarılı kılan ama bence en önemlisi inanmak ve vazgeçmemek. Hayat sadece güzel günlerden ibaret değil biz her koşulda güçlü olmalıyız. Her koşulda aklıselim olmalıyız ve insanı özelliklerimizi kaybetmemeliyiz” dedi. Katılımcılık Her Daim İlkeniz Olsun Farklı bakış açılarının zenginlik olduğun ifade eden İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Avrupa'nın en genç nüfusunu bünyesinde barındıran Türkiye’nin gençlik ve spor bakanlığı olarak gençlerin farklılıklarını, bakış açılarını bir zenginlik olarak görüp herkesi kucaklayan bir yapıyla hareket ettiklerini kaydetti. Milletvekili Dr. Kasapoğlu, “Dünyada milyarlarca insanın farklı kültürlere, farklı inançlara sahip olması gayet doğal. Aynı şekilde bulunduğumuz coğrafyada da, bulunduğumuz bölgede de, ilde de, okulda da hepimizin farklılıkları var. Hepimizin farklı bakış açısı olabilir. Ancak bu farklılıklara rağmen birbirimizi tanımakla, birbirimizi anlamakla birlikte hareket etmekle sorumluyuz. Türkiye dünyanın en genç nüfuslarından birine sahip. Nüfusun artış hızı azalıyor ama hala biz genç nüfus olarak Avrupa'nın en genç nüfusuyuz. Dolayısıyla gençlerin farklı yaşam tarzları bizim zenginliğimiz. Katılımcılık bizim için çok önemli. Katılımcılığı biz süreç olarak görüyoruz. Biz farklılıkları zenginlik olarak görüp gençlerimizi kucaklama anlayışıyla artık hareket ettik. Katılımcılık gençlerimizi bu süreçlere katma noktasında bizim en önemli ilkelerimizden biriydi. Katılımcılık sizin de kariyer topluluğu olarak bir ilkeniz olsun” ifadelerini kullandı. Gençler Neredeyse Biz Oradayız Gençlerden Genç Ofis, ÜNİDES gibi projelere sahip çıkmalarını isteyen Dr. Kasapoğlu, girişimciliğin kariyer planlamasında önemli konumuna dikkat çekti. Dr. Kasapoğlu, “Gençlik ve Spor Bakanlığı 2011’de kuruldu ve gençlerin bakanlığı oldu. Bakanlık ile ilişkileri iyi tesis edin. Bakanlığın imkânlarını kullanmaktan geri durmayın. Bakanlığın her tesisine kendi malınız gibi sahip çıkın. ÜNİDES’e sizlerin sahip çıkması lazım. Proje desteklerine başvurun. Ben İzmir’deyim milletvekiliniz olarak. İzmir’deki ofisimize her zaman gelebilirsiniz beni davet ederseniz ben gelebilirim oturup konuşalım dostluğumuzu pekiştirelim. Gençler neredeyse biz oradayız. Buradaki genç ofisi görmedim, daha aktif kullanmak için talepleriniz varsa değerlendirelim. Biz bu yolu birlikte yürüyeceğiz. İKÇÜ en önemli üniversitelerinden biri. ÜNİDES gibi imkanları çok önemli bunu değerlendirin. Çalışmalarınızın hiçbiri boşa gitmez. Şartları zorlayın. İstanbul’un en merkezi yerinde okudum, böyle bir salonumuz yoktu. 90’lı yıllardan bahsediyorum 100 yıl öncesi değil. O zaman ki şartlarımızla bir çaba ortaya koyduk ve o çabalar meyvesini vererek kariyer hayatıma tecrübe ve bilgi olarak geri döndü. Vazgeçmemek, bir ekip olmak önemli. Kariyer yolculuğu bence bir rotadır. Ama rotayı yöneten de sizsiniz. Rotayı ne kadar iyi yönetirseniz o kadar iyi lider olursunuz. Girişimci ruh statüko konusunda size destek olur. Girişimcilik bir kariyer yaklaşımıdır. Başarı hikayelerinden ziyade başarısızlık hikayelerini incelmememiz lazım. Oradan daha önemli ipuçları elde edebiliriz. Başkalarının tecrübelerini kendimiz yaşamadan öğrenmek çok önemli. Tecrübe aktarımı bu konuda çok önemli” şeklinde konuştu. Spor Hayatınızın Parçası Olmalı Kendisine yöneltilen özeleştiri sorusuna cevap olarak zaman yönetiminin önemine dikkat çeken DR. Kasapoğlu, gençlerden sporu bir yaşam tarzı olarak benimsemeleri tavsiyesinde bulundu. Milletvekili Dr. Kasapoğlu, “Kendime has özeleştirelim var onları paylaşmam ama şunları söyleyebilirim; zaman en önemli sermaye. Zaman yönetimi bence çok kıymetli. Günümüz dünyasında pek çok faydalı şey gibi sanal bağımlılıklar var. Bunlar zamanın yönetimini engelliyor. Geçen zamana bakınca çok faydalı işler yaptık. Spor benim için hep önemliydi. Bakanlık dönemimizde olimpiyat