14.07.2025
"İhanetin Uluslararası Paydaşlarına Karşı Milletin Gücü"
15 Temmuz hain darbe kalkışmasının dokuzuncu yıldönümü sebebiyle İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünce "İhanetin Uluslararası Paydaşlarına Karşı Milletin Gücü" başlıklı panel düzenlendi.
Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin moderatörlüğünde, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır, Cihannuma Ekonomik ve Toplumsal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serhat Burmaoğlu’nun konuşmacı olduğu panelde 15 Temmuz’un siyasal, ekonomik, sosyal, uluslararası boyutu tartışıldı. Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda yapılan paneli, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar, akademik ve idari personel takip etti.
Güçlü Devlet Geleneği, Güçlü Din Eğitimi En Büyük Şansımız
15 Temmuz’un irdelendiği akademik çalışmalarda, FETÖ’nün tek bir teori çerçevesine sığdırılamadığını kaydeden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, küresel şekilde dizayn edilen örgütün çok yönlü yapısına dikkat çekti. Bu yapıyı oluşturan devletlerin Türkiye üzerindeki planlarından vazgeçmediklerini vurgulayan Prof. Dr. Köse, uyanık olunması gerektiği uyarısını yaptı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Baktığınızda işin içinde din var. Uluslararası boyut var. Sömürgecilerin bizim üzerimizdeki emelleri var. Yani çok boyutlu bir örgüt. Bu örgütü anlamak için de gerçekten sadece yıl dönemlerinde değil belki akademik anlamda tezlerin uluslararası boyutunun farklı boyutlarının ele alınacağı çalışmalara da ihtiyaç var. Merhum Prof. Dr. Erol Güngör hocanın 'Din, kitleleri harekete geçirmede etkili araçtır. İnsanlara inandırdınız mı her şeyi yaptırırsınız. Ölüme kadar da gider' diyordu.. Bu yapı da insanların dini yönünü kullandı. İblis’in insanların zayıf noktalarıyla saptırması gibi bunlar da bunu yaptılar. Ama bizim bir şansımız Türkiye'de güçlü bir din eğitiminin omasıydı. Türkiye'de devletin yönetiminde çok güçlü bir din eğitimi var, İlahiyat fakültelerimiz, diyanet teşkilatımız var. O yüzden bunların ezoterik anlaşılmaz takiyeye dayalı dini inançları toplumda bir karşılık görmedi. Sağlıklı bir din eğitimini sağlayamazsanız, bir topluma en büyük felaketi yaşatmış olursunuz. Bugün Ortadoğu'yu Arap ülkelerine baktığınızda felaketleri görürsünüz. Mesela DAEŞ'i Eş-Şebab’ı kim kurdu? FETÖ'yü kim kurdu? PKK'yı kim kurdu? Farklı ülkeler üzerinde yürüttükleri stratejileri var. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi 'Etnik yapılar ve dini gruplar üzerinden bölgemiz dizayn edilmeye çalışılıyor.' Türkiye bunun farkında. Biz güçlü devlet geleneğine sahibiz. Kurumsal yapılarımız oturmuş durumda ve sağlıklı bir dini zemin oluşturmuşuz. Sağlıklı bir din eğitiminin her zaman bizim açımızdan çok kıymetli olduğunu ve Türkiye'nin bu açıdan dünyaya örnek olduğunu düşünüyorum” dedi.
Bunların Ana Karakteri Takiye
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, örgütün kullandığı ezoterik simgeleri basın yayın medya yoluyla kamuoyunda yaygınlaştırdığına dikkat çekerek; paralel devlet yapılanmasına giden yolda sözde eğitim kurumları üzerinden geniş kitlelere ulaşıldığını aktardı. Prof. Dr. Yasin Bulduklu, “Uluslararası bağlantının hangi simgelerle kodlandığına da bakmak lazım. Öncelikle 1960'ların sonunda İzmir'de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor. 70’ler doğum, 80 emekleme dönemleri. 90'larda bunlar koşmaya başlıyor. Neyle birlikte? İşte burada medya organları devreye gidiyor. Özel radyo televizyonlarının yayınları, eski o tape kasetleri ve video kasetleri ile konuşmalar dağıtılmaya başlanıyor. Zaman gazetesi ilr medyaya adım atıp Samanyolu televizyonu ile yayılıyorlar. Türkiye'de 11’inci özel televizyon ve uluslararası boyuta hemen evriliyorlar. Üstelik Amerika’da, Afrika'da, Orta Asya'da özel yayınlar yapmaya başlıyorlar. Eğitim zaten ana argümanları. Eğitimi kullanarak iki şey yaptılar. Birincisinde çok büyük para kazandılar. İkincisinde hedefledikleri kurumsal açıdan gelişmemiş devletlerde devletin gelecek yöneticilerini yetiştirdiler. Özel üniversiteler açtılar. Dini öyle bir kullandılar ki içeride şeriat, Allah, din, kitap dışarıda modern İslam, medeniyetler ittifakı, ılımlı müslüman, dinler arası diyalog, barış vs. gibi kavramları kullandılar. Süslü kelimelerle dini istedikleri şekilde evirdiler. Bunların ana karakteri takiye. Medyanın özellikle 15 Temmuz'dan sonrasında da bunlar tarafından açık biçimde kullanıldığını görüyoruz. Dünyada büyük medya organlarının darbe sürecinde üç aşağı, beş yukarı aynı manşetleri attığını gördük.Ancak biz, kamuoyuna seslenirken ulusal savunma dili geliştiremedik. Uluslararası alanda kendimizi hala anlatamadığımz kanaatindeyim. Bizi imaj anlamında Ortadoğu ülkeleri arasına yerleştirdiler. Yerel ve küresel medyada paralı konuşmacı satın almaktan hiç çekinmediler. Devşirilmiş aydın kullandılar” diye konuştu.