tarihinin Türkiye açısından en önemli dönemini geçirdik. Tokyo Türkiye için ilklerin oyunlarıdır Mete Gazoz gibi. Sporla ilgili bir arkadaşınızım. Spora ilgim devam ediyor. Spor hayatınızın parçası olmalı, 24 saat içinde yer ayrılmalı. Gündelik hayatta yemek ve içmek gibi spora da vakit ayrılması gerek. Spor boş vakit işi değil. Sporun da her şey gibi vakti olmalı. Sporu hayatınızın bir parçası yapın. Bunun için bizden imkân isteyene oluşturalım. Yeter ki spora vakit ayırın” ifadelerini aktardı. Bu Vizyoner Programın Öncülerinden Biriyiz Zirvenin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, üniversitelerin öğrencilerinin gelecek vizyonuna sağladığı katkılara dikkat çekerek; toplum ve devlet arasında köprü kurma misyonunu üstlenen ÜNİDES ile ortak paydada vizyoner çalışmalara imza attıklarını kaydetti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Üniversiteler sadece gençlerin akademik gelişimlerini, mesleki yeterlilik kazanmasını değil, aynı zamanda etik değerlerle donanmasını ve toplumsal anlamda iyi yetişmesini sağlayan kurumlardır. Üniversitelerin farklı görüşlere saygı duymayı, gençlerin çoğulculuğu içselleştirmiş bireyler haline gelmelerini sağlama görevleri de vardır. Eleştirel düşünme, özgüven, sosyal sorumluluk ve liderlik gibi beceriler de yine formel eğitimin yanında aktarılması gereken hususlardır. Üniversitelerin aktardığı bu nitelikler, bireyin topluma olan katkısını artırır. Zaten Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) ile Gençlik ve Spor Bakanlığımız da aslında bu konuda bizlere destek sunmayı amaçlıyor. Toplum ve devlet arasında köprü kurma misyonunu üstlenen ÜNİDES, üniversitelerin bilgi üretme kapasitesini toplumsal faydaya dönüştürmeyi amaçlayan yenilikçi bir platform ve biz de üniversite olarak bu vizyoner programın öncülerinden biriyiz. Zaten her zaman ifade ettiğimiz misyonumuz çerçevesinde akademik birikimimizi şehirle, bölgeyle ve kamu kurumlarıyla stratejik iş birlikleri temelinde buluşturmak amacını bu konuda da yerine getirmeye çalışıyoruz” diye konuştu. Bilgiyle Toplumu Dönüştüren Bir Aktör Rolü Üstlenmeyi Sürdüreceğiz İzmir’in stratejik gelişimine akademik anlamda sundukları katkılara dikkat çeken Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’nün bilgiyle toplumu dönüştüren projeleri gençlerle birlikte hayata geçirmeye devam edeceklerini aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “İzmir’in stratejik gelişimine akademik katkı sunma amacıyla İKÇÜ, ÜNİDES iş birliği çerçevesinde hem öğrenci hem de akademisyen düzeyinde saha temelli projelere öncülük etmeye devam edeceğiz. Misyonumuz doğrultusunda yalnızca bilgi üreten değil, aynı zamanda bilgiyle toplumu dönüştüren bir aktör rolü üstlenmeyi sürdüreceğiz. ÜNİDES ile kurduğumuz bu güçlü bağ kamu yararına çalışan, toplumla entegre bir yükseköğretim kurumu olma hedefimize de somut katkılar sunmaktadır. Bu kapsamda üniversitemiz Kariyer Topluluğu, ÜNİDES Projesi kapsamında bu Kariyer Zirvesi’ni düzenliyor. Zirvede; kamu, özel sektör ve girişimcilik dünyasından uzmanlar öğrencilerle buluşacak; ilham verici konuşmalar ile kariyer farkındalığının artırılacağını umuyorum. Gerçekleştirilecek olan gerçek mülakat ile istihdam ve iş imkânı sağlanacaktır. Etkinliğimiz, fakülteler arası etkileşimi güçlendirmenin yanı sıra akademi-sektör iş birliğine de katkı sağlayacaktır. Etkinlik kapsamında ağırlıklı olarak üniversitemizin lisans öğrencileri, çevre üniversitelerden öğrenci toplulukları ve mezunlar bu zirvenin hedef kitlesi. Ben bu buluşmanın öğrencilerimize önemli katkılarda bulunacağına inanıyor, başta bu projeye büyük emek veren Sayın Bakanımız Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu olmak üzere emeği geçenlere kalbi şükranlarımı sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Sosyal Sorumluluk Üstlenen Bireyler Olmayı Hedefliyoruz Topluluk Başkanı Busenaz Çitlenbik, iş dünyası temsilcileri ile öğrencilerin bir araya gelmesinin önemini vurguladığı konuşmasında üniversiteyi sadece dersler ile geçirmenin yeterli olmadığının farkında olarak projeler ürettiklerini söyledi. Çitlenbik, “Öncelikle, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kariyer Topluluğu olarak bu anlamlı günde bizlerle olduğunuz için hepinize gönülden teşekkür ediyorum. Bizler Kariyer Topluluğu olarak, üniversite yıllarını yalnızca derslerle sınırlı bırakmadan; sektörlerle temas kuran, kendini geliştiren, sosyal sorumluluk üstlenen bireyler olmayı hedefliyoruz. Bu anlamda, bugün burada bulunan iş dünyasının değerli temsilcileri ve konuşmacılarımıza teşekkür etmek istiyorum. Onların yol göstericiliği, biz gençlerin geleceğine yön veriyor. Bizlere ilham vermek üzere bulunan, gençliğin en güçlü destekçilerinden biri olan Sayın Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na en derin şükranlarımı sunmak istiyorum. Sayın Bakanım, gençlere inancınız, yanımızda duruşunuz ve bugün burada bulunarak bizlere gösterdiğiniz yakın ilgi, bizim için yalnızca bir destek değil; aynı zamanda bir motivasyon kaynağı, bir güç kaynağıdır. Bugün sizi aramızda görmek, bizler için büyük bir mutluluk ve onur” dedi ve Başta Rektör Köse olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür etti. Söyleşi sonunda İzmir Milletvekili ve önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu beraberindeki protokol, ÜNİDES kapsamında destek alan İKÇÜ’lü topluluk stantlarının yer aldığı fuaye alanını ziyaret ederek projelerini dinledi, öğrencilerle fotoğraf çektirdi.
- 
                              
                                
                                 8 kez okundu 8 kez okunduFestivalin En Çalışkanlarına Teşekkürİlki düzenlenen İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Film Festivalinin organizasyonunda özveriyle görev yapan Medya ve İletişim Bölümü öğrencileri teşekkür belgesiyle ödüllendirildi. Rektörlük Senato Salonunda düzenlenen belge takdim törenine Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan, İKÇÜ Haber Ajansı Haber Koordinatörü Öğr. Gör. Seyit Köse katıldı. Bu Başarı İle Çıtayı Yükselttik Planlanmadan uygulanmasına kadar festival boyunca yapmış oldukları özverili çalışmalarından dolayı tüm ekibe teşekkür eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, ilki düzenlenen festivalin oldukça başarılı geçtiğini söyledi. İKÇÜ’nün kentin kültürel yaşamını zenginleştiren, kentin kültür iklimini özümseyen yapısına dikkat çeken Prof. Dr. Bulduklu, “Başlarken festivalimizi İzmir’in iki yakasını birleştiren festival diye özetlemiştik. Bu açıdan gösterimleriyle kentin tüm bölgelerine ulaşmayı hedefleyen, kentle iç içe bir festival organize ettik. İKÇÜ’lü genç medya iletişimcilerimizin tüm salonları özveriyle sahiplendiği bir organizasyona şahit olduk. Öğrencilerimiz hem İKÇÜ’nün kurumsallığına katkıda bulunurken hem de kendi alanlarıyla ilgili sinema sektörünün iç dinamiği olan tecrübeli isimleriyle birebir iletişime geçmesi mesleki geleceklerine önemli bir artı olarak katkı sağladı. Her birinizin adanmışlığınızı, sıkı çalışmanızı dört gün boyunca sergilediğiniz ekip ruhunu hocalarınız olarak yakından gördük. Festival ertesi paydaşlarımızdan gelen geri bildirimler bizleri çok mutlu etti. Bu başarı ile içıtayı yükselttik. Bir araya gelmek bir başlangıçtır, bir arada kalmak ilerlemedir ve birlikte çalışmak başarıdır. Ekip olarak gösterdiğiniz üstün performans, özveri için teşekkür ederiz” diye konuştu. Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun ardından söz alan Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan da öğrencilerin festival organizasyonunda gösterdikleri başarılı performanstan duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Konuşmaların ardından öğrencilere teşekkür belgeleri takdim edildi.