Büyük Bir Manipülasyon Var
FETÖ yapısının ve 15 Temmuz’un uluslararası arenadaki yansımalarına değinen Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır da 15 Temmuz ertesinde Batı dünyasında hiçbir liderin darbeyi kınayıcı bir açıklama yapmadığını ifade ederek konunun bugün bile anlaşılmasının altındaki medya faktörüne dikkat çekti. Dekan Prof. Dr. Batır, “15 Temmuz darbe girişimi Türkiye'de otoriter bir rejim var bunun karşısında mücadele edenlere karşı baskı uygulanıyor gibi hep aynı başlıklar uluslararası medyada yer aldı. Darbe girişimi sonrasında dünyanın en çok izlenen televizyon kanallarının hiçbirisi bunun bir darbe yani meşru hükümete karşı gerçekleşen bir darbe girişimi olduğuna dair bir açıklama yayınlamadı. Fox News televizyon kanalı, FETÖ'nün 15 Temmuz hain darbe girişimine özel bir yayınla destek vermişti. ABD’nin yaptığı ilk açıklama Dışişleri Bakanı Kerry’nin ‘tarafları itidale davet etmesiydi. Öte yandan yakın tarihe gelelim, İsrail'in İran'a saldırısında Batılı ülke liderleri ne açıklamalar yaptılar? ‘İsrail'in meşru müdafaa hakkını destekliyoruz. İsrail'in kendi koruma hakkı vardır ’dediler. Size tuhaf gelmedi mi? Yani İsrail vuruyor, karşılığında batıdan kendilerini koruma hakları olduğuna dair bir açıklama geliyor. Büyük bir manipülasyon var, böyle bir çarpıtma var medyada ve biz de bunu anlatamıyoruz.Şunu söylemeye çalışıyorum. Hadiseler içeride göründüğü gibi dışarıda görünmüyor” ifadelerini kullandı.
Benzer Senaryoyu Orta Asya’da Denediler
FETÖ üzerinden yürütülen uluslararası terör yapılanmasının Orta Asya ülkelerinde de benzer darbe oluşumları yapmak istediğini söyleyen Cihannüma Ekonomik ve Toplumsal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serhat Burmaoğlu, yapının finans ve eğitim ayağının STK oluşumlarıyla güçlendirilerek dünyada kabul gören bir oluşuma dönüştürüldüğünü kaydetti. Prof. Dr. Burmaoğlu,“1991 yılından itibaren Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Orta Asya'ya gidiş ve eğitim sürecinin buradan başlaması tabii ki tesadüf değil. Çünkü o ülkeler zaten yaklaşık 70 yıldır Rusların onlara doktrine ettiği bir durumu yaşıyorlardı. Bunun için ellerinde yetişmiş öğretmen, yetişmiş iş gücü yoktu. Dolayısıyla da bu çaresizlikle Orta Asya'da Gülen Cemaati diye anılan guruhun‘eğitim uygarlığının anahtarıdır’ sloganı çok hızlı yer buldu. Çünkü hiç para istemiyorlardı. ‘Size yetişmiş insan gücünü servis ediyorum ve bunu ücretsiz yapıyorum ’dediler. Sadece 5 yıl içerisinde Orta Asya'da 122 okul kurdular, 75 bin öğrenci bu okullarda eğitim gördü. Tüm ülkeler daha fazla okul açamaz mısınız diye talepte bulunuyorlardı. Türkiye'de yaptıklarını çok çok önce Orta Asya'da defalarca denediler. Kırgızistan'da bizdeki gibi bir sınav var. Bu sınavda başarılı olan ilk 50 çocuğa Cumhurbaşkanlığı sertifikası veriliyordu. Böyle başarıları gösterdiğiniz zaman Kırgızistan'daki birçok aile çocuğunu okullarına göndermek istiyordu. Avrupa'da da, Almanya'dan Fransa'ya, Balkanlar'dan Arnavutluk'tan Kosova'ya, Afrika'ya 50'den fazla ülkeye yayıldılar. Dernekler üzerinden yönetilen Charter Okulu dedikleri sistem ile 140 ülkede binin üzeri okul ve 2 milyondan fazla öğrenciye ulaşılmış. Bu rakamlar bazı ülkelerdeki tüm öğrenci sayısından bile daha fazla. Peki bunu nasıl yapıyorlar? Olay sadece eğitimle ilgili değil. Kapatılan TUSKON ile sanayicilerin örgütlediği himmet finansmanı durumu vardı. İş dünyası, eğitim dünyası, bir de devleti ve medyayı eklediğiniz zaman hocalarımızın söylediği gibi aslında bütünsel bir yapı ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.
Zaferin Adı Türkiye Sergisi
Söyleşinin ardından, Anadolu Ajansı fotoğraflarının yanı sıra Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Dilmaç’ın sulu boya resimlerinin yer aldığı, "Zaferin Adı Türkiye" Sergisinin açılışı Hekim Hacı Paşa Fuaye alanında yapıldı. Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Emine Nilüfer Üstündağ refakatinde sergiyi gezen Rektör Prof. Dr. Köse, eserler hakkında bilgi aldı.
Şehitlerimiz İçin Mevlid-i Şerif
15 Temmuz Etkinlikleri kapsamında ayrıca İlahiyat Fakültesince vatan uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizin ruhları için cuma namazı öncesi Kur'an-ı Kerim Tilavet edilerek Mevlid-i Şerif okundu. Dr. Öğr. Üyesi İhsan Sütşurup tarafından yapılan tilavet İKÇÜ mescidinde icra edildi.