- 
                              
                                
                                7 kez okunduİKÇÜ’den Engelsiz Eğitim Çağrısı“3 Aralık Dünya Engelliler Günü” etkinlikleri çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü ortaklığında bir konferans düzenlendi. Engelsiz Üniversite Koordinatörü Doç. Dr. Melike Tekindal’ın ev sahipliğinde, engellilik odağında üniversite öğrencilerine yönelik hizmet ve uygulamalar ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı uygulamalarının ele alındığı konferansı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü Engelli Hizmetleri Şubesinden Uzm. Psikolog Hale Taşer, bakanlık temsilcileri, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci takip etti. Birbirimizden Farkımız Yok Konferansın başında Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğüne yönelik her katkıyı yönetim olarak öncelediklerinin altını çizen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, öğrenci ve personelinin önünü açan çalışmalara odaklandıklarını ifade etti. Prof. Dr. Akbaş, “Koordinatörlüğümüz ve SKS Daire Başkanlığımızla öğrencilerimizin eğitim faaliyetlerinin yanında sosyal, kişisel ve mesleki gelişimlerini destekleyen kampüsteki tüm olanaklara erişimlerini sağlamak için koordineli olarak çalışmalar planlıyoruz. Bu konuda öğrencilerimizden aldığımız geri dönüşlerin de ışığında çözümler üretmeye özen gösteriyoruz. Unutmamak gerekiyor ki aslında hiçbirimiz bir saniye sonra ne olacağımızdan emin değiliz. Hepimiz bu noktada birer engelli adayıyız. İnsan olarak hepimiz biriz, sahip olduğumuz özellikler ile eşitiz. Birbirimizden farkımız yok. Engelli olan, engelli olmayan şeklinde bir ayrım söz konusu değil” dedi. Üzerimize Düşenin En İyisini Yapmaya Çalışıyoruz Ulusal ve uluslararası engelli politikaları bakımından sağlık, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda iyileştirilmelerinin sağlanması açısından önemli mesafeler alındığını ifade eden Prof. Dr. Akbaş, toplumsal farkındalık seviyesinin arttırılması açısından alınacak daha çok yol olduğunu söyledi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbaş, “Engellilerin toplumla bütünleşme talepleri toplumun diğer kesimleri tarafından görünür hale gelse de farkındalık seviyesinin artırılması, engelli bireylere doğru bir bakış açısı ve algı geliştirebilmesi için elimizden gelenin daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Biz de kurum olarak üzerimize düşenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bu sebeple çalışmalarımızı her zaman destekleyen, önümüzü açan çözümler sunan Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Köse’ye, Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğüne, bölümlerimizdeki engelsiz üniversite temsilcilerimize, çalışmalarımıza katkı sunan tüm öğrenci ve personelimize şükranlarımı sunmak istiyorum” diye konuştu. Tüm Çabamız Engelsiz Bir Eğitim Öğretim Ortamı Sağlamak Programda, “Özel Gereksinimli Öğrencilere Yönelik Uygulama ve Hizmetler” başlığıyla katılımcıları bilgilendiren Engelsiz Üniversite Koordinatörü Doç. Dr. Melike Tekindal, özel gereksinimli bireylerin yaşamlarını kolaylaştırmanın ve fırsat eşitliği sunmanın sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir görev olduğunu aktardı. Dünyanın her yerinde eğitime, bilgiye, kültür, sanat, spor etkinliklerine ve farklı alanda sunulan diğer hizmetlere her bireyin eşit, erişilebilir ve engelsiz ulaşabildiği yaşam alanları oluşturmanın toplumsal bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Koordinatör Doç. Dr. Tekindal, “Bu anlamlı gün, sadece bir farkındalık günü değil; aynı zamanda engellilik konusunda toplumda daha kapsayıcı bir anlayış oluşturmak ve herkes için eşit İKÇÜ Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü olarak, her bireyin ihtiyaçlarını gözeten, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim ortamı sunmayı görev edindik. Özel gereksinimli öğrencilerimize engelsiz bir eğitim öğretim ortamı sağlamak, sosyal ve kültürel faaliyetlere daha fazla katılımlarını sağlamak için teşvik edici çalışmalar ve projeler geliştiriyoruz. Bugünkü etkinliğimizde, üniversitemizde engellilik odağında yürütülen çalışmaları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının uygulamalarını ve üniversitemizin bu alandaki projelerini paylaşacağız. Amacımız, bu önemli konuya dair farkındalığı artırmak ve üniversite yaşamını daha erişilebilir hale getirecek çözümleri tartışmaktır” dedi. Engelsiz Üniversite Koordinatörü Doç. Dr. Melike Tekindal’ın sunumunun ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü Engelli Hizmetleri Şubesinden Uzm. Psikolog Hale Taşer tarafından “Üniversite Öğrencilerine Yönelik Hizmet ve Uygulamaları ile Özel Gereksinimli üniversite Öğrencilerine Yönelik Hizmet ve Uygulamaları”, SKS Daire Başkanlığı Şube Müdürü Burak Çankal tarafından “Üniversitede Tüm Öğrencilere ve Özel Gereksinimli Öğrencilere Yönelik SKS Uygulama ve Hizmetleri ”, Engelsiz Üniversite Öğrenci Komisyonu Başkanı Eda Korkmaz tarafından “Öğrenci Deneyimleri ” başlıklarında katılımcılar bilgilendirildi. Sunumlarda özel gereksinimli bireylerin sosyal hayata katılımlarında karşılaştıkları zorluklar ile konuya ilişkin yapılan düzenlemeler ele alındı. İKÇÜ özelinde yapılan çalışmalar anlatıldı.
- 
                              
                                
                                 7 kez okundu 7 kez okunduİlk Avrupa Birliği Projesini İKÇÜ ile YapacaklarE-Gastonomi Erasmus+ Konsorsiyum Projesi çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ekibi Filipinler’de temaslarda bulundu. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden (İKÇÜ) E-Gastronomi Proje üyeleri, Erasmus personel hareketliliği kapsamında Filipinler’in başkenti Manila’da bulunan ve dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında yer alan Trinity University of Asia’ya akademik ziyaret gerçekleştirdi. Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, Turizm Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Volkan Altıntaş ve Prof. Dr. Onur Görkem ve Erasmus Program Uzmanı Öğr. Gör. Koray Çelik ile Trinity University of Asia Rektörü Prof. Dr. Gisela Da. Luna, Akademik İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Howell T. Ho, Turizm Fakültesi Dekanı Dr. Fernando V. Trinidad ikili iş birlikleri konusunda görüşmeler yaptı. Türkiye’den Filipinler’e Giden İlk Akademik Heyet Erasmus hareketliliği kapsamında, Güneydoğu Asya’ya ilk defa bir proje aracılığıyla akademik heyet gönderilmesi nedeniyle yapılan törenden önce iki ülke milli marşı okundu. Ardından, Trinity University of Asia Başkanı Dr. Gisela Da. Luna üniversiteleri hakkında bilgiler verdi. Dr. Luna Türkiye’den bir akademik heyeti ilk kez ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve üniversitelerinin ilk kez bir Avrupa Birliği (AB) kaynaklı projede yer almasının önemine değindi. Dr. Luna “Türkiye stratejik konumu ve insan kaynağı açısından büyük bir potansiyele sahip ve özellikle AB projelerindeki tecrübesi bizim için rehber niteliğinde. Bu deneyimin bizi üniversitemize aktarılmasını çok değerli buluyorum. İnanıyorum ki yapacağımız iş birlikleri iki üniversiteye de önemli olanaklar sağlayacak, bilimsel açıdan büyük katkılar sunacaktır” dedi. Uluslararasılaşmaya Büyük Önem Veriyoruz Türk gastronomisi, Türkiye’nin kültürel değerleri, sürdürülebilir turizm, dijitalleşme ve gastronomi konularında kapsamlı sunumlar gerçekleştirilen proje tanıtımı öncesi konuşan Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, turizm gibi bir alanda bir Asya ülkesiyle çalışmanın önemini vurguladı. Üniversitelerin uluslararasılaşmasının akademik, kültürel ve ekonomik açılardan büyük gereklilik olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Bakay: “Uluslararasılaşmaya üniversite olarak büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda öğrenci ve akademisyenlerimizin yurt dışındaki eğitim ve araştırma imkanlarına erişimini sağlamaya yönelik adımlar atıyoruz. Bu programlar farklı kültürler arasında köprüler kurarak bilgi ve deneyim paylaşımını da teşvik ediyor. Erasmus+ fırsatları, HORIZON programı, Capacity Building projeleri ve Marie Skłodowska-Curie Actions (Postdoctoral Fellowships) gibi uluslararası proje başlıklarında bilgileri burada paylaşacağız. Uluslararası ortaklıklar için yol gösterici önerilerde bulunacağız. Yapacağımız anlaşma ile yeni araştırma projelerinin ve teknolojik gelişmelerin önünü açmayı umuyoruz. Bu ziyaret, Türkiye ve Filipinler arasındaki akademik iş birliklerinin güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır” dedi. Üç gün süren akademik program boyunca Trinity University of Asia’dan çok sayıda öğrenci ve akademisyen programlara katılım sağladı. İKÇÜ Akademisyenlerinden Türkiye Manila Büyükelçiliği Ziyareti İKÇÜ heyeti Manila Büyükelçisi Niyazi Evren Akyol’u makamında ziyaret edildi. Büyükelçi Akyol, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin E-Gastronomi Projesi kapsamında Filipinler’de gerçekleştirdiği etkinliklerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Üniversite heyeti, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin selamlarını ileterek proje hakkında detaylı bilgi sundu. Büyükelçi Akyol, bu tür girişimlerin yükseköğretim sistemlerinin uluslararasılaşması açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Ayrıca, Trinity University of Asia heyetine Türkiye’nin jeopolitik konumu, ekonomik, ticari ve kültürel faaliyetleri hakkında bilgi vererek, Türkiye-Filipinler ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Büyükelçi Türk Üniversitelerinin Filipinler’ de gerçekleştireceği her türlü faaliyete sınırsız estek vereceklerini ve Filipinli öğrencilere Türkiye Cumhuriyeti’nin burs sağladığını ifade ederek Filipinli öğrencilerin bu burslara başvurması için gerekli duyuruların yapılmasının önemli olduğunu belirtti.
- 
                              
                                
                                7 kez okunduİKÇÜ’ye “Spor Dostu Kampüs” ÖdülüSpor Dostu Kampüs Ödülleri, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde (RTEÜ) düzenlenen törenle sahiplerini buldu. 83 üniversitenin toplamda 98 kampüsü ile ‘Spor Dostu Kampüs’ ünvanını almak için başvuru yaptığı ödüllerde, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi belirlenen kriterleri başarıyla karşılayarak ‘Spor Dostu’ ünvanını alan 47 üniversite kampüsü arasında yerini aldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Arif Bilgin’in katıldığı törene, İKÇÜ’yü temsilen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş katıldı. İKÇÜ’ye verilen Spor Dostu Kampüs ödülü, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Yılmaz tarafından Prof. Dr. Akbaş’a takdim edildi. Sporun Her Alanında İKÇÜ’yü Temsil Eden Öğrencilerimize Hediyemiz Olsun İKÇÜ Kampüsüne gelen ödül ile ilgili sevincini paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse “Burası Senin Yerin” mottosuyla öğrencilerin beklentilerini yerine getiren bir anlayışla yaptıkları çalışmalarının karşılık görmesinden mutlu olduklarını ifade etti. Biri yarı olimpik olmak üzere iki yüzme havuzu, tenis kortları, basketbol ve voleybol sahaları gibi sportif imkanlar sunmasının yanında, öğrencilerine sosyal ve kültürel alanlarda da katkı sağlayan İKÇÜ’nün daha canlı bir kampüse sahip olması için yönetim olarak çok çalıştıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse: “Burası senin yerin’ derken aslında tüm paydaşlarımızla, öğrencilerimizle İKÇÜ’yü birlikte tasarlayalım, birlikte geliştirelim demek istiyorduk. Yönetim olarak her zaman kampüs alanında yapılan çevre, altyapı ve onarım çalışmalarını yakından takip ederek her geçen gün kendini yenileyen bir kampüs alanı oluşturma çabasında olduk. Bu ödülle birlikte gündemimize İzmir’deki üniversiteler arasında bir ilk olacak, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) onaylı, 4200 kişi seyirci kapasiteli atletizm pistinin yer aldığı stadımızın inşasını tamamlama projesini alıyoruz. Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımızın titizlikle takip ettiği, 1000 seyirci kapasiteli Yarı Olimpik Yüzme Havuzumuz, 1500 seyirci kapasiteli Spor Salonumuzun yanında, halı futbol sahası, basketbol ve voleybol sahalarımızdan faydalanan sporsever gençlerimizin kulüplerimiz çatısında yaptıkları faaliyetleri sonuna kadar desteklemekteyiz. Bu ödül İKÇÜ’yü sporun her alanında temsil eden öğrencilerimize hediye olsun” diye konuştu.
- 
                              
                                
                                7 kez okunduİKÇÜ Tufanından “Direnişe Ses, Umuda Ortak Ol! Çağrısıİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yedi Hilal Öğrenci Topluluğu öğrencileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını ve Filistin halkına karşı uyguladığı insanlık dışı zulmü “Direnişe Ses, Umuda Ortak Ol” temasıyla düzenledikleri basın açıklamasıyla protesto etti. Akademisyenlerin de destek verdiği açıklama öncesi İsrail'in Gazze Şeridi'nde 593 gündür sürdürdüğü saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler için gıyabi cenaze namazını kılındı. İKÇÜ Ana Yerleşkesi Merkez Kütüphane önünde kurulan Gazze Destek Çadırı önünde toplanan öğrenciler, “Zalim Karşısında Susmak Suçtur!” diyerek; ABD’nin ve Batı’nın koşulsuz desteğiyle devam eden soykırıma dikkat çekti ve vahşetin karşısında sessiz kalmanın, ortak olmak anlamına geldiğini dile getirdi. Topluluk adına açıklamada bulunan Nisanur Türkmen, “İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin onurlu, ilmi ve vicdanı rehber edinmiş öğrencileri ve akademisyenleri olarak bizler, bugün burada yalnızca bir şehir değil, insanlığın onuru olan Gazze için bir araya geldik. Suskunluğun ihanet, sessizliğin suç sayılacağı bu zulüm karşısında sesimizi yükseltmek, adaletin ve insanlığın sesi olmak için toplandık. Siyonist İsrail rejimi, emperyalist ABD’nin ve Batı’nın koşulsuz desteğiyle dünyanın gözleri önünde sistematik bir şekilde çocuk, kadın, yaşlı demeden on binlerce masumu katletmektedir. Gazze yerle bir edilmiş, hastaneler bombalanmış, insani yardımlar hedef alınmış, milyonlarca insan açlık ve susuzluğa mahkûm edilmiştir. Bu tablo, medeniyetin çöküşü, hukukun iflası ve vicdanın ölümüdür” ifadelerini kullandı. Dünyadaki tüm duyarlı bireyleri bu saldırılara karşı ses yükseltmeye davet eden Topluluk Başkanı Türkmen, “Gazze’de yaşananlar savaş değil, çatışma hiç değil; bu, açık bir soykırımdır. Eğer Gazze düşerse, insanlık da düşer. Bu çadır, yalnızca bir mekân değil; bu ümmetin yeniden uyanışıdır! Sözümüz yeminimizdir. Unutmayacağız, unutturmayacağız ve asla susmayacağız. Biz, üniversite öğrencileri ve akademisyenler olarak, bu zulüm karşısında susanlardan değil, direnenlerden olmayı şeref sayıyoruz. Gazze’deki direnişi selamlıyor; onurlu halkın mücadelesine omuz veriyoruz” şeklinde konuştu.
- 
                              
                                
                                 7 kez okundu 7 kez okunduİKÇÜ FEST’25 Başladıİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire (SKS) Başkanlığınca 8’incisi düzenlenen İKÇÜ’Fest’25 Bahar Şenliği coşkulu kortej yürüyüşüyle başladı. Öğrenci toplulukları, akademik ve idari personelin katılımıyla merkez kütüphane önünden başlayarak Rektörlük Binası önünde devam eden BandoRed eşliğindeki kortej yürüyüşüne, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Dekanlar, Genel Sekreter Nuretdin Memur, SKS Daire Başkanı Doç. Dr. Yeliz Doğru ile çok sayıda öğrenci katıldı. Dönemi Gülen Yüzlerle Kapatmak İstiyoruz Şenlik alanında son bulan kortejin ardından şenliklerin resmi açılışını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, üç gün planlanan festival etkinliklerinin gençlerden gelen talepler doğrultusunda hazırlandığını kaydetti. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin öğrencilerin keyifli bir lisans hayatı geçirmeleri adına her türlü çalışmaya destek verdiğini aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Her yıl büyük bir heyecanla beklediğimiz Baharın yenileyici ruhunu, gençliğin enerjisiyle buluşturduğumuz şenliklerde sosyal, kültürel ve sanatsal yönleriyle de öne çıkan zengin bir içerik hazırladık. Oldukça yoğun geçen bir akademik yılın stresinden biraz da olsa uzaklaşmak, hep birlikte biraz nefes almak, eğlenmek, dinlenmek ve koşuşturmaya biraz ara vermek için 3 gün boyunca eğlenmenizi istedik. Bu eğlenceye akademik ve idari personelimizi de katarak dönemi gülen yüzlerle kapatmak istiyoruz” dedi. Şenlikler Kurumsal Kültürü İnşa Etmenin Önemli Bileşeni Sadece akademik ve bilimsel anlamda değil; aynı zamanda sosyal, kültürel ve sportif yönden de gelişime önem verdiklerini kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “İKÇÜ olarak biz, sadece meslek sahibi bireyler değil, aynı zamanda topluma duyarlı, kültürel birikimi olan, sosyal yönü güçlü nesiller de yetiştirmek arzusundayız. Salt akademik eğitim vermenin ötesinde her açıdan donanımlı iyi insanlar olarak mezunlarımızı hayata hazırlıyoruz. Bu tür etkinlikler de bu hedefin önemli bir parçası. Şenlikler ve bu türden etkinliklerin kurumsal kültürü inşa etmenin önemli bileşeni olduğunun farkındayız. Kimlik oluşturmak ve aidiyet yaratmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu güzel şenliklerin hazırlanmasında emeği geçen başta SKS Daire Başkanlığımıza, öğrenci topluluklarımıza, gönüllü öğrencilerimize ve katkı sunan tüm paydaşlarımıza kalbi şükranlarımı sunuyorum. Unutmayalım ki, birlikte eğlenmeyi, birlikte üretmeyi ve birlikte yaşamayı öğrenen bir toplum, geleceğe daha umutla bakabilir. Keyifli, sağlıklı, eğlenceli bir şenlik diliyorum” ifadelerini kullandı. Katılımınız Bizim İçin Çok Önemli ve Değerli SKS Daire Başkanı Doç. Dr. Yeliz Doğru da dopdolu bir programla birbirinden renkli etkinlik ve konserler eşliğinde 3 gün sürecek İKÇÜ FEST 2025’in keyifli geçmesi temennisinde bulundu. Doğru, “Bu gibi özel etkinliklere, değerli öğrencilerimiz ile akademik ve idari personelimizin katılımı bizim için çok önemli ve değerli. Şenliklerde bizlere destek olan üniversitemizin değerli gençlerinin oluşturduğu topluluklarımıza, tüm öğrencilerimize güzel bir festival diliyorum. Kültür, sanat ve müziği bütünleştirdiğimiz etkinliklerimizin eşliğinde tüm İKÇÜ ailesine iyi eğlenceler diliyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından festival kapsamında SKS Daire Başkanlığınca personel ve öğrenciler arasında düzenlenen Rektörlük Turnuvasında dereceye giren takımlara ve sporculara ödülleri Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu tarafından takdim edildi. Ödül takdiminin ardından törene katılan protokol, şenlik alanındaki topluluk stantlarını gezerek öğrencilerle sohbet etti. Rektörlük Kupasını Kimler Kazandı? Personel Voleybol Branşında 1. Rektörlük Takımı, 2. Sağlık Bilimleri Fakültesi Takımı, 3. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı Personel Basketbol Branşında 1.Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı, 2. Sağlık Bilimleri Fakültesi Takımı, 3. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı Personel Futsal Branşında 1. Sosyal Bilimler Enstitüsü Takımı, 2. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı, 3. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Takımı Personel Erkek Masa Tenisi Branşında 1. Maksut Çetin2. Rıza Şen, 3. Umut Ziya Koçak Personel Kadın Masa Tenisi Branşında 1. Eylem Aykurt, 2. Anıl Çobanoğlu Dede, 3. Didem Yüzügülenç Öğrenciler arası Voleybol Branşında 1. Eczacılık Fakültesi Takımı, 2. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Takımı, 3. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı Öğrenciler arası Basketbol Branşında Dereceye giren takımları 1. Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Takımı, 2. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı, 3. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Takımı Öğrenciler arası Futsal Branşında 1. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi-2 Takımı, 2. Eczacılık Fakültesi Takımı, 3. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi-1 Takımı Öğrenciler arası Masa Tenisi Branşında 1. Erdal Develioğlu, 2. Hüseyin İsa Aksoy, 3. Emre Berdi

 
             
   
            



